Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

Libya'da işler kolay değil!

İngiltere eski başbakanlarından Churchill, Avam Kamarası'nda 'Bir damla petrol, bir damla kandan daha kıymetlidir.' demişti.

ABD Başkanı Trump "Türkiye-Suriye sınırını başkaları kontrol etsin. Biz petrolü güvence altına aldık. Petrolü seviyorum." Yine Trump, "Askerin, petrolü koruma altına almak için, Suriye'nin tamamen farklı bir bölgesinde, Ürdün yakınlarında ve İsrail'e yakın bölgelerde kalacağını" söyledi. Petrolün "dışında ABD askerlerinin bölgede kalması için sebep yok" diyor.

Başkan Trump, sık sık Amerika'nın Suriye'nin kuzeyinde Kürtlerin (PYD/PKK'nın) Suriye petrolünden elde edilecek gelire, nakit akışına erişimlerinin olması için bir şeyler düşüneceklerini belirtti, "Belki bunun doğru dürüst yapılabilmesi için petrol şirketlerimizden birini göndeririz" diye konuştu.

Yaptığı bir başka değerlendirmede de, "Çok büyük bir petrol sahası değil ama var olan petrol için herkes savaşıyor" dedi.

Suriye'deki petrol yatakları Libya'yla mukayese dahi edilemez. Bu nedenle 'petrolü çok seven' sömürgen güçlerin Libya'daki çıkarları çok daha keskindir. Uluslararası ilişkilerde çıkarlar karşı karşıya gelince daha önce kurulmuş dengeler ve ilişkiler anlamını yitirir.

 Sömürgeci güçlerin felsefesi haline gelmiş olan şu sözlerin ışığı altında Suriye'de yaşananlar ile bundan sonra Libya'da yaşanacak olanları tahmin etmek mümkündür: "Çıkarlarımıza varmak için ülkenin yeni oluşmaya başlayan ekonomisinin içini boşaltmalıyız. Trajik, işkenceli, ihtilallerle dolu yaşamını uzatmalıyız; rüzgar yalnız bizim yelkenlerimizi şişirmeli, su yalnız bizim omurgalarımızı ıslatmalıdır."

Libya ya da Suriye hiç fark etmez, sömürgeci güçler petrol neredeyse daha doğrusu çıkarları neredeyse oradadırlar. Küresel güçlerin çıkarları için yapmayacakları hiç bir şey yoktur. Ülkelerin "trajik, işkenceli ve ihtilallerle dolu yaşamını uzatmak" için iç savaşları teşvik etmek onların stratejilerinden yalnızca birisidir. Kissinger'in dediği gibi onlar 'petrol ile devletleri, gıda ile insanları, para ile dünyayı kontrol' etmektedirler.  

Libya mecburiyettir!

Türkiye ile Libya'daki UMH arasında 27 Kasım'da "Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası" ile iki ülkenin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarının muhafazasını hedefleyen "Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası" ve ardından Türkiye'nin Libya'ya asker gönderme kararını açıklaması ciddi sonuçları olacak bir süreci başlatmıştır.

Türkiye'nin, Akdeniz ve Ege'de varlığı için Libya'yla askeri ve ekonomik ilişkiler mecburiyettir. Emperyalist ülkelerin bölgede yaptığı oldu bittiler, sondaj faaliyetleri, işbirlikleri Türkiye için Libya'ya asker göndermeyi milli güvenlik sorunu haline getirmiştir.

Olgunun ilginç yanı Suriye'de muhalif unsurlarla birlikte meşru hükümete karşı hareket eden Türkiye, Libya'da meşru hükümet ile birlikte hareket ediyor. Suriye'de meşru Esat hükümetiyle birlikte hareket eden Rusya ise, Libya'da terörist Hafter'le birlikte hareket ediyor. Yine Mısır, BAE, Fransa ve Ürdün meşru hükümete karşı savaşan Hafter'e silah ve mühimmat sağlıyor. ABD'nin durumu da malumdur. BM meşru yönetim olarak Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni (UMH) görüyor.

Türkiye'nin Libya'yla ilgili girişimleri artınca Rus ve Esat güçlerinin İdlib'deki saldırıları tırmandı. Yüzbinleri aşan sığınmacı Rus bombardımanı üzerine Türkiye sınırına dayandı.

Washington Post'ta yer alan bir yorumda, Türk birliklerinin Libya'ya gitmesini, 'Hafter tarafındaki Rus paralı askerlerine bir yanıt' şeklinde değerlendirilmiştir.

Bu nedenle "Türkiye'nin Suriye'de, Libya'da ne işi var" söylemi romantizmdir. Milli çıkarlar romantizm üzerinden değil realizm ve rasyonalizm üzerinden yürür.

Küresel güçleri (başta ABD olmak üzere) gözü kapalı olarak harekete geçiren dört kavram vardır: Petrol, İslam, İsrail ile su kanalları ve petrol boru hatlarıdır. Libya'daki iç savaş, Suriye'deki kaos da bunlarla ilgilidir.'

Bu nedenle Libya'da işler hiç de kolay değildir.

 

Yazarın Diğer Yazıları