Sıcak bir sonbahar mı?

Son günlerde AKP Hükümeti çevrelerinin körüklediği bir  “sonbahar sıcak geçecek”,  “Gezi olayları tekrar başlayacak”,  “önce maçların başlaması sonra üniversitelerin açılması ile ortalık karışacak”  iddialar zinciri ile sıcak sonbahar sendromunun doğduğu görülüyor. Aslında sonbahar sıcak geçecek mi bilinmez ancak ilkbahar ve yazın çok sıcak geçtiği ortada. Şimdi bu sıcak ilkbahar ve yazı sıcak yapan hususlara bakalım. Bunlar sırası ile Suriye’de PKK’nın kazandığı etkinlik, PKK ile müzakerelerin Güneydoğu Anadolu’da PKK’yı meşrulaştırması ve Gezi Parkı olaylarıdır.
Sınırımızdaki bir ülke Suriye, AKP Hükümetinin de izlediği yanlış politikaların bir sonucu olarak büyük bir iç savaş sürecinden geçiyor. Son haftalarda Batı basınında Suriye’nin devlet olarak yaşamının sona erdiği, üçe bölündüğü haberleri daha sık çıkmaya başladı. Sanki dünya kamuoyu Suriye’nin parçalanmasına hazırlanıyor. Suriye’nin varlığını koruyup koruyamayacağı Washington-Moskova-Riyad ve Tahran arasında süren pazarlıkların sonunda meydana çıkacak. Eğer Suriye parçalanır ise hem Esad ile Nüsayristan’da komşu olacağız hem de PKK’nın kontrolündeki Kürdistan ile. Çünkü, PKK/PYD, Suriye iç savaşını kendi lehlerine çok akıllı bir şekilde kullanmayı başardı ve şimdi adım adım Suriye’nin kuzeyini işgal etme çabası içerisine girdi.
Türkiye içerisinde de PKK, şimdiye değin sözde barış sürecini kendi lehine çok başarılı bir şekilde kullanmıştır. PKK, 1984’den buyana ulaşabildiği en avantajlı konuma ulaşmıştır. AKP Hükümeti ile müzakereler sonucunda meşruluk kazanmıştır. İmralı’da bir mahkum olan Öcalan, Time dergisine göre dünyadaki en etkin 100 kişi arasına girmiştir. PKK Türkiye’den çekileceğini açıklamış olmasına rağmen çekilmemiş, aksine katılımlar ile sayısını artırmıştır. Güneydoğu Anadolu’da moral üstünlük PKK’ya geçmiştir. Örgüt bölge halkına  bölgenin geleceğinin PKK olduğunu empoze etmekte büyük mesafe kaydetmiştir. Askeri birlikler, kışlalarına çekilirken, PKK dağlarda alan hakimiyeti oluşturma yoluna girmiştir. Yol kontrolleri yapmakta,  “vergi” toplamakta, yargılamalar yapmaktadır. Özellikle Hakkari ve Şırnak’ta PKK’nın dağlarda hakimiyet kurma noktasında olduğu görülmektedir. Bunlar ile de yetinmeyen PKK’nın  “karakolların inşası dursun”  ve  “baraj yapımına son”  taleplerini hükümetin gündemine taşıdığı görülmektedir.
Türkiye’nin sıcak ilkbahar ve yaz geçirmesinin üçüncü nedeni ise Gezi Parkı olayları olmuştur. Örgütsüz, lidersiz bir grubun protestolarının muhakkak bir değeri vardır ancak politik istikrar için gerçek bir tehdit oluşturmaz. Gezi Parkı protestoları da büyük ölçüde lidersiz ve örgütsüz bir hareket olarak gelişmiştir. İstense idi Erdoğan tarafından çok kolay yatıştırılabilecek olan bu hareket, Başbakanın kutuplaştırma siyasetinin bir neticesi olarak yatıştırmak yerine şeytanlaştırılmış ve tahrik edilmiştir. Erdoğan, Gezi Parkı olaylarında kutuplaştırma siyaseti izleyerek, Suriye siyasetinden ve PKK ile müzakerelerden dolayı kaybettiği oyları telafi etmeye çalışmıştır.
Yaz sonunda toplumu geren bir başka gelişme Ergenekon yargılamaları ve sonunda verilen (eski ceza kanununa göre idam cezası muadili) ağır cezalar olmuştur. Bu cezaların verilmesinden hemen sonra birkaç yıldan buyana dost meclislerinde konuşulan  “Öcalan ve PKK’ya af karşılığı Ergenekon’a af”  iddiası gazeteler tarafından gündeme taşınmıştır.
İşte Türkiye sonbahara, böyle bir gündemin yükü ile girmektedir. Bülent Arınç’ın ifadesiyle toplum tef gibi gerilmiştir. Şırnak’ta BDP’liler ile PKK çeteleri dağlarda alternatif bayram kutlama kararı almışlardır. Amaç, devleti biraz daha aşındırmak, PKK’nın meşru otorite olduğu düşüncesini yaymaktır. Örgüt her eve bir silah kampanyası başlatmıştır. AKP Hükümetine anayasal ve yasal  “reformlar”ı yapması, kısaca milli ve üniter devleti tasfiye etmesi için PKK, 1 Eylül veya 15 Ekim’e kadar süre vermiştir. Bütün bunlar olurken hükümet, statlardaki seyirciler hükümeti protesto eder ise nasıl sustururuz endişesi içindedir. Bu şekilde sonbahar sıcak geçer mi? Ne sonbaharı kış bile 40 derece geçer.

Yazarın Diğer Yazıları