Mısır’ın acı faturası!

Sözde  “Arap Baharı” nın Orta Doğu’da neden olduğu can ve mal kaybının bir bilançosu çıkarılabilirse, dehşetinin yanı sıra,  “utanç dolu” olaylar insanları bekliyor.
Söz gelimi, unutulmaya yüz tutan Mısır’da yaşananların iç yüzünü, dünyanın özellikle Türkiye’nin bütün ayrıntılarıyla öğrenmesi gerekiyor. Arap ülkeleri arasında, birçok yönden farklı özelliklere sahip Mısır’da son 2 yıl içerisinde meydana gelen olayların ayrıntıları, yansımamış bulunuyor.
Arap Birliği’nin kurucusu ve merkezi konumunda olan Mısır, yıllardır içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılara rağmen, diğer Arap ülkelerinden siyasi, kültürel, sosyal ve askeri açıdan pozitif yönden üstün olmasının yanı sıra, özellikle Nasır döneminden günümüze kadar yol gösterici, rehber ve istihdam kaynağı olduğu biliniyor ve kabul ediliyor.
Tunus ile başlayan Arap Baharı sürecinden ilham alan Mısır halkı, ordunun desteği ile Hüsnü Mübarek’i devirmiş, ardından iktidarı ele alan Müslüman Kardeşler’in adayı Mursi’nin Cumhurbaşkanı olmasıyla yeni bir dönemin başladığı biliniyor.
Ancak Mısır halkının, beklentilerine istenilen düzeyde cevap veremeyen Mursi yönetimine karşı başlatılan kampanyada, 22 milyona yakın imza toplanması ve nihayet 30 Haziran’da milyonlarca Mısırlının katılımıyla Tahrir Meydanı başta olmak üzere ülkenin birçok şehrinde yapılan eşine rastlanmayan gösteriler, Mısır ordusunun müdahalesine yol açtığı da unutulmuyor.
Mursi’nin Cumhurbaşkanlığı görevinden uzaklaştırılması ve tutuklanmasına tepki gösteren Müslüman Kardeşler, günlerce Rabia Adeviye Meydanı’nda protesto gösterileri düzenlediği de hatırlanıyor.
Karşılıklı mitinglerin eksik olmadığı özellikle Cuma namazı sonrası gösterilerin büyük olaylara neden olduğu Mısır’da 90 milyon civarında insan yaşıyor.
90 milyonun ideolojik dağılımı ise, ilgi çekici değerlendirmelere neden oluyor.
Her şeyden önce, çok güçlü olmamasına rağmen Müslüman Kardeşler’in büyük bir rol oynadığını unutmamak gerek.
Yüzde on yanılma payı ile Cüneyt Mengü’nün rakamları şöyle sıralanıyor: 
 “Çoğunluğu kamu ve özel sektörde çalışanlardan oluşan Ilımlı İslamcılar: % 35 - 40 arası
Müslüman Kardeşler Örgütü: % 2.5 - 3.5 arası
Selefiler: % 3.5 - 4.5 arası
Liberal ve Laikler: % 2.5 - 3.5 arası
Ulusalcılar: % 3.5 - 4.5 arası
Nubiler ve Bedeviler: % 1 - 1.5 arası
Hıristiyanlar % 7.5 - 11 arası
Yoksulluk sınırının altındaki kararsız kesim: % 30 - 35 arası (Her ne kadar BM verilerine göre % 20 - 25 arasında bir oran öne sürülmekte ise de, Mısırlı Aydınların ifadelerine göre % 40 düzeyindedir.) 
Mısır halkının büyük bir çoğunluğunun mütedeyyin ve muhafazakâr olmalarına karşın Müslüman Kardeşler’in içinde sayılmaları doğru olmayacaktır.
Her ne kadar Müslüman Kardeşler yanlıları halk meclisi seçimlerinde oyların % 47’sini ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oyların % 51’ini almış olsalar dahi, daha sonraki gelişmelerden anlaşılacağı üzere bu oranların gerçeği yansıtmadığı görüşündeyim.” 
Mısır’da nüfus oranlarına gelince daha da ilgi çekici sonuçlar ortaya çıkıyor.
Çoğu aydınlara göre, Müslüman Kardeşler, Mısır’ın % 10’unu oluşturuyor.
Ulusalcı ve liberal aydınların ifadesine göre ise Müslüman Kardeşler Mısır’ın ancak % 2’ini buluyor.
Aslında Mısır’da Mübarek’in devrilmesi ile başlayan ve Mursi ile devam eden olayların perde arkasında ekonomik nedenler bulunduğu artık gizlenemiyor.
BM’nin verilerine bakıldığında, Mısır nüfusunun % 25’i yoksulluk sınırının altında yaşamlarını sürdürüyor.
Yani Mısır’da her 3 kişiden 1’inin günlük geliri 2 doların altında  seyrediyor.
Kararsız olarak nitelendirdiğimiz bu kesim maddi destek karşılığında istenilen tarafa yönlendirilebiliyor.
İşin ilginç ve tehlikeli tarafı; bu yönlendirme hem Mursi’nin yandaşı olarak ve hem de karşıtları için geçerli oluyor.
Başka bir ifade ile herhangi bir ideolojiyi benimsemeyen bu kesimin rolü, siyasi sürece göre kendini göstermesi bekleniyor.

Yazarın Diğer Yazıları