Türk Ordusu PKK’yı yenmiştir ve tekrar yenebilir (2)

Bazı araştırmacılar Türkiye’deki çatışmayı etnik bir çatışma olarak adlandırmaya meyilli olsalar da böyle bir sonuç aşırı basitleştirme ve aşırı genelleştirme olacaktır. Soğuk Savaş sonrası dönemde sosyal bilimlerde ve basında, devletler arasında görülenler haricindeki her tür çatışmayı etnik çatışma olarak yaftalama eğilimi vardır. Diğer yandan, her ne kadar Türkiye’deki çatışma bu şekilde adlandırılmak için fazla karmaşık olsa da bir devletlerarası etnik çatışmanın çeşitli özelliklerini sergilemiştir.
PKK, asimetrik bir tehdit olarak, 1923 yılında kurulmasından bu yana Türkiye’nin toprak bütünlüğüne yönelik en büyük meydan okumayı teşkil etmiştir. PKK, ideolojik ve örgütsel yapısı ve vahşeti bakımından Mao’nun “Uzun Süreli Halk Savaşı” anlayışını savunmuş olan Peru’daki Shining Path (Aydınlık Yol) ve bir dereceye kadar da Kamboçya’daki Kızıl Kmerler’le mukayese edilebilir.
PKK için askeri başarı ölçütlerini ‘Uzun Süreli Halk Savaşı’ anlayışı çerçevesinde belirleyen hususlar şu başlıklar altında özetlenebilir. PKK, stratejik savunma aşaması olarak tanımlanan aşamada birincil askerî hedef olarak, Türk güvenlik güçlerini kırsal bölgelerden ve Türk-Irak sınırından geri çekilmeye zorlayarak Türkiye’nin güneydoğusunun bazı bölümlerinde askerî ve politik denetim kurmayı amaçlamıştır.
PKK “kızıl kurtarılmış bölge” lerin oluşturulmasının ardından oluşacak stratejik denge aşamasında kentlere saldırıda bulunulmasını ve bölge çapında kargaşa ve ayaklanmaların çıkarılmasını plânlamıştır. Türkiye’ye karşı mücadelenin son evresi olan stratejik saldırı aşamasında, “gerilla” merkezli silahlı güçlerini konvansiyonel bir orduya dönüştürmeyi hedefleyen PKK, Türk Ordusu’nu bozguna uğratmayı ve sözde “Kürdistan” ı terk etmeye mecbur bırakmayı amaçlamıştır. PKK açısından zaferin tanımı budur.
Abdullah Öcalan, kısa bir süre önce ölen Fransız ve Amerikan ordularını Vietnam’da yenilgiye uğratmış askeri stratejinin mimarı General Vo Nguyen Giap’ın, anti-emperyalist savaşının neticesine dair:  “Askerî görüş açısından bakıldığında; haklı bir neden uğruna savaş vermekte olan donanımı yetersiz bir ordu, uygun strateji ve taktiklerle, saldırgan emperyalizmin modern bir ordusunu yenebilir” değerlendirmesine sıkı sıkıya inanmıştır. (General Vo Nguyen Giap, “Inside the Vietminh, in The Guerilla-And How To Fight Him”in T. N. Greene, Guerilla (New York: Praeger, 1962), ss. 150-51.)
Ancak Öcalan ile Giap arasındaki temel fark şudur: Giap, ülkesi için emperyalist ordulara karşı mücadele eden bir subaydır. Öcalan ise kendi ülkesine ihanet eden bir çetenin kurucusu ve emperyalizmin işbirlikçisidir.  
PKK’nın Maocu askerî stratejisine Stalinist bir politik örgütlenme stratejisi eşlik etmiştir. Bu iki evreli devrimci stratejiye göre ilk amaç, Türkiye, İran ve Irak’ın Kürt nüfusunun yoğunlaşmış olduğu bölgelerini bir araya getiren, birleşik, demokratik ve bağımsız bir  “Kürdistan” ı tek bir liderlik altında toplamaktı. Sonraki aşamada, PKK, sosyalist bir Kürdistan’ın oluşturulması için savaş vermek zorundadır. (Abdullah Öcalan, Sümer Rahip Devletlerinden Halk Cumhuriyetine Doğru Özgün İnsan Savunması, Cilt II (İstanbul: Mem Yayınları, 2001), s. 146.)
NATO’nun ikinci büyük ordusunu bozguna uğratmak her ne kadar rasyonel bir askerî stratejiden ziyade bir hüsnü kuruntu gibi gözükse de PKK, Türk Ordusu karşısında 1980’lerin sonlarında ve 1990’ların başlarında şaşırtıcı bir biçimde başarı kaydetmiştir. Başarılı terör kampanyasının ve gerilla taktiklerinin neticesinde PKK’lı terörist unsurlar, geniş kırsal bölgeleri kontrolleri altına almaya çalışmışlar ve kentlere sızmışlardır. Hükümet binalarına saldırılar düzenlemiş ve hatta Türk-Irak ve Türk-Suriye sınırlarına yakın bir kısım kasabaları bütünüyle işgal etmeye kalkışmışlardır.
Öte yandan, konvansiyonel savaş için eğitilmiş olan Türk Ordusu, PKK terörünün yükseliş yılları olan 1986 ila 1990 arasında, sıkıyönetimin sona erdirilmesi ve olağanüstü hal rejimine geçilmesinden dolayı PKK ile savaşmada tam sorumluluk üstlenememiştir. Bunun yerine, Türkiye, PKK ile mücadeleyi barış zamanında kırsal bölgelerde kanunun ve düzenin sağlanmasından sorumlu bir güç olan jandarmayı takviye etmekle gerçekleştirebileceğini düşünerek zaman kaybetmiştir. Ancak 1992’den itibaren TSK’nın terörle mücadeleyi tekrar üstlenmesi ile birlikte, PKK gerileme süreci içine girmiş ve 1998/99 sürecinde askeri olarak yenilmiştir.

Yazarın Diğer Yazıları