Türk basını Gambiya’dan özgür

Yazıya başlarken, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) tarafından yayınlanan ve Türkiye’ye geniş yer ayrılan son rapor geldi önüme. Raporda belirtildiğine göre Türkiye, AKP iktidarı altında, son on yılda 56 ülkeye karşı yer kaybederek, 180 ülke içinde, Irak ile Gambiya arasında bir yere, 154’üncü sıraya kaydı. İşte AKP iktidarının demokrasi ve özgürlük anlayışı. Beni bu rakamlar hiç şaşırtmadı ve doğruluğu konusunda da hiç kuşku duymadım. Hepimiz en azından son günlerde bu rakamlara temel oluşturacak yüzlerce örnek yaşadık. 
Zaten bu durumdan kuşku duyanların da, iki gün önce Haber Türk gazetesinin başındaki Fatih Altaylı’nın CNN Türk’teki itirafları ve daha sonra Başbakan’ın bir basın toplantısında, adı geçen gazeteyi aradığını çekinmeden söylemesini dikkate almalı. Ben Altaylı’yı seyrederken, nedense aklıma namuslu gazetecilik konusundaki örnek geldi. Hem hedef olan kişi, gerçek bir gazeteciydi. Zamanında Bush’a mikrofonu kapatmıştı, bizimki gibi patron maşası değildi. 
Amerika’nın en büyük televizyon şebekelerinden biri olan CBS’in sunucusu ve haber bölümünün başındaki Dan Rather’dan söz etmek istiyorum. Rather, Irak savaşı öncesi, Saddam Hüseyin ile röportaj yapan tek Amerikalı gazeteciydi. Saddam, bu röportajda Bush’un yalan söylediğini açıklamıştı. Öldükten sonra doğru söylediği, Bush’un yalan söylediği ortaya çıkmıştı. Bush yönetimi onu cezalandırmak için oğul Bush’un askerlik konusuyla ilgili sahte bir belgeyi CBS televizyonundaki Rather’ın yardımcılarına sızdırdı. Sonuçta bu sahte belge yayınlandı ve daha sonra belgenin sahteliği öteki basın kuruluşlarına verildi. Rather bu işte sorumluluğu üstlenerek televizyon şebekesinden hem de zirvedeyken istifa etti. 
İşte bu istifa olayını; Cüneyt Özdemir, Fatih Altaylı’ya Başbakan’ın telefonları ardından, istifa etmeyi düşünüp düşünmediğini sorarken hatırladım. Fatih, 400 çalışanı yerine iki kişiyi atarak, 400 kişinin ekmeğini koruduğunu söyledi. Güldüm. Nasıl gülmeyeyim, Fatih Altaylı’nın bir aylık maaşı bu 400 garip çalışanın alacağına eşit değil mi? Yani gerçekten de Fatih kendi aylığını mı, çalışanlarınkini mi korudu iyi düşünmek lazım. Ama beni bu davranış hiç şaşırtmadı. Hürriyet’te Aydın Doğan fedailiği, Sabah’ta Turgay Ciner’le birleşip, şimdilerde Ciner’in Haber Türk takımında son buldu. 
AKP ve özellikle Başbakan’ın medya üzerindeki hâkimiyetini biliyoruz da bu mutlak hâkimiyeti nedense açık edemiyoruz. ABD’de yayınlanan Jöntürk adlı sitede bu bağlantılar açıklandı. (http://jonturk.com/2013/07/16/kadinin-haberturkteki-golgesi-ve-organize-isler/) Mesela Başbakan’ın sürekli aradığı Fatih Saraç’ın, kim olduğuna bir bakalım. Başbakan’ın eski akıl hocalarından Emin Saraç’ın oğluymuş. Fatih Saraç’ın bir başka bağlantısı, Birleşmiş Milletler tarafından terörü finanse ettiği iddiası ile mal varlığı dondurulan, Yasin El Kadı ile ilişkisi. Yasin El Kadı’nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla, 22 Aralık 2001 yılında Bakanlar Kurulu, mal varlığını dondurmuş. MASAK (Mali Suçlar Araştırma Kurulu) Yasin El Kadı hakkında, El Kaide ve kara para aklama yüzünden soruşturma açmış. 

Yazarın Diğer Yazıları