“Hocalı Soykırımı” Ermenilerin yüz karasıdır!

Türkiye üzerinde dolaşan “kara bulutlar” bile, bizlere “Hocalı Soykırımı”nı asla unutturmaması gerekiyor.
 Ermenileri kınamak, hepimizin hem insani, hem de milli görevi oluyor. 
Aslında; bu katliamı her fırsatta dile getirip, gündemden düşürmemek de icap ediyor.
Ancak, kendi iç sorunlarıyla boğuşan ülkemizin, bu insanlık ayıbını pek kaale, almadığı özellikle YENİÇAĞ dışında medyanın adeta susması insana “elem” veriyor.
Gerçi, Kıbrıs ve Kerkük gibi milli davalarını bile unutturacak “vahim” gelişmeler içinde kendini bulan milletimizin bir şaşkınlık ve tereddüt dönemi geçirdiği de görülüyor.
Her şeye rağmen, Türkiye’yi yalan dolan iddialarla dünyaya soykırımcı ilan etmeye kalkışan Ermenilerin, “Hocalı Vahşeti”ni bütün dünyaya duyurmak milli görev oluyor.
“Hocalı Katliamı”nın, Rus askerlerinin desteğiyle, 25-26 Şubat 1992’de Ermeni kuvvetlerince yapıldığı artık bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkmış buluyor. 
Her ne kadar; Rusya, ilgisinin olmadığını iddia etse de Rus ordusuna ait 366. Alayın 1991’in sonbaharından beri Ermenilerin safında savaştığı, alaydan kaçan dört askerce doğrulanıyor.
10 bin nüfuslu Hocalı’da olaylar sırasında yaklaşık 3 bin Azeri yaşıyordu. 
Saldırıda ölenler hakkında verilen resmi rakam 613 kişi olmakla birlikte, şehit edilen Azerilerin binlerce kişi olduğu belirtiliyor. 
Saldırılar sırasında, Hocalı’da yaşayan Ahıska Türkleri de evlerinde yakılarak öldürülüyor. 
Kadın, çocuk ve yaşlılar da vahşice katlediliyor. 
Katliamın ilk gecesinde, sekiz aile bütün fertleriyle öldürülüyor.
700’den fazla çocuk anne ya da babasını yitiriyor. 
Yaralıların ise binlerce olduğu hesaplanıyor. 
Ne yazık ki; Azerbaycan yönetimi ve Cumhurbaşkanı Ayaz Mütellibov, olayı dört gün boyunca kamuoyundan gizliyor. 
Katliam ortaya çıkınca bütün Azerbaycan şoke oluyor. 
Ermeni bıçaklarından, kurşunlarından kurtulmaya uğraşan kadın, çocuk ve ihtiyarlar, karlı dağlarda tipi altında Agdam’a gelmeyi başardıklarında çoğunun ayakları donuyor. 
Bazılarının ayakları ise kangrenden dolayı kesiliyor. Ermeniler, vahşetin her türlüsünü sanki ibret olsun, diye yapıyor. 
İhtiyar dedelerin, yaşlı anaların yüzleri jiletlerle doğranmış, genç kadınların göğüsleri kesilmiş, bebeklerin kafa derileri yüzülmüştü. 
Hocalı ile Agdam arasındaki 12 kilometrelik orman boyunca cesetler yan yana duruyordu. Ermeni diasporasına ithaf olunur! 
Ne var ki, Türkiye hâlâ “Hocalı”yı bir soykırım olarak tanımıyor. 
Hocalı’da yaşananların, Azerbaycan dışında Meksika, Pakistan, Kolombiya, Çek Cumhuriyeti, Bosna-Hersek ve Peru tarafından “soykırım” olarak tanınmasına karşın Türkiye’nin henüz bu yönde bir karar almamış olduğuna dair dikkatler çekiliyor.
Hocalı’ya Adalet Platformun sözcülüğünü üstlenen Zekeriya Doğan Kültür Evi Başkanı Kenan Doğan’ın uyarısı, bir gafleti yüzlere çarpıyor:
TBMM’de Hocalı’da yaşanan acı hadiseler henüz soykırım olarak tanınmamıştır. 
Üzerinden sadece 22 yıl geçen, “Hocalı soykırımı” tarihsel bir olay olarak değil zamanımızın gerçeği olarak görülmelidir. Unutulmamalıdır ki, Hocalı’da can veren Azerbaycan Türk’ü kardeşlerimizin tek suçu, Müslüman ve Türk olmalarıdır. 
‘İki devlet bir millet’ olan Türkiye ve Azerbaycan arasındaki tarihi kardeşlik bağları ve Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Azerbaycan’ın sevinci sevincimiz, kederi kederimizdir’ sözleri doğrultusunda, Azerbaycan Türkleri’nin acısını paylaşmak ve Türkiye’de bu konuda hassasiyet içinde olan milyonlarca vatandaşımızın beklentilerine cevap vermek adına somut adımların atılması elzemdir.”
Dost ve kardeş Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçiliği Basın Müşaviri Elsever Salmanov’un belge niteliğinde gönderdiği yazının bir bölümünü sütunumuza almak da bize düşüyor.
“Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan, Hocalı katliamı ile ilgili itiraflarını İngiliz araştırmacı gazeteci Thomas de Waal’a yapmıştır  “Hocalı’ya dek Azeriler bizim şaka yaptığımızı zannediyorlardı, sonra şaka yapmadığımızı anladılar...”  Bu aynı zamanda işgalin itirafıdır. 
Sarkisyan bizzat askeri operasyonun yönetiminde rol almıştır. 
Son söz “Hocalı Soykırımı’nın” Ermenilerin yüz karası olduğu şimdiden tarihe geçmiş bulunuyor.

Yazarın Diğer Yazıları