I. Dünya Savaşı 100 yıl sonra sorgulanıyor!

Atom bombasının atılmasından sonra insanoğlunun, belki de en büyük ayıplarından ve günahlarından biri olan I. Dünya Savaşı 100 yıl geçse de sorgulanmaya devam ediyor.
Aslında, değil 100 sene asırlar geçse de,  “insanlık suçları” her zaman nefretle hatırlanıyor ve sorgulanıyor.
Bir bakıma hiçbir suç, cezasız kalmıyor. 
Belki, savaşın başlangıç tarihinde doğanlardan birkaçı hâlâ yaşıyor. Fakat, yıllar acıları bir birine devrediyor.
I. Dünya Savaşı’nın en çok etkilediği en ağır hasarların meydana geldiği ülkelerin başında Osmanlı İmparatorluğu yer alıyor.
Yani, savaşın nedeni, başlangıcı, süreci ve sonucu bizleri çok yakından ilgilendiriyor.
Nitekim, I. Dünya Savaşı’nın 100. yıldönümü dolayısıyla, Tarih Vakfı ve Orient-Institut İstanbul tarafından düzenlenen uluslararası konferans, yarın İstanbul’da başlıyor.
20. yüzyılın başlıca acı tecrübelerden biri olan I. Dünya Savaşı’nın 100. yıldönümünde, gelişen yeni askeri tarih anlayışı temelinde Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı tecrübesine dair yeni araştırmaları bir araya getirmeyi amaçlayan konferansta, 20 oturumda 70’i aşkın bildiri sunulması bekleniyor. 
Boğaziçi Üniversitesi, Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi ve İstanbul Şehir Üniversitesi tarafından da desteklenen konferans boyunca pek çok etkinlik de yer alıyor.
Bilindiği üzere, I. Dünya Savaşı tarihi uzun süredir milliyetçi bakış açıları tarafından biçimleniyor ve güdümleniyor.
Oysa son dönem çalışmaları, tek boyutlu milliyetçi çerçevelerin dışına çıkıyor ve savaş deneyimlerinin sonuçlarını açıklıyor.
Konferansın amacı, “Osmanlı Devleti’nin ve toplumunun savaş deneyimlerini tarih yazımındaki yeni yönelimler doğrultusunda bir kez daha gözden geçirmek, bu yeni bakış açılarının vardığı sonuçları karşılaştırmak ve gelecekteki araştırmalara olası katkılarını değerlendirmek” olarak özetleniyor.
Ünlü bilim insanlarının katılacağı ve hafta sonu bitecek olan konferansta, savaşın çeşitli yönleri ayrıntılı bir şekilde dile getiriliyor.
I. Dünya Savaşı ile ilgili yorumlara kısaca şimdiden göz atmamız ve paylaşmamız icap ediyor: 
“Modern devletlerin vatandaşlarını örgütlemek, kontrol altına almak, ideolojilerini kabul ettirmek, cezalandırmak, ekonomik olarak sömürmek, sağlık açısından korumak ya da demografik olarak manipüle etmek için kullandığı tekniklerin büyük bir bölümü bu dönemde ilk kez kullanıldı ya da kitleler üzerinde denendi. 
Bunların hem savaş dönemindeki bağlamlarında, hem de toplumlar üzerindeki uzun vadeli etkileri açısından analiz edilmesi gerekiyor. 
Bu şekilde Osmanlı Devleti’nin (ve diğer devletlerin) savaş sırasındaki yönetimi, amaçları ve kullandığı yöntemler konusunda daha derinlikli bir kavrayışa ulaşabiliriz. 
Aynı şekilde, savaş bağlamında toplum mühendisliğine karşı ortaya çıkan bireysel ya da toplu direnişler de incelenmeyi bekliyorlar.
Daha önce görülmemiş bir boyutta gerçekleşen bu savaş, bundan etkilenmiş olanları, deneyimleriyle başa çıkmanın ve duygularını, umutlarını, umutsuzluklarını yazdıklarıyla dile getirmenin yeni yollarını aramaya, kendilerini eğlenceyle oyalamaya ya da savaşı ve altında yattığını düşündükleri nedenleri sanat, edebiyat ya da diğer kültür ve ifade biçimlerini kullanarak desteklemeye ya da eleştirmeye yöneltti.
Sonraki dönemlerde Büyük Savaş hakkındaki kamusal söylem giderek seçici bir hal aldı. 
Savaşın belirli yönleri, kahramanlık, toplumun iyiliği için fedakârlık yapma gerekliliği gibi ve dini ya da yarı dini bağlılık tekrar tekrar anılırken, egemen söylemlerle uyuşmayan konular bastırılıyor ve unutuluyordu. 
Bunun sonucu olarak karşımıza, yeniden gözden geçirilmesi,  çözümlenmesi ve inşa edilmesi gereken bir dizi yerleşik tarihsel gerçeklik çıkıyor. Söylemlerin ve bunların üretim süreçlerinin eleştirel olarak yeniden okunması, savaşla ilgili genel görüşlerde yaygınlık kazanan eksik bağlantıları, sessizlikleri ve genellemeleri belirlememizi sağlıyor.” 
I00 yıl geçse de; I. Dünya Savaşı, bütün çirkinlikleriyle insanoğlunu rahatsız ediyor.

Yazarın Diğer Yazıları