Orta Doğu’yu şimdi de “Seçim Baharı” kavuruyor!

Kim ne derse desin; seçim bile, Orta Doğu’yu sakinleştireceğine daha da hareketlendiriyor ve “siyasi” ağırlıklar yüklüyor.
İlk çırpıda akla gelen; Türkiye, Cezayir, Lübnan ile Irak’tan sonra, Mısır ve Suriye’de yapılması beklenen seçimler ve ötesi şimdiden “endişe” yaratıyor.
Gerçekten de, demokrasinin en büyük nimetlerinden seçim, nedense Orta Doğu’da kargaşalığa sebep oluyor.
Her şeyden önce, seçimin güvenliğinin yanı sıra “şeffaflılığı” daima tartışılıyor.
Hatta, ya seçim öncesi veya sonrası kanlı olaylar bile çıkıyor.
Her şeye rağmen, gerçekleştirilen Cezayir ve Irak’tan sonra bu ay yapılacak Mısır seçimlerinin “kritik” edilmesi gerekiyor.
Cezayir’de can çekişen 
devlet başkanı 
Kuzey Afrika’nın en büyük ülkesi Cezayir’de, seçimi üç dönemdir aynı koltukta oturan Abdülaziz Buteflika’nın kazanması dikkatlerden kaçmıyor. 
Buteflika, oyların yüzde 81.53’ünü alarak 4. kez Cezayir Cumhurbaşkanı seçilirken, 22 milyon 800 bin kayıtlı seçmenin 12 milyon 500 bininin oy kullandığı hesaplanıyor. 
Seçimde yüzde 12.18 oranında oy alan en yakın rakip Ali Binfelis ise, sandıklar kapandıktan sonra, seçimi “büyük ölçekte bir dolandırıcılık” olarak eleştiriyor. 
İhvan’ın Cezayir kolu Barış Derneği, başta olmak üzere Cezayirli İslamcıların boykot ettiği seçime katılım resmi rakamlarla yüzde 51.7 olurken, bu rakam 2009 yılında Buteflika’nın kazanımı ile sonuçlanan seçimlerdeki yüzde 75 oranındaki katılımın gerisinde bulunuyor. 
Cezayir’in böylece tümü asker olan başkanlarının, 4 kez üst üste seçilen sonuncusunun da halen ayağa kalkamayacak kadar felçli olduğu hatta “can çekiştiği” biliniyor.
Öte yandan; Lübnan’ın 13. Cumhurbaşkanının seçimi için 4. tur oylaması 15 Mayıs’ta yapılıyor.
Irak’ı kritik günler bekliyor
Saddam sonrası, Irak halkı geçtiğimiz günlerde 4. kez sandık başına giderken, aslında ortada değişen fazla bir şey fark edilmiyor.
Seçimlerin üçü; ABD’nin resmen işgali altında, dördüncüsü ise 30 Nisan 2014 tarihinde, ilk kez sözde ABD ordusunun olmadığı koşullarda yapıldığı hatırlanıyor. 
Oysa, ABD hegemonyası halen sürüyor.
Öte yandan, Cüneyt Mengü dostumuzun belirttiği gibi; 
“Şiiler ile Sünniler arasında yaratılmış mezhep gerginliği körüklenmekte, ister Şii ister Sünni gruplar, birbiriyle barışık olmamalarına rağmen menfaatleri icabı ittifaklar oluşturulmaya çalışılıyor.”   
Hali hazırda, Irak’ta bir Cumhurbaşkanı yokluğu da çekiliyor. 
Zira, tedavi görmekte olan Talabani 2 yılı aşkın süredir görevini yapamıyor. 
Resmi olmayan sonuçlara göre, hükümetin kurulması için en fazla oyu alan El Maliki’ye bu görevin verilmesi teklif edileceği kuvvetle sanılıyor.
Ancak, başta Al Hakim ve El Sadr olmak üzere Şii gruplarının bir kısmı, El Maliki’nin üçüncü dönem Başbakan olmaması için mücadele veriyor. 
Sünniler cephesinin başını çeken Al Nujaifi’nin de Maliki’ye karşı ilan ettiği kırmızıçizgi varlığını koruyor.
Türkmenlerin bu seçimlerde toplam 8 sandalye kazanabileceği tahmini yapılıyor. 
Mısır ve “Müslüman Kardeşler” 
26-27 Mayıs tarihlerinde düzenlenecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, son darbeci Sisi en güçlü aday olarak gösteriliyor.
Eğer Sisi seçimi kazanırsa, 1950’lerde Cemal Abdül Nasır ile başlayan asker kökenli Cumhurbaşkanları dizisinin son halkası oluyor.
Mısır Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin en güçlü adayı olarak gösterilen eski Genelkurmay Başkanı Sisi, seçim vaadi olarak Müslüman Kardeşler’in varlığını tamamen ortadan kaldıracağını şimdiden açıklıyor.
Ne var ki, “Müslüman Kardeşler”e karşı şimdiden gösterilen şiddetli tepkinin, Mısır’ı daha da karıştıracağı da öne sürülüyor.
Gözlemciler, Suriye seçimlerinin yapılıp yapılamayacağının kesin olarak belli olmadığını belirtiyor.
Ancak, Esad’ın yeniden Başkan seçilmemesine çalışılıyor. 
Türkiye’yi iç ve dış dinamikleriyle bir kenara bırakırsak, “Arap Baharı”ndan sonra “Seçim Baharı”nın Orta Doğu’yu daha da hareketlendirdiği “endişe” ile izleniyor.

Yazarın Diğer Yazıları