Gizli güç ve Orta Doğu!

Orta Doğu’ya yönelik, büyük bir tahribatın düğmesine çoktandır basıldığı biliniyor.
Sıra, zaman, mekân ve neden göz önüne alınmadan, örtülü ve çeşitli operasyonlar, ne yazık ki, özellikle İslam âlemine odaklanıyor.
Nereden bakılırsa bakılsın, çoğu kez ABD’nin tezgâhladığı ve başını çektiği acımasız girişimlerin perde arkasında da, mutlaka İsrail ve bazı AB ülkeleri yatıyor.
Hedef bölgelerde, büyük zorluklar içerisinde yaşam mücadelesi veren yüz binlerce insan büyük bir nefretle, kendi kendine; kanlı olayların, çatışmaların, ihtilallerin ve istilaların neden Orta Doğu’da daha doğrusu İslam aleminde çıktığını soruyor ve sorguluyor. Gerçekten de, İslam dünyasının başı bir türlü beladan kurtulmuyor.
Gerçi, enerjinin kaynaklarının büyük bölümünün Müslümanların yaşadığı topraklarda bulunması ve bu stratejik maddelere, zenginliklere Batı’nın iştahı, soruları az da olsa cevaplandırıyor.
Ne var ki; Orta Doğu’ya dolayısıyla İslam alemine yönelik tehdit, eylem ve silahlı müdahalelerin temelinde, enerji kaynaklarının kontrol altına alınmasının yanı sıra, dini nedenlerin de olduğunu düşünmek ve dikkatleri çekmek gerekiyor;   
ABD’nin devşirmesi Evangelistler’in “kıyamet senaryoları” Yeni Dünya Düzeni ve Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi gibi büyük çaplı sorunları içeriyor. 
“Koyu bir Hristiyanlık anlayışı” görüşüne dayanan bu tehlikeli akımın kurmayları, eski Başkan Bush ve yakın mesai arkadaşlarından oluştuğu hatırlanıyor. 
Gerçi; Başkan Obama, bütün dinleri tanıdığını belirten ünlü konuşmasıyla, Evangelistler’e ilk günlerde cevabı vermiş bulunuyordu. 
Ne var ki, dünyanın dört bir yanına yayıldığı öne sürülen Evangelistler, bir yandan ağlarını örerlerken, diğer yandan da gelişen olaylar, gizem perdelerini yırtıyor. 
Esrarengiz ilişkiler yumağı “Evangelizm”i öğrenenler, duyulan dehşeti paylaşıyor.
Öne sürülen görüşler, günümüz olaylarının izahına ışık tutuyor. 
Her şeyden önce ABD’nin, dolayısıyla ABD’lilerin dünya üzerindeki faaliyetleri ve kurmak istedikleri hakimiyetin kaynakları “deşifre” ediliyor. 
Evangelizm’in enine boyun incelendiği ve çeşitli olayların yer aldığı çalışma ile tespitlere göre, dünyanın her yerinde, özellikle İslam ülkelerindeki her “esrarengiz”  olayla bir tür büyük tarikat olan örgüt ilişkilendiriliyor. 
Bir yandan Afganistan’daki “kargaşa”  Irak’taki “istila” , Filistin’deki “baskı” , diğer yandan, kanlı iç savaşın sürdüğü Suriye’ye yapılan  “tehdit” , Libya, Tunus, Mısır ve diğer Arap ülkelerindeki gelişmeler, Türkiye’yi çok yakından ilgilendiriyor. 
Eğer İran’a bir saldırı yapılırsa, bundan bütün bölgenin etkileneceği, şimdiden ortaya çıkıyor. 
Dikkat edilirse, nüfusunun çoğu Müslüman olan ülkeler üzerinde çeşitli “oyunlar” tezgâhlanıyor. 
ABD’de “Başkanlık Küresel İletişim Dairesi”, Amerika içi ve yeryüzündeki bütün psikolojik operasyonların bağlı tepede bir örgüt durumunda bulunuyor. 
Bu güçlü örgütün ana maksadı da, Amerikan politikası ve savunma faaliyetleri konusunda hem ABD içinde, hem de kamuoyunda olumlu izlenimler doğuracak çalışmaları gerçekleştirmek oluyor.
Üstelik, ABD Milli Güvenlik Konseyi Politika Grubu, Dışişleri Bakanlığı Kamuoyu Oluşturma Diplomasisi Dairesi ve Pentagon tarafından geliştirilen politika ve mesajları, koordinasyonları da bu örgüte bağlı çalışıyor. 
Aslında Evangelizm, bir “dünya imparatorluğu”nu kapsadığına göre, başvurmayacağı herhangi bir yol kalmıyor.
11 Eylül eyleminden sonra, kimliğini “deşifre” etme gafletinde bulunan George W. Bush, “Amerika’nın kaderi ve görevi”nin insanlığı kurtarmak olduğuna inanıyor. 
İşte böyle bir ABD de, birtakım üst düzeyde insan, kendine ilahi bir kisve vererek dünyaya kâbus gibi çöküyor. 
Bugüne gelince Evangelizm’in ABD’deki yeni konumu gerçekten de hem ilgi hem de dehşet uyandırıyor.
Eğer Başkan Obama, bir türlü “derin ve süper güç” olan Evangelizm’in önünü kesemezse, tüm dünyanın endişesinin giderilemeyeceği kanısı tartışılmaya açık kalıyor.
Ancak, ufukta görünen İran’ın yeni konumu, planları değiştirebilecek kritik bir “unsur” gibi görünüyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları