Irak parçalanırken Suriye’de ne olur ve ABD’yi değerlendirmek

1991’den beri devam eden Irak’ın parçalanma sürecinin son aşamasına girildi. Bu süreç de birkaç sene devam edecek muhtemelen. Bütün bu olanların arkasındaki temel dinamik ABD’nin Orta Doğu politikasıdır. Irak ve Suriye’yi kapsayan ve Lübnan-Ürdün-Türkiye üzerinde etki yaratan mezhepsel-etnik nitelikli Orta Doğu bölgesel iç savaşının dinamikleri ABD’nin 2003’te Irak’ı işgali oluşturmuştur. ABD, Irak’ı işgal etmekle kalmamış, bilinçli bir şekilde Irak devletini Roma ordularının Kartaca’yı çökerttiği gibi çökertmiştir. Irak devletini bir arada tutan temel güç olan Irak ordusu, Saddam Hüseyin’in devrilmesinden sonra ABD ordusu ile çalışmaya hazır iken Amerikan Ordusu Irak ordusunun dağıtılmasında ısrarcı olmuş ve Irak ordusunu dağıtmıştır. İddialara göre CIA bu aşamada Pentagon’u uyarmış ve Irak ordusunun dağıtılmaması talebinde bulunmuştur. Irak ordusunun dağıtılması ile birlikte Irak toplumunu bir arada tutan en önemli dinamik tasfiye edilmiştir. 
2003 öncesinde Irak’ta birisinin mezhebini sormak ayıp iken yeni sistem ABD tarafından demokratik yurttaşlık değil, etnik ve mezhepsel temsil üzerine kurularak, etnik ve mezhepsel dinamikler teşvik edilmiştir. Siyasetin açık şekilde etnik ve mezhep rekabeti alanı haline gelmesi ile Irak’ın ABD tarafından işgali Irak iç savaşına dönüşmüştür. İnsanlar sadece adları Ömer olduğu için Şiiler ve Ali olduğu için Sünniler tarafından kafaları kesilerek öldürülmeye başlanmıştır.
ABD’nin çekilme sürecinde Irak’ta toplumsal uzlaşmayı sağlama umudu olan tek siyasal yapılanmanın lideri Allavi, Türkiye tarafından başbakan olması için desteklenmiştir. Orta Doğu politikasında büyük yanlışlara imza atan Davutoğlu’nun bu doğru hamlesini ABD kırmış ve radikal Şii Maliki’yi Washington iktidara taşımıştır. Özetle ABD, Irak’tan çekilirken gerisinde etnik-mezhepçi federal bir anayasa, düşmanlaşmış etnik ve mezhep grupları, bu düşmanlığı derinleştirecek bir başbakan bırakarak çekilmiştir. Bu kurgudan sonra Irak’ın parçalanması sadece bir zaman meselesidir. Bu zamanın gelmesini hızlandıran Suriye iç savaşı olmuştur. Ancak Irak’ın parçalanması bir an değil, bir süreç olacaktır. Bu süreç Suriye’deki gelişmeler ile koşut olacak, Ürdün, Lübnan, Türkiye üzerinde de derin etkiler oluşturacaktır. Başa döner ve ilk sorumuza tekrar gelirsek; ABD, Orta Doğu’da bugün yaşadığımız her şeyi Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde zemin oluşturarak kurgulamıştır.
Bu arada değerlendirilmesi gereken bir husus da Suriye’nin durumu olacaktır. 3.5 yıldan bu yana devam eden Suriye iç savaşı son 1.5 senesinde Esad’ın açık üstünlüğü ile devam etmektedir. Irak’taki gelişmeler, ABD’yi yeni bir seçenek ile karşı karşıya bırakmıştır. Birinci seçenek, Suriye’de ılımlı muhalefeti desteklemek adına Esad’ın devrilmesi ve Suriye’nin parçalanması politikalarını izleyerek, Suriye ve Irak’ta önce IŞİD’in sonra IŞİD’in tasfiyesi sonrasında onun yerini alacak politik güçlerin başına getirileceği bir Arap Sünni devletinin kurulmasını  hedeflemektir. Tabii ki bu riskli bir oyundur. Selefi güçler ABD’nin düşündüğü kadar kolay ve hızla tasfiye edilemeyebilir. Bu durumda Orta Doğu’da petrol bölgelerinin hemen yanında ve İsrail’e çok yakın bir alanda dışarıdan sürekli yeni katılımlar ile güçlenen bir El Kaide devleti kurulabilir. El Kaide devleti güçlendikçe daha da saldırganlaşabilir ve İsrail’i doğrudan hedef alma yoluna gidebilir.  
İkinci seçenek ise IŞİD ve diğer selefi güçlerin tasfiyesinin de çok zor olduğunu düşünerek bu güçlerin hakim olduğu bir Irak-Suriye Sünni blokunu yukarıda saydığımız gerekçeler ile çok riskli bularak, Esad’ın  en azından birkaç yıl daha Kürt bölgesi dışındaki Suriye’ye hakim olmasını kabul etmektir. İkinci seçeneğin gerçekleşmesi durumunda Esad IŞİD’e ve benzeri Selefi örgütlere ağır darbeler indirerek sadece kendisi için değil, ABD için de temizlik yapmış olacaktır. Nitekim yeni muhafazakar The National Interest, dergisinde 20 Haziran 2014’te yayınlanan Chase Carter’ın makalesinde “Esad, Suriye’nin uzun vadeli istikrarı için tek şans” olarak nitelendirilmekte ve Esad rejimi ile bir uzlaşma önermektedir. Ancak Esad rejimi ile bir barış yapılsa bile bu barış Irak’ın son parçalanma sürecinin sona ermesi ve Irak’ın hukuki olarak da bölünmesi sonrasında sona erecektir. Suriye’nin parçalanması süreci ancak ondan sonra ikinci ve nihai aşamasına geçecektir. Önümüzdeki 20 sene Orta Doğu’da sürekli sarsıntı ve parçalanma ile geçecek.

 

Yazarın Diğer Yazıları