Seçim ve adaylar gerçek mi?

Bu yaşıma kadar, Ramazan aylarında, heyecanlanır, havam değişirdi. Ne olduysa, bu yıl, sadece ben değil, kimsede bu heyecanı göremiyorum. İftar çadırları da o kadar popüler değil. Mahalle baskısına rağmen, kimsede heyecan yok. Bunun, dindarlıkla, alakası da yok. Din, ahlak demektir. Din, çalmamayı, yalan söylememeyi, kandırmamayı, birbirinin haklarına, saygı göstermeyi öğütler. Anlaşılan, son yıllarda, bu işin bezirg‰nlığını yapanlar, kafa kesip cami bombalayanlar, halk üzerinde tersine etki yarattı, milleti, dininden de soğutuyor. 

Şu anda dünya da bu kötü "Müslümanlara" karşı önlem alıyor. Gene seyahat yasaklamaları, gene her Müslüman'a, terörist gibi yaklaşım. Sorumlusu biz olmamamıza rağmen, onların suçlarının ağırlığını kaldırmak. Hoşgörü öğütleyen dini kana boyamak, din düşmanları ile hareket. Ramazan, falan derken, iftarlıklar gibi, çaktırmadan, el altından siyasi satışlar ve pazarlıklar da hızlandı. İçerideki seçmen ve oy kullanımlarında, hep yanıldım. Gönül, ulusumun bu sefer akıllanıp, yediği kazıklardan ayıkmasını, yahu, yeter artık demesini bekledi.  "Türkiye seninle gurur duyuyor"  sloganları, beni hep yıktı. Sade beni mi, ülkeyi de. Kimden gurur duydularsa, onlar, onları soydu soğana çevirdi. Dünyanın bu kısmındaki, halk, mazoşist, acı çekmeyi seviyor anlaşılan. 

Bence, bu seçimin ilgi çekici tarafı, yurt dışından gelecek oylar. Sonucu ne kadar etkileyecek, o tarafına ve ince hesaplara aklım ermiyor. Yurt dışı oy miktarı, 3 milyona yakın. Tayyip Erdoğan'ın, son belediye seçimlerinde aldığına benzer, tulum çıkarması halinde ve de muhalefet, hakikaten seçmeni üzerinde etkiliyse, oylar eşit veya eşite yakın çıkabilir. İşte bu noktada anlaşılan, yurt dışı oylar, sonucu etkileyecek. Daha öncekini, Avrupa oyları etkilemişti. 

Eskiden olsa, Erdoğan, silme Avrupa oylarını alır derdim. Ama son gelişmeler ve Avrupa ile yurt dışındaki birçok gelişme, eğer fanatik değilseler, seçmenin yönünü değiştirdi. Mesela ABD'de Erdoğan'ı iktidara taşıyan paralel yapı, belli ki paralel oy vermeyecek, paralel hareket etmeyecek. Paralel yapının dışında da, ABD'deki Türklerden, elçiliğe atadıkları yandaş diplomatlar dışında, Erdoğan'a, gerçekten, kimseden oy çıkmaz. 

Avrupa'da iki nokta; Almanya ve Fransa'dan, Erdoğan oy bekliyor. Erdoğan'ın ziyareti de, bu yüzden bu iki ülkeye oldu. IŞİD'e ve El Nusra'ya en fazla militan veren iki ülke. Diyeceksiniz ki, bir de Avusturya var. Ha işte orada durun. Orada yerleşik, AKP'nin gelecek koalisyon ortağı Kürtlerin oyu için, oralar tavaf edildi. Adam bizleri kapatıp, onlara açıp saçıyor ya, şirin gözükmek uğruna, işte amaç bu. Irak'ta Türkmenleri kesmişler, Çin'de Uygurları parçalamışlar, burada, nüfus kütüğünde Türk yazan, çok kişi için, bir anlam ifade etmiyor. Onların çoğu kırmızı beyaz değil, hani açılmış olan, yeşil bayraktaki dolar yeşili sevdalısı. 

Dünya basını, yaklaşan tehlike için uyarılarda bulunuyor. Washington'da, en az benim duyduğum, önümüzdeki hafta içinde Türkiye'deki bu seçimleri konu alan, iki panel var. Panellerin konuşmacıları, ne hikmetse, bir zamanlar Erdoğan'ı destekleyip, onu demokrat diye lanse eden kişiler. Şimdilerde, yaklaşan tehlike için uyarıda bulunuyorlar. Aynı, bizim yetmez ama evetçiler ve yeni Osmanlıcılar gibi. Yırtılan deli Bekir'in yakası. 

Ne hikmetse ABD, Abdullah Gül'ü hiç sevmedi. Ne yalan söyleyeyim, ben de sevmedim ve hiç kabullenemedim. Arkadaş, şimdilerde, kale gibi bir eve(damadına ait olduğu ileri sürülen) taşınmaya hazırlanıyormuş. Yakışır. Bu AKP'lilerin, anlaşılan, halkın içine girmeye yürekleri yetmiyor. Ya polis ordusu ile veya etrafı duvarlarla çevrili yerlerde oturuyorlar. İşte bunlar, halkın duyduğu, ancak halktan korkan kişileri. 

Amerika'da bir kural vardır. Bunu orada çalışırken öğrendim. Sizi kullanır, posanızı çıkarır, suyunuzu sıkar ve öyle bırakır. Ve işte bu yüzden ABD de Erdoğan'ı, Kürt bağımsızlığı için kullanacaktır. Her halde sıkılacak posası olduğuna karar verdi. Ayrıca, bu kullanmasını da, ABD tekrar Erdoğan'dan hoşlanıyor diye bir izlenim yaratmasın sizlerde. Ben, nice kullanılan, sonra da bir daha tanınmayan siyasi lider gördüm Washington'da. Kendilerini hatırlatmak veya sağlık kontrolleri için geldiklerinde bile kapısını çalacak adam bulamadılar. 

Tüm bu gürültüler arasında Kürt devleti anlı ve şanlı bir şekilde kuruluyor. Barzani kavmi soyu İsrail'den aldığı destekle hızla Türkmenlerin yerlerini de sınırları içine katarak genişliyorlar. Zaten, bayrakları, merkez bankaları ve orduları falan da var. Zaten Erdoğan biraderleri de kendilerini tanıyor, geriye ne kalıyor ki? Kürt partilerinin Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday çıkarmaları da göstermelik. 

Türkiye hem ekonomik hem de siyasi açıdan çok tehlikeli sularda seyrediyor. Ama herkes de ne gam, ne kasavet...

Yazarın Diğer Yazıları