Ne garip günlerden geçiyoruz

PKK-PYD’liler yani PKK’nın Suriye’nin kuzeyinde 2004 senesinde kurduğu terör örgütünün üyeleri tarafından yapılan saldırıda 21 Temmuz 2014’de 3 askerimiz şehit oldu. Genelkurmay Başkanlığı, Şanlıurfa Ceylanpınar’da 21 Temmuz saat 21.20 sıralarında PKK-PYD üyelerinin sınırda askerlerimize kurduğu tuzak ile ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştı: “3. Hudut Alayı 1’inci Hudut Taburu 1’inci Hudut Bölük Komutanlığı Şanlıurfa Ceylanpınar Karadağ Hudut Karakolu sorumluluğunda bulunan Yedi Numaralı Çelik Kule bölgesindeki nöbetçiler tarafından, sınırın Suriye tarafından Türkiye istikametine yasa dışı geçiş teşebbüsünde bulunan 10-15 kişilik gruba ‘dur’ ikazında bulunulduğu belirtilerek sonrasında yaşananlar şöyle aktarıldı:” İkaza uymayan şahıslar tarafından, nöbetçilere ateş açılmıştır. Anılan silahlı grup tarafından açılan ateş sonucu; P. Er Adem Dövüşgen, P. Er Berat Sağırkaya ve Shh. Onb. Yiğit Şahan ağır yaralanmıştır. Yaralı personelden; P. Er Adem Dövüşgen Ceylanpınar Devlet Hastanesinde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak saat 22.10’da şehit olmuştur. P. Er Berat Sağırkaya ise, Gaziantep Üniversite Hastanesinde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak, 22 Temmuz 2014 günü saat 02.45’te şehit olmuştur. Shh. Onb. Yiğit Şahan’ın tedavisine, Şanlıurfa Harran Üniversitesi Hastanesinde devam edilmektedir. Saldırı olayını müteakip; olay yerine, Karadağ ve Aksoy Hudut Karakollarından süratle birer Ani Müdahale Mangası sevk edilmiş olup, açılan ateşe ateşle karşılık verilmiştir. Çatışmada, en az altı PYD/PKK mensubu teröristin öldüğü değerlendirilmektedir. 
PKK bu saldırıyı inkar etmedi. Aksine PKK’lıların tuzağa düşürüldüğünü ve TSK’nın ateşkesi ihlal ettiğini açıkladı. 27 Temmuz 2014’de Başbakan Erdoğan gazetecilerin PKK saldırısı ile ilgili  “TSK, PKK ’nın yaptığını açıkladı. Yorumunuz nedir?” sorusuna şu cevabı vermiştir. “PKK mı yoksa PYD mi? Orada bir yanlışınız var. Benim bildiğim PYD diye açıklandı. Kuzey Suriye’de şu anda PYD ile IŞİD arasında yapılan bir mücadele var. Bu mücadele neticesinde Türkiye’ye sızma gayreti içerisinde olanların askerlerimize karşı böyle bir saldırısı oldu. Tabi bizden üç şehit olurken, karşı taraftan da 6 tane bu noktada  terörist etkisiz hale getirildi.” (Zaman, 28 Temmuz 2014) 
Diğer bir ifade ile PKK “Ben yaptım” diyor, TSK, “PKK yaptı” diyor. Başbakan Erdoğan,  “Hayır, PKK yapmadı, PYD yaptı” diyor. Erdoğan, PKK’yı terör örgütünün kabul ettiği cinayetlerden bile aklıyor. Aslında Başbakan Erdoğan PYD’nin PKK olduğunu biliyor. 2 Ağustos 2014’de Hürriyet gazetesinde çıkan bir haberde  “Mersin’de PYD Cenazesi”  başlığı altında 27 yaşındaki Yusuf Çağlı’nın Suriye’nin kuzeyinde PYD saflarında IŞİD’e karşı çatışırken öldüğü ve cenazesinin Mersin’de toprağa verildiği, cenazede Öcalan resmi ve Kürdistan bayrağı  taşındığı haberi yer alıyordu.  
İçişleri Bakanı Efgan Ala, “HDP ve örgüt bölünme değil, demokrasi istiyor” açıklamasını yaptı. Bu açıklamayı tarihten bir açıklama ile kıyaslarsak ancak Balkan Savaşı’nın çıkmasından kısa bir süre önce “Balkan meselesini fazla büyütmeyin, sizi temin ederim ki, Balkanlardan imanım kadar eminim” diyen Dışişleri Bakanı Asım Bey’in açıklaması kadar anlamlı olduğunu görürüz. Üstelik, İçişleri Bakanı Efgan Ala’nın bu açıklaması, Türkiye’ye sızmak isteyen PKK’lıların tuzak kurarak üç askerimizi şehit etmelerinden iki gün sonra gerçekleşti. PKK’nın demokrasi istediğini Efgan Ala bir de gidip Suriye sınırında şehit olan Mehmetçiklerimizin annelerine ve babalarına anlatsın. 
Öte yandan Abdullah Öcalan, İmralı’da bölücü milletvekillerine “bağımsız Kürdistan’dan” vazgeçmediğini söylüyor. Cemil Bayık, PKK’nın silah bırakacağına inananların hayal gördüğünü açıklıyor. Barzani’nin sağ kolu olan Fuat Hüseyin, gergin olan KDP-PKK ilişkilerinden bahsederken  “Eninde sonunda bölge Kürtleri birleşmek zorunda” diyerek, pankürdist vizyonu ortaya koyuyor. PKK’sından KYB’sine kadar bütün Kürtçü örgütler Bağımsız-Birleşik Kürdistan hedefinden asla taviz vermiyorlar. 2003’den bu yana Türkiye, Irak ve Suriye’de Kürtçü örgütler milliyetçi hedeflerine doğru adım adım ilerliyorlar. Türkiye’de ise İçişleri Bakanlığı yetkilerini ancak güneydoğu Anadolu dışında kullanabilen, günlerce kapatılan şehirler arası yolları açamayan, kendilerini korumak için ateş açan jandarmaların ellerinden “PKK’lı vurdun” diyerek silahlarını alan bir Bakanlığın Bakanı olan Efgan Ala ise Türk Milletine “PKK bölünmek istemiyor, demokrasi istiyor” diyebiliyor.
Beşir Atalay ise PKK’lıların “daha iyi yaşam” koşullarına kavuşabilmeleri için dağdan indikten sonra psikolojik destek görmeleri, iş kurabilmeleri için ekonomik ve psikolojik destek verileceğinden bahsediyor. Öte yandan çatışma sırasında sırasında yanında el bombası patlayan asker gazi sayılmadığı için kendi imkanları ile nasıl tedavi olamadığını anlatıyor gazetelerde.
Özel Harp Teşkilatı’nın bölge başkanlıkları ve MAK adlı elit birliği tasfiye ediliyor. Ortadoğu’da yer yerinden oynarken, Ortadoğu’yu en yakından izleyen Diyarbakır’daki Hava Üssü tasfiye ediliyor ve Eskişehir’e taşınıyor.  Ve Obama yönetimine yakınlığı ile bilinen düşünce kuruluşu Center For American Progress son raporunda Amerikan Yönetimine PKK’nın terörist örgütler listesinden çıkarılmasının düşünülebileceğini söylüyor. Özetle garip günlerden geçiyoruz ve daha garip günlerden geçeceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları