Demirbaş, APO’ya olası tepkileri denedi

Masamda çalışırken, kulağım televizyonda. Bizim acar TV uzmanları, Erdoğan ile Gül arasında devam eden, gizli soğuk savaşa, sultanı kızdırmamaya çalışarak, değinip, kaçıp kıvırtıyorlar. Oysa paralel yapı tartışmaları ile birbirine giren, iktidardaki iki tarikat kavgasına, bir de Gül’ün geri dönme krizi eklenmiş bulunuyor. Bence bu tarikatlar arası savaşın daha da netleşmesi, safların daha da belirginleşip, AKP’nin parçalanması olacak. Ben değil AKP’liler söylüyor.
Erdoğan, kendisine yapılan kıyak gibi (hem çıkarılan özel af, hem de bir milletvekilinin istifa ettirilerek, meclise girmesi gibi) partiden bir milletvekilini istifa ettirerek, Gül’ün oraya geçmesi konusuna, hiç mi, hiç, yanaşmıyor. Oysa Gül’ün dokunulmazlığının kalkması ile peşinde, Erbakan’ın kayıp milyon davası var. Yani Gül başını beladan en az bir milletvekili dokunulmazlığı ile kurtarabilir. Ama ortada laftan başka bir eylem yok. 
Erdoğan, balkon konuşmasında, tarafsızlık ve uzlaşma üzerine yaptığı laflamayı, daha aradan iki gün geçmeden yuttu. Gül ile ilgili konuşurken, doğrudan muhalefet partilerine köşeden saldırması, onların, kendilerine çeki düzen vermesi yolundaki sözleri, bizi şaşırtmadı. Aslında, kendisinden beklenen bir davranıştı. Zaten, Arjantinli diktatör Juan Peron gibi balkon konuşması yaparken de, tarafsızlık ve herkesi kucaklama sözleri Türk halkı için değildi. (Bu arada Tayyip Beyden sonra Eva Peron rolüne Emine Hanım mı soyunacak yoksa kızı Sümeyye mi, çok merak ediyorum)
11 yıl tarafsız kalamamış Erdoğan’ın, Türk halkına değil, başka başkentlere mesaj verdiği açıktı. Nitekim bu açıklamaları kayda alan Washington, Erdoğan’a, ABD Başkanı Obama’nın kutlama mesajı ile altını çizerek sözünü hatırlattı. İnanın sevgili okurum, Washington’dan, Beyaz Saray tarafından yayınlanan görüşme açıklamasını birkaç kez dikkatle okudum. Açıklamada bölgesel sorunlardan önce, balkon konuşmasına dikkat çekiliyor. Yani çaktırmadan sözünü kontrol edeceğiz deniyor gibi.
Benim bu seçimlerde dikkatimi çeken Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanı adaylığı konusu. Bana, bu durum, 2015 seçimlerine katılması planlanan bebek katili Öcalan’a Türk kamuoyunu ölçmek gibi geldi. Dikkatinizi çekmedi mi, bir dönemlerin PKK militanı Demirtaş, nedense birden Erdoğan gibi herkesi kucaklayan ve uzlaşmacı oldu. Son günlerde İmralı’dan yapılan açıklamalarda en az Demirtaş açıklamaları kadar yumuşak değil mi? 
Belki yanılıyorumdur ama anladığım kadarıyla, hiçbir seçilme şansı olmayan Demirtaş’ı aday göstererek, PKK’nın, Türkiye genelinde oy potansiyeli ve Türk halkının reaksiyonunu ölçtüler. Hamdolsun, vatandaşlarımız, çocuklarının katillerinin mitinglerine giderken, solcu kardeşlerimiz de kendisine her zaman olduğu gibi destek verdi. Unutmayın, APO da PKK’yı devrimciler içinde kurmuş ve onlardan destek almıştı. Şimdi de o devrimci kardeşlerimizden 17 milyonu, sandık başına gitmeyerek, ülkeyi parçalayacak olan bir adamın sandıktan silme çıkmasını sağladı. 
Sonuçta bence Erdoğan döneminde ne yapmak isterse istesin, yani ister “başbakancumhurbaşkanı” (!) olsun, sonuçta ülkemizin parçalanması ivme kazanacaktır. Hakkâri üzerinde egemenlik hakkı kalmayan bir yönetimin, Ege’deki adaları Yunanlılara devreden, pilotlarını ve savaş gemilerinin kaptanlarını içeri tıkan bir rejimin kendisini korumak için polis gücüne sığınması da normal. Ama öylesine kuşkucu ki, kendi atadığı polislerine ve memurlarına bile güveni kalmayan bir sistem. Sonra da bu sistemin başının biz bu işe kefenimizle çıktık palavrası. Yerseniz. 
Öte yandan, IŞİD militanları, sınırlarımız içinde tedavi olmuyor mu? Avrupa, IŞİD’te çarpışmaya giden Müslüman vatandaşlarını, tekrardan ülkeye almama hazırlıklarındayken, bizimkiler bu katil sürüsüyle kanka. Herkes enayi, herkes geri zekâlı, bir herkesi kandırdığını sanan bizler, uyanığız değil mi? Kazın ayağı ne yazık ki öyle değil.
AB’de, Türkiye ile müzakerelerin durdurulması konuşuluyor. Dolar, inip çıkıyor. İç piyasada, Ruslara AB ambargosu nedeniyle tüm sebze ve meyve alışverişini oraya gönderme uğruna limonun kilosunu 15 liradan aşağı yiyemeyecek olan bir Türkiye. Ekonomide alarm çanları çalıyor. Siz hala olmayan demokrasinizde liderlik çelik çomağı oynuyorsunuz. Allah mübarek etsin, hayırlara vesile olur inşallah...

Yazarın Diğer Yazıları