Bir Türkmen köyünden izlenimler!

Ege’nin eşsiz tabiat güzelliğine sahip, ünlü Kazdağları’na, tam 12 Türkmen köyü serpilmiş bulunuyor. 
Osmanlı İmparatorluğu döneminde buraya yerleştirilen ve kendilerinden büyük çapta yararlanılan Türkmenler, halen eski gelenek ve göreneklerini özenle sürdürüyor.
İşte bu köylerden biri olan Güzelköy’de, hayat bütün acı ve tatlı boyutlarıyla devam ediyor.
Irak’ın Kuzeyi’nde soylarına-soplarına karşı işlenen insanlık dışı eylemler, bütün Türkmen köylerine olduğu gibi burada da, derin izler ve acılar bırakıyor.
Ne var ki; hayatın devamlılığı, Güzelköy’de de kendini gösteriyor.
“Buruk” olsa da  “basit” olsa da kurulan düğün-derneklerle gelenekler yaşatılıyor.
Yıllardan beri sadece birbirleriyle “dünyaevi”ne giren Türkmenler, nesillerini de koruyor.
Hafta sonu, Güzelköy’ü ziyaretimizde bir düğüne rastlamamız, Türkmenlerin ne denli geleneklerine bağlı kaldıklarını ve ne denli folklorik zenginliğe sahip olduklarını gözlerimizle tanık olmanın coşkusunu yaşatmış bulunuyor. Köy muhtarının, “güleç” fakat her halinden belli,  “hüzünlü” yüzü zaten her şeyi anlatıyor;
 “Davulun her ses verişi bile, bize sanki Telafer’i çağrıştırıyor. Yüzümüzde iki gencimizin mutlu sevinci, kalbimizde ise soydaşlarımızın acı feryatları birbirine karışıyor” derken sayıları bini aşan Güzelköy sakinlerinin birlikte yaşamak mecburiyetinde kaldığı psikolojik durumu özetliyor.  
Her şeye rağmen, düğün alayının önünde dalgalanan Türk bayrağı insanı gururlandırıyor. 
Türkmenlerin meşhur sofrası ve özellikle  “keşkek” yemeği düğüne tat veriyor.
Neyleyelim ki hüzün ve sevinç bazen birbirine karışıyor. 
Unutulmamalıdır ki Türkmenler, halen ölüm kalım savaşı veriyor. 
Irak Türkleri, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) ve peşmerge arasında kültürel soykırım ve kitlesel soykırım tercihleri arasında bırakılmış, yüz binlerce Irak Türk’ü, ölüm ve zorunlu göç arasında bocalıyor. 
Türkmeneli’nin şeref, namus ve iffeti hedef alınıyor. 
Türkmenler dünyanın gözü önünde bölgeden arındırılıyor. 
Türkmenlerin yüz yüze kaldığı olaylar, açıkça kıyım ve etnik temizlik olmasına rağmen kimse ses çıkarmıyor. 
ABD ve AB, IŞİD, Yezidi ve Kürtlere dokunduğu anda dünya ayağa kalkıyor. 
Söz konusu Türkmenler olunca Batı’nın sesi çıkmıyor. 
Yezidi ve Kürtlere gösterilen uluslararası ilgi Türkmenlere neden gösterilmiyor.
Yezidiler ve Kürtler insan da Türkmen değil mi? 
Yezidileri Türkiye’ye alanlar, saatlerce haber programlarında Yezidileri konuşanlar neden Türkmenleri görmezden geliyor? Türkmenler gerçekten bunu anlamakta güçlük çekiyor.
IŞİD’in saldırılarının, Türkmenleri iki defa göçe maruz bıraktığı biliniyor.
Türkmenlerin yaşadığı trajedi, özellikle Türk hükümeti tarafından nedense anlaşılmıyor veya yanlış değerlendiriliyor.
Bakınız; Kerkük’e bağlı Türkmen kasabası Tazehurmatu’da oluşturulan Türkmen Birliği’nin sorumlularından Türkeş Mahili neler diyor: 
“Biz Türkmenlerin silahlı bir yapısı yoktu. 
Ancak çok zorda kaldık ve kendi topraklarımızı, namusumuzu korumak için böyle bir karar aldık. 
Şimdi herkes gönüllü olarak cephede savaşıyor. 
Evimizi, toprağımızı koruyoruz. 
Bundan sonra da bu silahlar bırakılmayacak. 
Bu topraklarda var olmak istiyorsan buna ihtiyacın var. Türkiye’nin yanımızda yer almasını isterdik. Herkes herkese yardımcı oluyor. 
Büyük devlet olmak budur. Ama biz yalnız bırakıldık. Türkiye bizi petrol ile tarttı ve sanırım petrol ağır geldi!” 
Türkmen şehir, nahiye ve kasabaları; Kerkük, Tuzhurmatu, Telafer, Bastamlı, Çardağlı, Biravcılı, Karanaz, Yengice, Beşir, Tazehurmatu, Emirli (IŞİD kuşatmasına karşı 80 gün kahramanca direnen Emirliler, kuşatmadan daha yeni kurtuldu) ve diğer Türkmen bölgelerinin ve Türkmenlerin Barzani ve IŞİD’in insafına terk edilmesi ihmal değil, AKP iktidarının izlediği bilinçli bir siyasetin sonucu olduğu öne sürülüyor. 
Değil, Kazdağları’nın minicik Türkmen köyü Güzelköy’den yükselen sitemler, her yöreden bunca eleştiri ve dilek yapılırken, AKP hükümetinin suskunluğu, acıya daha da acı katıyor.

Yazarın Diğer Yazıları