“Müslüman Kardeşler” yine gündemde!..

Arap aleminde daima gündemde kalan, Türkiye’de de zaman zaman aktüel olan “Müslüman Kardeşler” gerçeği, aslında bütün dünyayı yakından ilgilendiriyor.
Özellikle son günlerde, Katar’da artık  “istenmeyen” bazı  “Müslüman Kardeşler”  ileri gelenlerinin Türkiye tarafından kabul edileceği haberleri, gözleri bir anda yine bu “tılsımlı” örgüte çevirmiş bulunuyor.
Yaklaşık, bir asırlık tarihe sahip olan “Müslüman Kardeşler” örgütü daha doğrusu akımının Orta Doğu ülkeleri üzerindeki,  “derin” ve “güçlü” konumunu tartışmamak gerekiyor.
Gerçekten de; “Müslüman Kardeşler” denince, neredeyse bütün Arap ülkelerinde, ya yasa dışı, ya da açık açık, dini temel alan görüşlerini yayan, bazen güç kullanarak ülkenin yönetiminde söz sahibi olan “kudretli”  ve “gizemli” bir teşkilat, her ülkede değişik şekilde kendini hissettiren bir örgüt akla geliyor. 
Bilgi derlemeden sonra, çeşitli yorumlarla, çok aktüel hale gelen “İhvanı Müslimin”  teşkilatının “iç yüzünü” öğrenmek önem arz ediyor;
Hasan el-Benna 1928 yılı Mart ayında Süveyş Kanalı’nda çalışan 6 arkadaşı ile birlikte Mısır’ın İsmailiye kentinde “İhvanı Müslimin”i bir sosyal toplum, siyasi ve dinsel hareket adı altında kuruyor. 
Hasan el-Benna’ya göre, “İslam Dünyası Batı etkisinden dolayı sosyal hükmünü kaybetmiştir. Şeriat kanunları, geçmişte olduğu gibi Kur’an ve Sünnet üzere olmalı ve toplumun her kesimini; devlet işlerinden günlük problemlere değin her şeyi kapsamalıdır.” 
Birçok hastane, eczane okul gibi hizmet kurumunun kurulmasına vesile oluyor. 
El-Benna, Kadın hakları, kadın eşitliği gibi konularda kadına karşı adil olunması yönünde son derece muhafazakâr bir tutum takınıyor. 
“Müslüman Kardeşler”in üye sayısı; 1936 da 800, 1938 de 200 bin 1948 yılında 500 bin kişiye ulaşıyor.
Siyasallaşan örgüt, 1940’ların sonunda Mısır’daki monarşi ve iktidardaki Vafd Partisi’ne karşı tehdit oluşturuyor. 
1952’deki Hür Subaylar Darbesi’nden sonra Ocak 1954’te tüm partiler ile beraber kapatılıyor.
Bu kez, “Müslüman Kardeşler” yeraltına çekiliyor. 
1954’te Cemal Abdülnasır’a yönelik suikast girişiminden sonra, altı lideri vatana ihanet suçundan idam edilirken, hareket şiddet yoluyla bastırılıyor. 
El-Ezher Üniversitesi, özel camiler, hayır kuruluşları ve vakıfların devlet tarafından kontrol altına alınmasıyla “Müslüman Kardeşler” çözülmeye başlıyor.
1980’lerden itibaren tekrar canlanma dönemine giren “Müslüman Kardeşler” Örgütü’nün şiddet yanlısı uzantıları, Hüsnü Mübarek yönetimince sert önlemlerle bastırıldıysa da, sivil kurumları giderek daha etkinleşiyor.
“İhvanı Müslimin” bağımsız adaylarla katıldığı 2005 parlamento seçimlerinde 88 sandalye kapıyor.
Öte yandan zamanla, Orta Doğu’nun diğer ülkelerinde değişik adlarla etkinliğini gösteriyor. 
“Müslüman Kardeşler”in Suriye’nin Hama kentinde Şubat 1982’de giriştiği ayaklanmanın Hafız Esed yönetimince bastırılması sırasında binlerce kişi öldürülüyor. 
2011 Mısır devrimi ve Hüsnü Mübarek’in devrilmesinin ardından, örgüt yasal kimlik kazanıyor. 
“Müslüman Kardeşler”, liberallerin karşı çıktığı ancak Mısır ordusu tarafından da benimsenen anayasal referandumu destekliyor.
30 Nisan 2011 tarihinde, “Müslüman Kardeşler”, yeni bir parti kurarak, adını da  “Özgürlük ve Adalet Partisi” koyuyor. 
Parti, 2011 Eylül seçimleri için “Kıpti” ya da  “bayan”  aday göstermiyor. 
30 milyondan fazla insan seçimlerde “Özgürlük ve Adalet Partisi”ne oy veriyor. 
Bunların 3 milyondan fazlası, “Özgürlük ve Adalet Partisi”nden daha çok “Müslüman Kardeşler”in iş başına gelmesini isteyenler olduğu sanılıyor.  
Mübarek döneminden sonra ilk Mısır seçimlerinde, “Müslüman Kardeşler”in üyeleri, Muhammed Mursi’yi yüzde %51.73 oy ile başa getiriyor. 
Ne var ki, Mursi’nin başarısını “hileli”  bulan ve sayıları gün geçtikçe çoğalan Mısırlılar, ülkelerinde yeni bir hareketi başlatıyor. 
Yarınki yazımızda;“Müslüman Kardeşler”in başına gelenler anlatılırken, aslında “kritik” uyarılar da yer alıyor.

Yazarın Diğer Yazıları