IŞİD Türkiye’yi zor durumda bıraktı!

Bir terör örgütü olduğu, Türkiye dahil bütün ülkeler tarafından artık kabul edilen IŞİD, ne yazık ki, dünyaya kafa tutmayı sürdürüyor. 
Gerçekten de, başta Türkiye olmak üzere, çoğu Batı ve Arap ülkeleri, IŞİD karşısında dehşete düşerlerken, şaşkınlık da geçiriyor.
Aslında, BM’de estirilen hava ve alınan kararlar, Türkiye’yi de IŞİD karşısında  “radikal”  kararlar almaya zorlamış bulunuyor.
Ne var ki, bu gelişmeler ışığında; Türkiye’nin IŞİD’le mücadele kapsamında  “neyi, ne kadar yapabileceği” ile ilgili tartışmalar büyüyor.
BM’deki görüşme ve alınan kararların sürecini hatırlamak gerekiyor.
Irak ve Suriye’deki terörist örgütlerle mücadele gündemiyle toplanan BM Genel Kurulu, tehdidi en yakından hisseden Türkiye’yi de yakından ilgilendiren kararların alındığı bir platform olmuştu.
BM Güvenlik Konseyi, yabancı teröristlerin, IŞİD başta olmak üzere bölgedeki diğer örgütlere katılımını önlemek üzere kapsamlı bir kararı onaylarken, ABD’nin liderliğinde buluşan koalisyon ülkeleri de, silahlı mücadeleyi artırarak sürdürme kararı almıştı.
Bu arada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın IŞİD’e karşı Türkiye’nin  “askeri destek verebileceğini” kaydetmesi çok “kritik”  bir adım olarak değerlendirilmişti. 
Türkiye’nin, giderek daha çok  “tampon bölge”  ya da  “güvenli bölge” nin yanı sıra  “uçuşa kapalı bölge” ihtimallerinden bahsetmesi de ilgi uyandırmıştı.
Öte yandan, İncirlik ve Türk hava sahasıyla ilgili Ankara’da yapılan değerlendirmelerde, Türkiye’nin askeri katkısının  “sınırlı”  olacağının kaydedilmesi dikkatleri çekmişti. 
Oysa önceliğin, Türkiye’nin gelen mültecilere insani yardımlarını sürdürme ve sınır kapılarını açık tutması olduğu gün geçtikçe kesinleşiyor.
Böylelikle, IŞİD saldırılarından kaçan Suriyeli Kürtlerin, Türkiye’ye sığınmalarının sürmesi ve sayılarının gittikçe artması, Ankara’nın, Suriyelileri kendi topraklarında karşılamak ve insani yardım sağlamak için  “sınır hattında güvenli bölgeler” kurulması planında ısrar etmesine yol açıyor.
Bütün ihtimaller birlikte değerlendirildiğinde, Türkiye’nin tartması gereken zor kararların yanı sıra, karşı karşıya kalabileceği güçlükler de görünüyor.
Her şeyden önce, toplam olarak sayıları 2 milyona doğru giden sığınmacıların durumu geliyor.
Gerek daha önce sığınan 1 milyon 500 bin Suriyeliye, Yezidilerin yanısıra son günlerde katılan 200 bin kadar Kürt, insani sorunların yanında maddi bakımdan da güçlükler getiriyor. 
BM, öncelikle bu sorunu çözmek en azından paylaşmak için acaba neyi bekliyor.
Ayrıca, IŞİD’ın her bakımdan yapısının derinden incelenmesi ve özellikle kimin tarafından, nasıl desteklendiğini araştırmanın zamanı yaşanıyor.
IŞİD’ın böylesine mali güç ve ağır silahlara nasıl sahip olunduğunun ayrıntıları halen bilinmiyor.
Her ne kadar, petrol satarak ve fidyelerden finansman sağladığı biliniyorsa da, bu kanlı örgüte kimin tarafından sürekli silah ve askeri teçhizat sağlandığı bir türlü açığa çıkmıyor.
Sadece, Irak ve Suriye’de ele geçirilen silahlarla böylesine bir ateş gücüne sahip olmanın imkânsızlığı beraberinde soru işaretleri doğuruyor.
İster havadan ister karadan olsun hiçbir askeri harekâtın, IŞİD’ı tam olarak ortadan kaldıramayacağı tezi gezegenimiz tarafından paylaşılıyor.
Yani, bütün önlemlerin yanısıra, IŞİD’ın sağladığı silah ve mühimmatın kaynağının kurutulması, sorunu temelinden çözümlüyor.
IŞİD’ın kuruluş yeri ve amaçları zaman zaman değiştiğinden, örgütün kimliği karmakarışık durum arz ediyor. 
IŞİD’ın işgalinden sonra oluşmuş ve El Kaide geleneğinden gelen Selefi bir örgüt olduğu biliniyor. 
ABD’nin Irak’ta askerî işgali devam ettiği sürede IŞİD Arap dünyasından katılımlar alarak, bir Orta Doğu örgütü oluyor. 
Maliki’nin izlediği sıkı Şiici politikalar, Sünni Arapların ve aşiretlerin tekrar IŞİD’e yönelmesine neden gösteriliyor. 
Beklenmedik gelişmeler, ABD’nin örgüte karşı mücadele kararını almasıyla birlikte, Orta Doğu’da her şey daha da karışıyor. 
Bundan da en çok Türkiye olumsuz şekilde etkileniyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları