Bizi özür dileyerek kazığa oturtacaklar

Hafta sonunda, ABD içinde bir yerlere gittim. Daha doğrusu, bir evlilik törenine, bizim küçük oğlanın nikâh seremonisine gittik. Bu yüzden de, Türkiye’den iki ay erken dönmüştük. Sonuçta bu vesileyle, uzun zamandır inceleyemediğim veya ne düşünürler diye kafamda sorguladığım, iç bölgelerdeki Amerikalılarla, siyaset konuşma şansım oldu. Fark ettim ki IŞİD olayına herkes duyarlı. Bunda, hükümet propagandasından daha fazla, Hristiyan Müslüman karşıtlığının etkisi olduğu çok açık.  

Öte yandan, ABD Başkan Yardımcısı Biden ile Erdoğan arasındaki tersine diyalog konusunda, kimsenin ne bilgisi var, ne de ilgisi. Haber bültenlerine bile girmemiş. Uzun yolculuk sırasında çok düşündüm. ABD Başkan Yardımcısı Biden, neden Harvard’da, o lafları edip, ardından, özür diledi diye. Belli ki ABD, her şeyin farkında olduğu konusunda, Türk kamuoyuna bir mesaj yolladı. Yani, AKP iktidarının birçok olayda, takiye yaptığını ima etmiş oldu. Çünkü ben, çevresinde Dışişleri ve Ulusal Güvenlik Danışmanı olan ve yapacağı her konuşma, bu kişilerin süzgecinden geçen, Başkan Yardımcısı’nın, o sözleri, bir siyasi gaf olarak sarf ettiğine inanmıyorum. 
Şimdi diyebilirsiniz ki bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. O laflarda samimiyse, neden ardından özür diledi? Bana, küçükken nenemin anlattığı bir hikâye aklıma geldi ve tam da bu olaya cuk diye uyuyor. Nenem bize küçükken, geceleri fareler, insanların kulaklarını yerken, üfleyerek ısırır ve uyuyan insanlar da, durumu anlamaz, gıdıklanıyor sanırken, kulağın yarısı gider demişti. Doğru mu, eğri mi bilemem ama bizim, ABD’li yetkililerle yaşadığımız zamana ve ilişkilere tam uyuyor. Anlaşılan Amerikalı yetkililer, Türk halkına mesaj verdikten sonra bizi, özür dileyerek kazığa oturtacaklar. 
Neyse, önemli olan, Biden’ın sözlerinin doğru olup olmadığı. Benim kadar, en az siz de onların, bu konuda yalan söylemediğini biliyorsunuz. Dünya basını, hemen her gün, AKP iktidarının bu terör grubunu, nasıl destekleyip, sonra karşı çıkmak zorunda kaldıklarını yayınlıyor. Alman basınında, Alman politikacıların, benzeri açıklamaları var. Ama bizim havuz medyası, dünyadan kasten bihaber kalmayı tercih ediyor. Neyse, yakında, kokusu çıkacaktır. Kazık yedikten sonra, bağırmaya başlarız. Hoş arkadaşın vekâlet bıraktığı Başbakan, mangalda kül bırakmıyor ama. Onlar ne kadar haklılık tartışması yaratırlarsa, o kadar haksız olabiliyorlar. 
Gelelim ikinci konumuz, şu Afrika’dan yayılan Ebola hastalığı ve mikrobuna. Ne kadar farkındasınız bilmem, bu hastalığın izleri, ABD başkenti Washington’da ve Teksas eyaletinde ortaya çıktı. ABD’nin, birinci haberi bu. Oysa Nijerya’ya en fazla hava köprüsü olan Türkiye, bu olayı nasıl belirleyeceği, önleyeceği konusunda bile lengerliğini koruyor. Avrupa ülkeleri bile bu konuda, ülke kapılarında önlem alıyor. Amerika kuşku anında, koca bir mahalleyi karantina altına alıyor. Oysa bizde, Ebola olmasından kuşkulanılan hastaların yanında seyahat eden kişiler, kontrol altına alınmıyor. 
Hatırlarsanız ben bu konuda, aylar önce uyarıda bulunmuş ve ne kadar büyük bir tehlikenin kapımızda olduğunu vurgulamıştım. Hastalık için genel bir önlem duydunuz mu? Ben duymadım da. Asrın vebası denilen bu hastalıkla mücadele konusunda, Sağlık Bakanı, şimdilik Çankaya’ya yağ çekme yarışında.
Son konumuz, bizim aslan muhalefet. Adamlar daha yeni bir seçim yenilgisinden çıkmalarına ve önümüzdeki yıl Haziran ayı ortalarında bir genel seçime girecek olmalarına karşılık, siz onlarda bir hareketlilik görüyor musunuz? Sanki seçimi onlar kazandı, gayet rahatlar. Ya da sanki bu yenilgiden sonra fincancı katırları ürkmüş gibi. Yahu kaybettiğiniz yarıştan çekilmiyorsanız, önümüzdeki seçim için çoktan harekete geçmiş olmalı değil miydiniz? Bizimkilerin açıklamalarını dinlerseniz neredeyse onlar ‘biz seçime falan girmeyelim ama siz de muhalefete destek verin’ havasındalar. Ben PKK açılımı ve son olayların birbirleri ile bağlantılı olduğuna inanıyorum. 
Hele, PKK’nın bölgede topladığı vergi konusu, insanın tüylerini diken diken ediyor. İyi de neden benimki öyle olurken, onlar bu kadar sakin?

Yazarın Diğer Yazıları