İsrail, IŞİD’i mi kışkırtıyor!

İsrail’in acımasız ve hunharca Mescid-i Aksa’ya saldırısından sonra, zaten için için yanmakta olan Orta Doğu’da, yeni bunalımlar bekleniyor.
En azından, Filistinlilerin “Üçüncü İntifada” için hazırlandığına dair sinyaller veriliyor.
Her ne kadar, İsrail geri adım atmış olsa bile, zaten  “huzursuz ve mutsuz” olan Filistinlilerin ilk fırsatta yeni bir  “direniş”i başlatacakları kuvvetle tahmin ediliyor.
Her şeyden önce, hiçbir Müslüman’ın özellikle Filistinlilerin, Mescid-i Aksa’nın  “mahzun” bir havaya bürünmesine rıza göstermediği de biliniyor.
“Kenan Elleri” diye adlandırılan bu toprakların tarihinde acı, keder, kan ve dolayısıyla  “kin” yıllardır birbirine karışıyor.
Oysa, hem Filistin hem bir kısım İsrailliler kısacası herkes barışa umutlanıyor.
Acıların dinmesini en çok çocuklar arzuluyor.
Her şeye rağmen, İsrailliler için  “Vaat Edilmiş” , Arapların vazgeçilmesi mümkün olmayan  “kurtarılacak.”
Hıristiyanlarca da  “kutsal” sayılan topraklardır Kenan Elleri.
Hz. İsa’nın Beytülrahim’de doğmuş olduğuna inanan Hıristiyanların yanı sıra Müslümanlar ve Yahudiler de buralarını kutsal toprak olarak kabulleniyor.
Kudüs her üç dinin ruhani kenti olarak tarihe geçiyor.
Zaten Kudüs’ün statüsü, adil, dolayısıyla kalıcı bir şekilde belirlenmeden bu topraklar üzerinde şiddet ve nefretin bitmesi mümkün görülmüyor.
Eğer hür dünya kan ve gözyaşına son vermek istiyorsa, kesinlikle Kudüs kördüğümünü çözmesi gerekiyor.
Mescid-i Aksa, Miraç yolculuğunda Hz. Peygamber’in uğradığı ve de Hicret’ten yaklaşık on yedi ay sonrasına kadar  “kıble” olmasından dolayı biz Müslümanlar için ayrı bir değere sahip kutsal bir mekân olarak değerlendiriliyor.
Hz. Muhammed Ramazan ayının 27. gecesinde, Burak’a bindirilerek Mescid-i Harâm’dan alınarak Mescid-i Aksa’ya götürülüyor.
Hz. Muhammed’in, Miraç gecesinde Mescid-i Aksa’da namaz kıldığına inanılıyor.
“En uzak noktadaki mescit” anlamına gelen Mescid-i Aksa; çoğu peygamberin ayak bastığı, bir kısmının da içerisinde metfun bulunduğu Mescid-i Aksa, Kudüs şehrinde bulunan Müslümanların ilk kıblesi sayılıyor.
Kıblenin yönü daha sonra Mekke-i Mükerreme’deki Mescid’i Haram’a çevriliyor.
Mescid-i Aksa’ya Müslüman olmayanların girişine izin verilmiyor.
Günümüze kadar, Mescid-i Aksa’ya, İsrailliler tarafından yapılan saldırılar şöyle sıralanıyor;
21 Ağustos 1969:
Denis Michael Rohan adlı Avustralyalı bir Yahudi Mescid-i Aksa’yı kundaklama girişiminde bulunuyor.
Nisan 1980:
Meir Kahane, Mescid-i Aksa’nın bir köşesine patlayıcı madde koyarak patlatıyor.
8 Nisan 1982:
Bir kez daha Mescid-i Aksa’nın ana girişine patlayıcı madde yerleştirildiyse de cami görevlileri tarafından patlamadan ortaya çıkarılıyor.
10 Nisan 1982:
Meir Kahane taraftarlarından bir grup militan, zorla Mescid-i Aksa’ya girmek istiyor.
21 Mart 1983:
Mescid-i Aksa’ya gizli bir yoldan girmek için tünel açıldığı anlaşılıyor.
14 Ocak 1986:
Knesset üyesi bazı parlamenterler askerlerin koruması altında Mescid-i Aksa’ya girmeye yelteniyor.
8 Ekim 1990:
Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırıda 30 Filistinli hayatını kaybederken, 800 kişi de yaralanıyor.
28 Eylül 2000:
Ariel Şaron’un, çok sayıda İsrail askerinin korumasında, normalde Müslüman olmayanların girişine izin verilmeyen Mescid-i Aksa’yı ziyaret etmesi, “provokasyon” olarak nitelendiriliyor. Filistinlilerde infial yaratıp şiddetli protesto gösterilerine neden olan  “İkinci İntifada” patlak veriyor ve beş yıl sürüyor.
5 Ekim 2009:
İsrail, Mescid-i Aksa’ya girişi engelliyor.
Bu yasak halen 35 yaşından küçük olan Filistinliler için devam ediyor.
İsrail asker ve polisinin yeniden, kutsal mekâna zorla girmesi, aslında terör örgütü IŞİD’ın eline koz verirken, Orta Doğu’da ateşin üzerine adeta benzin döküyor.
Bu da, İsrail-IŞİD ilişkilerini veya bir kışkırtmayı akla getiriyor.
Zaten IŞİD’ın, sancısız bir şekilde doğmasında şeytani parmaklar aranıyor ve düşünülüyor.
Çünkü, Orta Doğu bataklığında her şey mümkün görülüyor.

Yazarın Diğer Yazıları