Türkiye bölgesel ittifaklardan dışlandı

Sabah kalktım, yazıma malzeme olacak konu araştırırken, havuz medyasındaki anlamsız ve seviyesiz tartışmalarla, dünya basınında da, Gerasimenko kuyruklu yıldızına araç indirilmesi ile ilgili görüntüler. Anlayın aradaki farkı. Birisi teknoloji, öteki uygarlığın karşıtı geçmişi tartışıyor. Birisi uygarlığı yaratıyor ve yaşıyor. Birinin bulduğu, yarattığı uygarlık aygıtları ile ötekiler, birbirinin gırtlağını kesiyor. İşte aradaki fark. Bu konuda, daha fazla ne yorum, ne de başka şey yazacağım. Bunu anlayamayana ne anlatsam boş. Aynı seviyesizliğe düşmek istemiyorum.
Geçen aylarda sizlere, İslam dünyasının gözü doymayan ve halkların haklarını söğüşleyen liderleri yüzünden, birbirini gırtlaklamasının, nelere mal olduğunu anlatmaya çalışmıştım. Gene bu yazılarımda, İslam âlemindeki huzursuzluğun, yeni bir çağa girmeye hazırlanan dünyadan dışlanmaya başladığı konusunda da dikkat çekmiştim. İşte bu yüzden, yeni gelişmelerden, bilmem ne kadar haberdarsınız?  
Ülkemin vatandaşları, son model telefon ve arabalarla, yani Avrupa ve uygarlık kaşığı kullanarak, sakal uzatmakla uğraştığından, işin farkında değil. Avrupa’da İslam dünyasına, giderek büyüyen tepki ve kızgınlık olduğunu ve bu durumun, buralarda yaşayan ırkdaşlarımızı etkilediğini de yazmıştım. Buna son eklenen, Avusturya. Burada, ülkedeki Müslüman göçmenlere karşı, yeni bir kanun tasarısı geliyor 2015 yılında. Bu belki, bu yoldaki ilk Avrupa yasası olacak. Bu konuda, Fransa, Almanya, İngiltere ve öteki Avrupa ülkelerinin de kısa sürede adım atacağından emin olabilirsiniz.
Bundan yaklaşık beş-altı yıl kadar önce, Türkiye henüz komşularıyla papaz olmamışken, Akdeniz’in doğusu için önemli bir aktördü. Akdeniz’in doğusundaki donanma hareketlerinde, Türkiye, ABD ve İsrail donanması, ortak manevralar yapıyordu. Bu manevraları, bu üç ülke kurtarma ve yardım adı altında kamufle etse bile, gerçek bu üç deniz kuvvetleri arasındaki koordinasyon çabasıydı. O dönemlerde hatırlarım, hem Yunanistan, hem Kıbrıs Rum kesimi, hem de Mısır, bu manevralara katılmak istemelerine rağmen üç güç gerek görmemişti.
Bugünkü durumu, ciddi ve yakından izlediğinizi sanmıyorum. Bu manevralarda, o gün ittifaka girmek isteyen ancak nazikçe alınmayan üç ülke, Mısır, Yunanistan ve Kıbrıs Rum yönetiminin yanı sıra, İsrail ve ABD donanmaları var. Olmayan tek ülke Türkiye. Hem de Türkiye bölgede en fazla çıkarı olan taraf olmasına rağmen. Kıbrıs Türk kesiminin kara sularında doğal gaz olmasına rağmen. Bu takıma yakın bir tarihte Suriye de katılırsa hiç şaşmayın. Sonra da Ampul takımının, kendi adamlarının hakkını koruyamamış, Deniz Kuvvetleri Komutanı çıkıyor, büyük laflar ediyor. Ne demiş atalarımız; büyük lokma ye ama büyük laf etme.
Hafta sonunda ABD Başkan Yardımcısı Biden geliyor. Gelenler sadece ABD Başkan Yardımcısı ile sınırlı değil. Papa da geliyor. Ha bu arada Amerikalı silah tüccarlarını temsil eden örgüt yetkilileri kalabalık bir ticari heyetle geliyor. Anlaşılan elde kalan üç kuruşumuza el koymak üzere geliyorlar. Şimdi bu konuklardan Amerikalı Biden’ın Ankara’ya geçmek istemediği ve İstanbul’da kalacağı söylendi. Acaba gerçek neden şu bizim Kaç-Ak Saray hikâyesi mi? Yoksa Ankara olaylarında daha da resmi olması mı? Bakalım yoksullardan yana olmakla övünen ve o tür tavır koyan Papa bu kaçak sarayda kalacak mı?
Türkiye’de oynanan oyun artık gizli kapaklı değil. Hükümet bile terörist başının bu işte kilit rol oynadığını saklamıyor. Ve ortalıkta dolaşan söylentilere göre de bu adam Adalet Bakanlığı’na ait bir binada ev hapsine çevrilecek şekilde dışarı çıkacakmış. Daha önce de söylediğim gibi bu adamı iktidar partisi yeni koalisyon ortağı gibi hazırlıyor. Başka şansları yok. İktidardan şu aşamada ayrılmaları halinde başlarının beladan kurtulamayacağını bildikleri için belli ki neye mal olursa olsun koltuğu bırakmak istemeyeceklerdir.
Atatürk’ün kurduğu parti ise kendi kurucusunu suçlamakla meşgul. Dersim olayı değil başka konularda da maşallah AKP ile yarışta. Farkında değil ama kemikleşmiş seçmenini de kaybediyor bu parti. Bence bu gidişle CHP, çıktığı ortalama yüze 20-30 arası destekten yüzde 15’lere inerse hiç şaşırmam. Böylesine bir muhalefetin de iktidarı devirmesi söz konusu değil. Belli ki önümüzdeki yıllarda, daha kaçak çok saray yapılacak, daha kaçak çok zeytin ağacı kesilecek. Daha sonra, bunların bedelini ödetmek için, biz kölelere harcadığımız her kalemde zam yapacaklar.

Yazarın Diğer Yazıları