Katar “İhvan” cenderesinden kurtulmaya çabalıyor!

Dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alan Katar, IŞİD’in devreye girmesiyle daha da radikalleşen  “Müslüman Kardeşler” ilişkisinden kendini kurtarmaya çalışıyor.
Nitekim, ülkesine sığınan “Müslüman Kardeşler” liderlerini bir süre önce “istenmeyen adam” ilan eden Katar, şimdi de Mısır’la ilişkilerini düzeltmeye çabalıyor.
Oysa Katar’ın, sözde “Arap Baharı” nın başlamasında ve özellikle Suriye’de kargaşanın sürmesinde başrolü oynadığı hatırlanıyor.
Hatta, Türkiye ile olan dostane ilişkilerini çok yakın ve samimi mesafeye bu yüzden ulaştırdığı öne sürülen Katar’ın bu yeni stratejisini nasıl sürdüreceği merak ediliyor.
Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani’nin arzusu üzerine,  “Müslüman Kardeşler”  liderlerini ülkesine kabul ettiği öne sürülen Türkiye’nin, son Katar-Mısır görüşmelerinden  “rahatsız” olduğu da sanılıyor.
Gerçi, Mısır yakınlaşmasından bir-iki gün önce Türkiye’ye gelen ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan tarafından karşılanan Katar Emiri’nin, durumun  “hassasiyetini” bizzat izah ettiği öne sürülüyor.
Mısır’daki “Müslüman Kardeşler” hareketinin en büyük destekçilerinden olan ve Temmuz 2013’teki askeri darbenin ardından Cumhurbaşkanı Abdulffettah El-Sisi’yle köprüleri atan Katar, Suudi Arabistan’ın arabuluculuk çalışmaları sonucunda Kahire’yle buzları eritiyor.
Cumhurbaşkanı Sisi’nin Kahire’de, Katar Emiri Temim bin Hamad el Sani’nin özel temsilcisi Şeyh Muhammed bin Abdurrahman El Sani ve Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdulaziz’in temsilcisi Halid Abdulaziz et-Tuvicri’yi kabul etmesi  “ilk adım” olarak nitelendiriliyor.
Katarlı temsilcinin Kahire’deki temasları, Katar Emiri El Sani’ni Ankara ziyaretinden bir gün sonra gerçekleşmesi dikkatleri çekmiş bulunuyor.
Zira, Erdoğan’ın her fırsatta darbeyle başa gelen Sisi’yi eleştirdiği biliniyor.
Türkiye ve Katar, seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi 3 Temmuz 2013’teki askeri müdahaleyle devirerek iktidarı ele geçiren Sisi yönetimini tecrit politikası izliyordu.
Türk hükümeti, Sisi’nin gerçekleştirdiği darbeye tepki gösterince Mısır, dönemin Kahire Büyükelçisi Hüseyin Avni Botsalı’yı “persona non grata-istenmeyen adam” ilan ederek, iki ülkenin diplomatik ilişkileri maslahatgüzar seviyesine inmişti.
O tarihten bu yana Sisi’yi sert dille eleştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Temmuz ayında CNN International’a verdiği röportajda Sisi’yi “tiran” olarak nitelemiş, bu açıklama üzerine Mısır, Türkiye’nin Kahire Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Alper Bosuter’i bakanlığa çağırmıştı.
Öte yandan, Katar’ın bu yeni stratejisi karşısında, Türkiye’nin daha da güç durumda kalacağı anlaşılıyor.
Özellikle, Suudi Arabistan’ın baskısına dayanamayan Katar Emir’inin  “zor günler” yaşadığı da belirtiliyor.
Her şeyden önce, Türkiye’nin önce Katar’ın girişimini anlayışla karşılaması sonra da Suudi Arabistan ve BAE’nin de rol alacağı bir süreçte Mısır ile olan ilişkilerini düzeltmesi, dış politikamız için öncelikli yer alıyor.
Gerek zenginliği, gerek sosyal ve siyasi konumuyla dünyanın ilgisini çeken Katar’ın, aslında Konya’nın üçte biri kadar küçük bir toprağa sahip olması ilgiyi     çekiyor.
Arabistan Yarımadası’nın doğusunda bulunan Katar’ın Basra Körfezi ile sınırı olması değerini artırıyor.
2 milyonu bile bulmayan nüfusu ve 35 yıldan beri aynı aile tarafından Monarşi-Emirlik’le yönetilen Katar’ın Al Jazeera Televizyonu radikal yayınıyla tanınıyor.
2022’deki Dünya Kupası’na ev sahipliğine hazırlanan Katar, altyapısını geliştirmek için milyar dolarlık projeler   yürütüyor.
Yaklaşık olarak kişi başına milli gelir 88 bin dolar düşüyor.
Katar, dünyanın en çok doğal gaz çıkarılan ülkeleri arasında başlarda     geliyor.
Ülkede vergi oranları çok düşük olup, enerji fiyatları gün geçtikçe ucuzluyor.
Üretim ise sıfır civarında olduğundan neredeyse her şey ithal ediliyor.
Katar’ın bir diğer önemli özelliği ise ülkede kadın nüfusunun erkek nüfusuna göre çok az olması gösteriliyor.
Nereden bakılırsa bakılsın, Katar’ın izlediği politikaya eş değer bir yol takip etmenin tam zamanı yaşanıyor.

Yazarın Diğer Yazıları