Teröristler artık Orta Doğu’ya sığmıyor!

Paris’teki “son vahşet”ten sonra, gözler yine terör örgütlerinin üzerine çevrilirken, alınacak önlemler kıyasıya tartışılıyor.
Hatta, “kuşkulu örgütler”  bir bir mercek altına alınmaya başlanıyor.
Çok taraftar bulan bir teoriye göre, özellikle süper ülkelerin Orta Doğu’ya yönelik her  “yıkım”  projesinin yanı sıra, terör örgütleri hem yapılanıyor hem de  “dehşet”  verici eylemlerde bulunuyor.
“Arap Baharı” , terörü yayıyor
Nitekim; son  “Arap Baharı” şer projesinin, inanılması güç ama, yüzlerce terör örgütünü eyleme geçirdiği bildiriliyor.
Halbuki, 11 Eylül döneminde sadece Taliban, El Kaide ve Hizbullah gibi büyük örgütlerin eylem yaptıkları biliniyor.
Sözde “Arap Baharı”ndan sonra, terör örgütleri artık Orta Doğu haritasına sığmıyor.
Bu arada,  “Mezhep” orijinli terör örgütleri kıyasıya bir birleriyle çarpışırken dünya cehenneme çevriliyor.
20. Yüzyılın 21. Yüzyıla bir “kötü”  mirası olan terör örgütlerinin, her fırsatta boy atması, parçalanması, yeniden toparlanması, artık dünya askeri stratejisini de etkiliyor.
Ne var ki bazı ülkelerin terör örgütlerini  “açıkça” desteklemesi, barındırması ve eğitmesi şaşkınlıkla izleniyor.
Libya, Yemen, Filistin, Irak ve özellikle Suriye’de faaliyet gösteren terör örgütlerinin sayısı 100’ü aştığı iddia ediliyor.
Terör örgütlerinin oluşumu
PKK, El Kaide, Hizbullah ve IŞİD’in yanı sıra geçtiğimiz yılın başlarında Suriye’de ki terör örgütleriyle ilgili bilgiler bile hayret uyandırıyor.
Aralarında ÖSO’dan ayrılan üç silahlı grubun da bulunduğu 13 muhalif grubun,  “İslami Cephe” adı altında bir araya gelmesi, Suriye’de ılımlı muhalefete büyük bir darbe olarak niteleniyor.
Ilımlı Suriye Ulusal Koalisyonu’nu tanımadığını ilan eden oluşumda El Kaide’ye yakın El Nusra da yer alıyor.
Suriye’de radikal İslamcıların muhalifler içinde artan etkisi tartışma yaratırken 13 büyük silahlı grup, Suriye Ulusal Koalisyonu’nu (SUKO) tanımadıklarını belirterek aralarında El Kaide’ye yakın El Nusra’nın da bulunduğu gruplarla  “İslami Cephe”  kurma kararı aldıklarını açıklamaları endişeyle karşılanıyor.
El Kaide’ye bağlı Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) ile Batı tarafından desteklenen ÖSO arasında yaşanan çatışmalar da El Kaide’ye desteği artırıyor.
Böylece, Suriye’de Devlet Başkanı Beşşar Esad’a karşı savaşan Suriyeli isyancıların, bin kadar farklı gruba ayrıldıkları anlaşılıyor.
Sayısı 100 bini bulan Suriyeli muhalif savaşçıların, neredeyse her hafta başka bir örgüte gittikleri düşünülüyor.
30-35 bin cihatçı, İslamcı olsa da Suriye savaşına odaklanıyor.
30 bin muhalifin ise ılımlı İslamcı olduğu öne sürülüyor.
Suriyeli isyancı gruplar arasındaki görüş farklılıkları, örgütlerarası mücadelenin de şiddetlenmesine neden oluyor.
Ağustos 2011’de kurulan ve General Selim İdris tarafından yönetilen Özgür Suriye Ordusu, 40 bin savaşçısının olduğunu iddia ediyor.
El Kaide bağlantılı El Nusra yaklaşık 10 bin mensubu barındırıyor.
Selefi matruşkası
Suriye İslam Cephesi, yaklaşık 12 Selefi grubu içeren şemsiye niteliğindeki organizasyonun 25 bin cihatçı içerdiği tahmin ediliyor.
Suriye İslamcı Özgürlük Cephesi, 35 ile 40 bin arasında cihatçıyı barındıran grup, 20 farklı silahlı gruptan oluşan gevşek bir İslamcı örgütlenme profili çiziyor.
14 bin kişi barındırdığını belirten Faruk Kıtası ve 11 bin savaşçının bulunduğu Tevhid Tugayı gibi güçlü örgütler de  “varım”  diyor.
İslamcı Ahrar El Şam Hareketi ise yaklaşık 100 gruptan oluşan en büyük Selefi örgüt olarak görülüyor.
Suriye Şehitleri Tugayı, 10 bin savaşçıya ulaştığı sanılıyor.  
İslam Tugayı, bünyesinde 64 farklı kıta olduğunu söylüyor.
Sukur El Şam Tugayı, birkaç bini bulan grup, Suriye’nin en bilinen İslamcı örgütlerinin başında geliyor.
...Ve ne yazık ki teröristler “din” adına kanlı eylemler yapıyor.
Oysa, “İslam” barış anlamına geliyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları