Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Y. Mama taifesine caiz olan hesaplar

Madem ki memleket yeni bir döneme giriyor, madem ki eski hesaplar ‘açılmış gibi’ yapılıyor, o halde herkesin kasketini önüne koyması, ‘millete atılan kazıkları’ şöyle bir gözünün önünden geçirmesinin de tam zamanı değil mi?
Ama nerede öyle bir faziletli tavrı gösterecek babayiğitler?
Başlarını iki ellerinin arasına alıp, “Acaba nerede yanlış yaptık, yapmaya devam ediyoruz” sorusunu kendilerine sormalarını asla beklemeyin.
Hal dün böyleydi, yarın da böyle olacak.
Asıl olan mevcut kokuşmuş yapıyı, ‘sosyo-ekonomik’ gücüyle birlikte yarınlara taşımak, ‘mevcudiyeti’ sürdürmektir.
Kimsenin bu süreçte ‘yetim malı’ ya da ‘han-ı yağma’ söylemlerini dilinin ucuna getirmesini falan beklemeyin.
Zira ‘din’ öyle bir tepe üstü çevrilmiş, dejenere edilerek toplumu uyutacak bir mekanizmaya dönüştürülmüş ki  “İlim mü’minin yitik malıdır”  anlayışının yerini,  “Dünyalık bizim gasp edilmiş hakkımızdır”  türünden bir ucube almıştır.
Akla gelebilecek her konuda ahkâm kesen, ‘hesap sorma’ cüretini gösterenler, nedense konu ‘paraya pula’ gelip dayanınca, ‘dilsiz şeytan’ kesiliyorlar.
Öncelik ‘misyonu’ yarına salimen ulaştırmak olunca yolu yordamı sorgulamak, helali haramı dikkate almak ‘ayrıntı’ gibi geliyor gözlerine.
***
Belki önlerinde bütün çıplaklığı ile duran yürek burkucu iki yüzlü manzaraya bakıp da  “Canım bizim mala mülke dair toplu iğne başı kadar ihtirasımız olmadı, olamaz”  diyen tek tük aykırı sesleri duymak mümkün olabilir.
Doğru söylediklerinden yola çıkarak onlara da sorular sormak,  “Peki siz bu talan fırtınasının neresindesiniz?”  diye çıkışmak kaçınılmaz oluyor.
“Niye susuyor, niye yutkunuyor, niye göz yumuyorsunuz”  sorularını yöneltmek gerekiyor.
Elbette ki nafile çabalardır bunlar.
Mertçe, ‘iman ehline’ yaraşır nitelikte cevaplar alma ihtimaliniz neredeyse yok denecek kadar azdır.
‘Paranın’ örtemediği hangi kusur var ki ‘din’ algısını getirdikleri noktayı da onunla kapatmasınlar.
Dünya nimetleri kiminin ‘elini’, kiminin ‘dilini’, kiminin ‘gözünü’ devre dışı bırakılabiliyor.
Şahsi servetlerinin zekatını bile  “kaynaklar dışarı akmasın”  diye kendi vakıflarına aktaranlar, iş ‘toplama’ faslına gelince ellerini önce ‘devletin cebine’ daldırıyorlar.
Sonra milletin, zavallı saf müminlerin ‘kıyıda köşede’ birikmiş olan nesi varsa ona uzanıyorlar.
“Hizmet”  diye naralar çekilince bir anda akan sular duruluyor.
Vatandaş uyanıp, gerçekte ‘hizmet’ değil de ‘hezimet’ ile karşı karşıya kaldığını anlayınca zaten iş işten geçmiş oluyor.
***
Hani, bulduğunuz her fırsatta ‘hesapların açıldığından’ dem vurmaya başlıyorsunuz ya, ülke meselelerine bir de bu açıdan yaklaşsanız.
Vicdan kırıntısı, insanlık ülküsü adına yüreğinizde hâlâ bir şeyler taşıyorsanız eğer,  “Şu kamu kurumlarında neler oluyor?”  diye bir yoklasanız.
Daha ilk bakışta ‘kuma’ misali gelen cilveli hatunların şımarıklıklarına, har vurup harman savurmalarına tanık olacaksınız.
Dışarıdaki ‘ajanslar’ eliyle oturduğu koltuğun kaynaklarını evlerine götürenleri mi istersiniz, yoksa devleti adeta ‘haraca’ bağlayan mülk sahiplerini mi?
Hanımlarını ‘makam araçları’ ile çarşı pazara taşıttıranları mı sorarsınız, yoksa hısım akrabayı ‘danışman’ adı altında paraya boğanları mı?
Kabul etmek gerekir ki ‘paranın büyüsü’, din tacirlerinin çapını ortaya koyacak nadir olgulardan biridir.
Hadi onların ‘kendileriyle hesaplaşma’ gibi bir sıkıntıları yok.
Peki, 50 yıldır onları koruyucu kanatları altında besleyip palazlandıran geçmişin cumhurbaşkanları, başbakanları, bakanları, müsteşarları niye susarlar?
Kimin ‘örtülü ödenekten’, kimin ‘kamu arazilerinden’, kimin ‘devlet ihalelerinden’ nemalandırıldığını niye bir kez olsun dile getirmezler?
‘Suskunluğun’ şifresi nedir acaba?
***
Her türlü hesaplara dokunmak mübah, ama ‘bir takım hesaplara’ dokunmak günah.
Karşılarında iktidara odaklanmış ‘adam gibi bir muhalefet’ olmadığından, anlaşılan o ki ‘tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını’ mideye indirmeye devam eden ‘Yeni Mama taifesine’ilişkin hesaplara burada dokunmak pek mümkün olmayacak.
Şükürler olsun ki ‘öbür taraf’ var.
Bakalım orada ne yapacaklar?

Yazarın Diğer Yazıları