Batı şimdi de gözünü "İslam Finansı"na taktı!

Petrol-gaz rezerv ve üretimiyle, küresel çapta büyük imkâna sahip olan İslam ülkelerinin finansına, Batı'nın odaklanması dikkatleri çekiyor.
İslami bankacılığın işlem hacmi yıllardır artış kaydederken, uluslararası finans kuruluşları da "Şeriat"a uygun bankacılık isteyen devlet fonlarına ve Şeyhlere sızmak için "sinsi" ve "kurnaz" hazırlıklar yapıyor. 
Katı kurallarına rağmen İslami bankacılık, sektörün büyüme kaydeden az sayıdaki kolundan biri gösteriliyor. 
Oysa, "Şeriat"a uygun yatırım ve tasarruf ürünleri alanında talebin tam olarak henüz karşılanmamış olmasından, İslam finansı Batı'ya cazip geliyor. 
Uluslararası bankalar kendilerine yeni bir iş sahası açılır umuduyla çeşitli girişimler içinde bulunuyor. 
Özellikle, Londra veya Lüksemburg gibi finans merkezleri, Şeyhlerin ve devlet fonlarının parasını çekebilmek için birbiriyle kıyasıya yarışıyor.
Böylelikle, pazar sürekli büyüme kaydediyor.
Bu alandaki işlem hacmi yıllardır sürekli artıyor. 
Uzmanlar, artan Müslüman nüfusun ihtiyaçlarına uygun yatırım ürünleri aradığını ve petrol gelirlerinin bir şekilde yatırıma aktarılması gerektiğini hatırlatıyorlar. 
Sadece Lüksemburg'da, İslami finans ürünlerine yatırılmış miktarın 2018 yılına kadar yaklaşık 2 milyardan 4 milyar dolara çıkacağı tahmin ediyor. 
Yayınlanan bir rapora göre, 300'den fazla İslami banka ve 750'nin üzerinde yatırım fonu finans hizmetine gerekiyor.     
Lüksemburg, İngiltere, ABD
Bu arada, en büyük 20 devlet fonundan 11'inin Müslüman ülkelere ait olduğu söyleniyor.
Öte yandan, İngiltere Başbakanı Cameron, Londra'yı İslami finans trafiğinin kavşağı yapmayı hedeflediklerini açıklıyor. 
Nitekim, "Şeriat"a uygun İngiliz devlet tahvilleri de alıcı buluyor.
Almanya'da ise geçtiğimiz aylarda ilk kez bir İslami bankaya tam bankacılık lisansı verilmesi yeni bir başlangıç sayılıyor.
Alman Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun, KuveytTürk'e tam bankacılık lisansı vermesi, bu sahada ilgiyi artırıyor. 
Merkezi İstanbul'da bulunan bankanın, birkaç yıl önce Almanya'nın Mannheim şehrinde bir şube açarak tam bankacılık lisansı almak istediğini duyurduğu da biliniyor.
KuveytTürk Frankfurt, Berlin ve Köln'de şube açmayı hedefliyor.
"Şeriat"a göre işleyen bankalarda, faizciliğin yanı sıra kumara, silahlara ve porno endüstrisine yatırım yapmak yasaklanıyor. 
Finans piyasalarında spekülasyonu mümkün kılan alım satımlardan da uzak duruluyor.
Yatırılan para ile ilk adımda gayrimenkul ya da şirket hissesi gibi rant getiren ürünler satın alınıyor ve ikinci adımda bunlar faizsiz zam yapma şartıyla müşterilere veriliyor.
Petro-Dolar da öne çıkıyor
Geçtiğimiz yıllarda, Wall Street devi Goldman Sachs ilk defa, "sukuk" adıyla bilinen İslami bono uygulamasına atılıyor.
Ancak, Müslüman din adamlarının onayını almakta zorlanıyor.
2014'te uygulamada başarılı sonuçlar elde ediliyor.
Ne var ki, bankalar için piyasa koşullarının ne kadar zor olduğu, son olarak Suudi Arabistan'ın en büyük bankası NCB'nin borsaya girmesi sırasında gözlemleniyor. 
Banka, faaliyetlerinin "Şeriat"a uygun olduğunu savunurken, Müslüman din alimleri, faiz yasağına tam olarak uyulmadığı gerekçesiyle hisse senetlerinin satın alınmaması için uyarı yapma ihtiyacını duyuyor. 
Sonuçta; tüm pürüzlere rağmen, NCB borsaya giriyor.
Asya'nın en büyük alışveriş portalı Çinli Alibaba'nın hisselerini halka arzı başarıyor.
İslami finansta, sadece gayrimenkul ya da şirket hisseleri büyük çapta piyasayı etkiliyor. 
Yatırım konusundaki opsiyonların azlığı nedeniyle de İslami bankaların kasalarında büyük para rezervleri bulunuyor, ancak faiz yasağı nedeniyle bu para gelir sağlamıyor.
Bütün kısıtlamalara, yasaklara ve titiz denetime rağmen, Batı'nın İslam finansına yönelmesinin başlıca nedenleri arasında, petro-Dolar akımı etkili yer alıyor. 
Petro-Dolar akımının yanı sıra, "güvenliği" de hem ABD hem de Körfez ülkeleri için çok önem arz ettiğinden, İslami finansa yönelme ile dengenin sürekli sağlanabileceği de sanılıyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları