Org. Başbuğ’dan Ermeni diasporasına tokat!

Genelkurmay eski başkanlarından Orgeneral İlker Başbuğ’un  “Ermeni rüyası” nın yalan temeller üzerinde kurulduğunu ispatlayan eseri büyük yankılar uyandırıyor. 
Orgeneral İlker Başbuğ, kaleme aldığı  “Ermeni Suçlamaları ve Gerçekler” de  “Ermenistan hakikaten ortak bir acının olduğuna inanıyor ve bu ortak acının karşılıklı olarak saygı gösterilmesini istiyorsa, bence burada ilk adımı önce Ermenistan atmalıdır. 
İlk önce bağımsızlık bildirgesindeki o iddialarından vazgeçmelidir. Anayasasında yer alan hususlardan vazgeçmelidir”  uyarısını yapıyor.
Basın Konseyi’nin 28. Genel Kurulu’na teşrif eden Başbuğ’la ayaküstü sohbetimizde ve Remzi Kitapevi’nde yaptığı konuşmada, eseri hakkında bilgi ediniliyor. 
Her şeyden önce, Başbuğ’un sorunu  “derin” bir şekilde işlediğini belirtmemiz gerekiyor.
Başbuğ,  “Bugün Ermenistan’ın bağımsızlık bildirgesine baktığınız zaman soykırımın uluslararası olarak tanınmasını Ermenistan Devleti’nin politikasının analoglarından biri olarak kabulleniyor. 
Bağımsızlık bildirgesinde var. 
Anayasasında bağımsızlık bildirgesine referans veriyor. 
Dolayısıyla eğer gerçekten bu sorunun çözülmesini istiyorsa bence Türkiye Cumhuriyeti ilk adımını atmasını Ermenistan’dan istemelidir”  şeklinde görüşlerini belirtiyor.
 “İlk adımı Ermenistan atmalıdır” 
İlk adımın Ermenistan tarafından atılması gerektiğine de dikkat çeken Başbuğ,  “Yani Ermenistan hakikaten ortak bir acının olduğuna inanıyor ve bu ortak acının karşılıklı olarak saygı gösterilmesini istiyorsa, bence burada ilk adımı önce Ermenistan atmalıdır. 
İlk önce bağımsızlık bildirgesindeki o iddialarından vazgeçmelidir. Anayasasında yer alan hususlardan vazgeçmelidir”  görüşünü ortaya atıyor.
Başbuğ,  “Ve daha fazla gidersek Batı Ermenistan diyerek neredeyse Türkiye üzerindeki topraklarda sahip olduğu iddiaları vardır. 
Ermenistan dediğim ki eğer bu tür konularda bu tür iddialardan vazgeçerse ve ortada ortak bir acının var olduğunu kabul ederse elbette iki ülkenin ilişkilerinin daha iyi rayına oturacağına ve ilişkilerin düzeleceğine inanıyorum”  diye konuşuyor.
Kitapta,  “tehcir” olayları, nedenleri ve sonuçları anlatılırken, şu  “kritik”  sorular yanıtlanıyor:
- 1915 yılında, Osmanlı İmparatorluğu neden bir  “tehcir”  (zorunlu göç) uygulaması yapmak zorunda kaldı?
- Tehcir esnasında yaşanan olaylarda, her iki tarafın da yalnız kendi kayıplarının üzerinde -hem de abartılı olarak- durması, karşı tarafın kayıplarını görmemesiyle gerçeğe ne ölçüde ulaşılabilir?
- Yoksa ortada, iki tarafın da yaşadığı bir  “ortak acı”  mı vardır?
- Propaganda amacıyla yazılan Mavi Kitap, Büyükelçi Morgenthau’nun Öyküsü ve Naim Bey’in Anıları adlı kitapların savlarını yerle bir eden tespitler ve belgeler nelerdir?
- Malta Yargılanması’nda ulaşılan sonuç ne anlama gelmektedir?
- Ortada yetkili mahkemelerce alınmış bir  “soykırım”  kararı yokken, yabancı ülkelerin parlamentolarında alınan  “sözde soykırım” kararlarının bir anlamı var mıdır?
-  “Sözde soykırım”  iddialarının kabul ettirilmesine anayasasında yer veren ve komşu bir ülkenin topraklarında gözü olduğunu söylemekten çekinmeyen Ermenistan’a karşı Türkiye ne yapmalıdır?
Eser yabancı dillere çevrilmeli
Tam 100 senedir Türkiye’nin başına bela olan Ermeni iddialarının  “yalan”  olduğunu ortaya koymak için gerek devletin gerek aydınlarımızın çok cılız bir grafik çizdikleri ne yazık ki, bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.
Gerçekten de, ne Dışişleri Bakanlığı’nın girişimleri, ne üniversitelerimizin çalışmaları, ne medyanın gayretleri ne de düşünürlerimizin ve tarihçilerimizin kitapları tatmin edici bulunuyor.
Sadece, eski Valilerimizden Ermenice de bilen merhum Esat Uras ve Büyükelçi merhum Kamuran Gürün’ün, Yusuf Halaçoğlu ve Mehmet Perinçek’in eserleri Ermeni yalanına derinlemesine açıklık getiriyor.
Şimdi de, geçtiğimiz ayın ortalarında kitapçıların raflarında yer alan Org. Başbuğ’un “Ermeni Suçlamaları ve Gerçekler”  eseri, yalanlara ışık tutuyor.
Bu bakımdan, Başbuğ’un büyük emek vererek kaleme aldığı ve önsözünü Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın yazdığı eseri, çok süratli bir şekilde en azından 10 yabancı dile çevrilip bütün dünyaya yaymak icap ediyor. 

Yazarın Diğer Yazıları