Artık Türkmenler kurtarılmalı!

Kim ne derse desin; dünyamız hem fiziki, hem siyasi kabuk değiştirirken, elektronik güç, seçim sonuçları dahi her sahada kendini rahatlıkla gösteriyor.

Bu yazının kaleme alındığı sırada, henüz seçim sonuçları kesin olaraka alınmamışken,  “elektronik güç oyların dağılımına etkide bulundu”  görüşünü öne sürmemek gerekiyor.

Bu arada, “elektronik güç”  unsurunun, seçimlerin neticelerini dolayısıyla iktidarı belirleyebileceği de çoğu kişilerin belleğinden hâlâ çıkmıyor.

Böylelikle, bir  “kuşku”  her seçimde kamuoyunu etkiliyor.

Üstelik;  “elektronik güç”  organizasyonunda, çoğu kez “yabancı parmağı”  aranıyor.

Çünkü,  “elektronik güç”  aracılığıyla sanki ülkelerin sınırı kalkmış hissini uyandırıyor. 

Sınırlar sadece haritalarda kalıyor.              

Ülkelerin, öncelikle ekonomik bağımsızlığı yitiriliyor.

En büyük silah iletişim

Sonra da, politik hatta askeri güçler gündeme geliyor.

Tabii ki holdingler, bankalar, şirketler hatta siyasi partiler ve en önemlisi iktidarlar şu veya bu şekilde tesire kapılıyor.

Neredeyse sanki, dünyanın  “e-gezegen”  ismini alması bekleniyor.

İşte bu global dünyada, en büyük silah da  “iletişim” oluyor.

İletişim silah’nın en büyük unsurunun da  “bilgi” olduğu biliniyor.

Bu gücü, kesintisiz ellerinde bulunduranları çok iyi izlemek icap ediyor.

İster  “elektronik güç” ile ister  “milletin iradesi” ile olsun seçimi kazanan dolayısıyla iktidar olacak parti veya partileri, çok çetrefilli, çok tehlikeli sorunların beklediği gerçeği şimdiden  “endişe”  uyandırıyor.

Oldukça karmakarışık bir hâl alan ekonomiyi bir kenara bırakırsak, başlı başına bir Suriye sorunu bile iktidarı zor durumda bırakacak bir ağırlık taşıyor.

Türkmenlerin trajedisi

Sayıları 2 milyonu aşan Suriyeli konukların artık evlerimize kadar taşınan dertleri bir yana, soydaşlarımız Türkmenlerin trajedisi, utanç hududunu aşıyor.

Gerek Irak’ın ve Suriye’nin Kuzeyi’nde perişan halde bırakılan gerek, ülkemize sığınmakta olan Türkmenler seçim sonuçlarını şimdiden gölgeliyor.

Aslında, Türkmenlere sahip çıkmak millî bir görev haline dönüşüyor.

Yani iktidar kimlerde olursa olsun, ilk yapılması gereken görevlerin başında, Türkmenleri bu durumdan kurtaracak kararların alınması şüphe götürmüyor.

Arkasından da, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hatta, Kırım’ın bağımsızlığı ilgi alanımıza giriyor.

Soydaşlarımızla ilgili  “acil” durumları yanı sıra, Türkiye’nin Orta Doğu politikasının tamamen değişmesi iktidarı bekliyor.

Dış politikamız değişmeli

Özellikle ilişkilerin, Mısır ve Suriye ile düzeltilmesi, Irak’ta rayına oturtulması öncelikli yer alıyor.

Hatta, İsrail ile önce diyalog kurulması sonra da normal ilişkilere geçilmesinin zamanı yaşanıyor.

Avrupa Birliği ile görüşmelerin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi önemli dış ilişkiler arasında sayılıyor.

ABD, Almanya, Rusya, Çin, Yunanistan ve İran gibi ülkelerle ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesi zaten dış politikamızı zorluyor. Sadece dış sorunlarla ilgili kısa sorunları sayarken, aslında Türkiye’nin politik, ekonomik ve sosyal alanlarda da hamle üstüne hamle yapması zorunluluğu bulunuyor.

Politikacılarımıza ülkemizde gerçekten de, büyük ve cesur atılımlar atmaları görevi düşüyor.

Ne var ki, AKP’yi iktidardan düşüren seçim sonuçları, Türkiye’ye bir  “can simidi”  olması bekleniyor.

En azından, demokrasiyi yeniden getirmesini, özellikle basın özgürlüğünden bahsedilmesi artık Türkiye’yi bekliyor.

En önemlisi ise  “Başkanlık” kâbusu artık tarihe  karışıyor.

Yazarın Diğer Yazıları