Bedii Faik aramızdan ayrılırken

Türk basın âleminin müstesna şahsiyetlerinden üstat Bedii Faik’i yitirmenin üzüntüsü içinde, Yeniçağ Gazetesi’nde buluşmamızla ilgili 19 Mayıs 2011’de yayınlanan yazımızdan birkaç satırı tekrarlamamız icap ediyor.

“.../Gerçekten de, üstatla bir araya gelmenin kıvancı ve huzuru insana bambaşka bir zevk veriyor.

Üstat Bedii Faik, Türk basınının en büyük kalemlerinin başında yer alıyor.

“Kalem” demişken üstadın bu konudaki, önemli ve keskin bir görüşünü nakletmek, özellikle bu günlerin atmosferine denk geliyor.

Üstat Bedii Faik’e göre;  “Kalemşör, parayla yazan kişilere” deniliyor. Yani “silahşör”den yola çıkarak, bazı yazarlara “Kalemşör” yakıştırmasında bulunanlar büyük bir yanılgıya giriyor.

Gerçi; son yıllarda kimin, “kalem erbabı”, kimin “Kalemşör” olduğu pek fark edilmiyor.

Yanında İstanbul Gazeteciler Derneği Başkanı Engin Köklüçınar olduğu halde Yeniçağ’ı ziyaret etme nezaketinde bulunan üstat Bedii Faik’in, Genel Yayın Yönetmeni Hayri Köklü ve İcra Kurulu Başkanı Ahmet Yabuloğlu ile sohbetine katılmanın onuru unutulmuyor.

Aslında, üstadın oğlu meslektaşımız Faik Akın’la Tercüman Gazetesi’nde geçirdiğimiz günler de pek hafızalardan çıkmıyor.

Yeri gelmişken, üstadın “Akın” soyadını kullanmamasının nedenini de açıklamak bize düşüyor.

Üstadın gazeteciliğe daha doğrusu yazarlığa başladığı dönemde, merhum Peyami Safalar, Falih Rıfkı Ataylar, Mümtaz Fenikler, Ulunaylar, Necip Fazıl Kısakürekler gibi bir birinden “dev” imzalar Babıali’de kalem oynatıyordu.

Üstad Bedii Faik, “Akın” soyadını da kullanmayarak, bir bakıma onlara göre, gençliğini özenle saklıyordu.

Böylece, ilk aylardan itibaren yazarlar polemiğinde yer alıyordu. Ona ilk cevap veren de rahmetli Peyami Safa oluyordu.

Üstat Bedii Faik, şükürler olsun ki, hâlâ yaşlanmayan, çoğu kişiye “ders verebilecek” bir portre çiziyor.

Öteden beri bilinen, dillere destan şıklığının yanı sıra, tespitleri, görüşleri, değerlendirmeleri, esprileri kısacası “bilge” duruşuyla üstad Bedii Faik, özellikle mesleğimizde çoğu kişiye örnek olacak bir performans sergiliyor.

Babıali’yi yakından tanımak ve gerçeklerini yaşamak isteyenlerin mutlaka üstat Bedii Faik’ın “rahle-i tedrisi”nden geçmek fırsatını yakalamaları gerekiyor.

Üstad Bedii Faik’i kısaca anlatabilmek için bile, sayfalar dolusu yazmak yetmiyor.../”

Üstat Bedii Faik’in gazeteyi ziyaretinden sonra, tekrar tekrar buluşup hatta Borsa’da yemek yerken sohbetinin hazzına doyulmuyordu.

Bizlere çok şeyler öğretiyordu.

En son olarak geçtiğimiz yıl, Engin Köklüçınar’a TGC’nin Burhan Felek Ödülü’nü verirken görüşmemiz belleğimizden silinmiyor.

Bu arada, TGC’yi yönetenlere verilen plaketi de Bedii Faik’in elinden aldığımızı gururla belirtmemiz gerekiyor.

Üstad’a Yüce Allah’tan rahmet, Türk medya dünyasına ve akrabalarına baş sağlığı dilemek sevenlerine düşüyor.

Yazarın Diğer Yazıları