Hudson, dizinin finalini duyurdu

Başlığı görünce 1985 yılında ölen Amerikalı aktör Rock Hudson’dan söz ettiğimi sanmayın. Konu başka. Bilmiyorum farkında mısınız, hepimizi yakından ilgilendiren bir televizyon dizisi, finale hazırlanıyor. Bu öyle, tek kanalda değil, tüm kanallarda oynatılan bir korku dizisi. Ad, sürekli değişiyor. Başrol oyuncusu 13 yıldır aynı. Hani, dizilerde bir oyuncu, diziden ayrılmak zorunda kalınca, rejisör, senaryoda, o oyuncuyu öldürür ya, işte öyle bir şey. Hatırlarsanız, 1980’li yılların popüler benzeri dizideki, başrol oyuncusunu da, yapımcı öldürmüştü. Yapımcılar, sizin hayretler içinde seyrettiğiniz diziyi, nasıl sona erdireceğini biliyor. Bir siz, yani seyirciler bilmiyor.

Bardak taşmak üzere

Mübarek ramazan ayında, bir katil sürüsü tarafından işlenen cinayetler, insan sınıfına giren herkesin tüylerini diken diken ediyor. Amerikalıların, Nasrettin Hoca’nın  “bindiği dalı kesmek”  lafına benzer bir atasözü vardır, “ayağına ateş etmek”  diye. İşte şimdilerde, IŞİD, bunu yapıyor. Tüm dünya, eminim, bu katil sürüsünü, yeryüzünden silme amaçlı, bir planı uygulamaya koymak için, uygun noktaya, yani yeterli reytinge erişmesini bekliyor. Tunus’ta, Yemen’de, Fransa ve öteki Avrupa kentlerinde işlenen cinayetler, bardağı taşırmak üzere. Eminim öyle bir noktaya ulaşacağız ki, hiç kimse bu soysuzların ardından, gözyaşı dökmeyecek, bunları yok edenleri de suçlayamayacak.

Yalnız, bizde, dizinin heyecanına kapılıp, bu katillere destek ve kaynak sağlayanlar arasında, panik ve kıvırma başladı. Yani sanki hangi bankada, kimin, kaç parası olduğunu bilen dünya, salak. Tüm başkentleri dinleyen, kimin, kime ne verdiğini iyi bilenler bunların ne yaptığını bilmiyor. Tahminim, tüm Batı ülkeleri, sınırları içinde yaşayan, radikal dincileri bir noktaya toplayıp, imha için, öldürücü darbeyi vurmayı bekliyor. Önemli olan, bu katil sürüsünü besleyen ve onlara öğüt verenler, daha da acısı, onları bu şekilde yetiştiren ana ve babalar. En çok onlar üzülecek.

Son günleri bir değerlendirelim. Geçen hafta içinde, Washington’daki Hudson Enstitüsü’nde, bir toplantı yapıldı. Burada, bir dönem AKP ve Erdoğan’a yakın olup, onları savunan, ABD’nin Ankara’daki eski büyükelçisi James Jeffry, “Türkiye’nin seçimler sonrası, dış politikada, geleneksel çizgisine döneceği”  kehanetini yaptı. Hudson Enstitüsü’nü hatırlayın. Yıllar önce, Balyoz ve Ergenekon davalarına benzer senaryoyu, Washington’da uygulamaya koyup askerlere soran, kurum. Yani orası, Washington’un bazı operasyonlarının, öncü zemin yoklama noktası. Jeffry ise, nedense birden, geleneksel Türk dış politikasına sempati duymuş. Bu politikada, Türk-İsrail ilişkilerinin normalleştirilmesi de var. Nitekim el altından, iki ülke bürokratları görüştü. Yakında büyükelçi atamalarını da duyarsınız.

Bedava yemek yok!

Tavsiye ederim, Erdoğan’ın son açıklamalarını, alt alta yazıp, değerlendirin. Çünkü belki sizler değil, ama o, dizinin sona ermek üzere olduğunu fark etti. Belli ki, yapımcı bildirmiş. Mesela, Suriye’de Kürt devleti kurdurmayız diyor. İyi de kurarken, kimse bize sormaz ki. Zaten Suriye topraklarında, silahtan arındırılmış bir bölge konusunda da, ne Birleşmiş Milletler, ne ABD, ne de NATO müttefiklerinden destek var. Hele komuta kademesini dağıttığın ordunun, nerede ne yapacağını, en iyi askerler bilir. Bu yüzden bence, yazılı talimat istediler.

Son olarak, sultan, bir zenci benzetmesi yaptı. Yaptığı, en kötü benzetme, bu. Aklınca, ABD Başkanı siyahî Obama’yla kendisini, aynı kefeye koydu. Oysa her şey tersti. Birincisi, Obama’ya en fazla oyu, gençler ve beyazlar vermişti. Yani radikal dinci Cumhuriyetçiler değil. İkincisi, Obama onun gibi, Anadolu kaplanlarını zenginletmedi. Amerika’nın, siyahî kaplanları, hâlâ fakir. Obama ve bakanları, kimseyi kendisine oy versin diye zengin etmedi. Ayakkabı kutuları falan yok. Amerikalı bir yetkili, değeri 25 dolardan daha fazla bir hediye kabul edemez. Üçüncüsü, Obama, Beyaz Saray’da yediği her yemeğin parasını öder. Devlet, ancak resmi konukların yemek parasını verir. Anlayacağınız Devlet, Obama’ya bedava yemek falan vermiyor. Ayrıca Obama’nın oturduğu Beyaz Saray, seninki ile kıyaslanırsa bir kulübe.  Senin değerlendirmelerine göre, zavallının bu yüzden hiç itibarı yok. İncil ile miting alanlarına gitmedi. Bir ilahi söyledi diye Amerika yıkıldı.

Anlaşılan, arkadaş, Washington’a,  “beni diziden çıkarmayın, bana başka rol teklifi yok mu” , demek istiyor. O istiyor da, bakalım önümüzdeki günlerde, dizi nasıl final yapacak, göreceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları