Şu, Fuat Avni tanış galiba

Memleket, tam haftalık bir karikatür dergisi. Paralıları anlayabilmiş değildim de, bugünlerde dar gelirli ve emeklilerin ne konuştuğunu, ne okuduğunu anlamaya çalışıyorum. Aylık maaşlarına, ete yapılan zamdan az zam alacak olan ve o 40 lirayla, aldıkları gazete ve dergilerde, hangi manken, hangi para kasası olarak gördüğü herifi kafeslemiş, topluma beş kuruşluk katkısı olmayan hangi program sunucusu, evlendirme programlarından milyonlar cukkalamış, onlar yazılı. Gırtlağına kadar borçlu futbol takımları, hangi yabancı futbolcuyu milyonlarca Euro ödeyerek transfer yapmış. Sizler de bu züğürt halinizde onları havaalanlarında, davul zurnayla karşılamışsınız. Olay bu, hep bu parası olmayanlar, paralıları konuşuyor. Zenginin parası, züğürdün çenesi hesabı. Bu arada kültürler katlediliyor.

ABD dinleme şampiyonu

O arada etraf, her zamanki gibi toz duman. Ben de yazımda, bu kez değişiklik yapıp, herkesin uzun süredir merak edip, cevap bulamadığı bir konuya, akıl ve mantık yoluyla, farazi bir çözüm aradım. Aslında, çözüm ve cevap ortada gibi duruyor. Ancak kimse, bu cevaba, sahip çıkmaya cesaret edemiyor sanırım. Gerçi, benim yaklaşımıma yakın, başka açıklamalar da görmedim değil. Demek ki, aklın yolu bir. Geçenlerde açıklanan ve yandaş basın tarafından, pek de itibar görmeyen, son WikiLeaks belgelerinde, ABD’nin, Almanya, Paris, Londra ve Berlin’in yanı sıra, Ankara’da MİT’i de dinlediği anlaşılmıştı.

Ben de bu habere, yazımda bir cümleyle değinmiştim. (Hoş bugüne kadar, MİT’ten bu konuda bir açıklama ve çıt çıkmadı ya.) Ben, böyle diyorum ama gerçekte istihbarat örgütlerinin, birbirlerini dinlemesi kadar doğal, ne olabilir ki? Bu dinlemeleri kolaylaştırmak için, özellikle, Erdoğan’ın başbakanlığı ve BOP eş başkanlığı sırasında, (dikkatinizi çekerim, paralel falan demedim) Ankara’da, özel bir yerin, Amerikalı istihbaratçılara tahsis edildiği de yazıldı çizildi. Gazeteler, bu tesislerin resimlerini bile bastı. Yani buralar verilirken, bizimkinin haberi yoktu diyemezsiniz.

İşte, ben bu noktada, anlaşılmayan veya anlaşılmak istenmeyen bir soruya cevap arayacağım. Hani, Erdoğan hükümetinin, her hareketini önceden bilen, “Fuat Avni” var ya, sakın bu Ankara’daki yerleşik, yabancı istihbarat örgütleri olmasın. Yani bizimkilerin birlikte çalıştıkları, bazı yabancı örgütler falan. Hele hele, bunun üzerine Türk Emniyetinin, İtalya’daki bir bilgisayar şirketine sipariş verdiği yazılıma ne dersiniz? Hedef kişinin, telefonuna gönderilen bir reklam SMS ile yerleşip, telefon kapalıyken, bir telefonun kamerası ve mikrofonlarından dinleme yapılması. İşte burada, gözden kaçan önemli bir nokta ise bu yazılım şirketinin, Amerikan istihbarat örgütlerine de çalışması. Yani Türkiye’ye verilen yazılımın içine yerleştirilecek bir küçük satırla, polisin dinlediği kişiyi, Amerikalılar da dinlemiş olacak.

İşte bu faraziye teorilerinden yola çıkarak Fuat Avni, neden CIA veya NSA olmasın, sorusu kafama takıldı. Belki de KGB olabilir diye, aklınıza gelebilir, ama onlar da ekonomik sıkıntı var ve daha klasik, babadan kalma metotlarla çalışıyor onlar. Hele bu aralar Güneydoğu Anadolu’da ve sınırlarımızda, sınır muhafızından fazla casusun bulunması kimseyi şaşırtmaz. Son IŞİD toplantısı ardından, sınırda yakalanan, bu terör örgütüne gitmek isteyenlerin tutuklanması... Belli ki bir yerlere, ayar verilmiş.

Saklanamayan gerginlik...

Dünya, geleceği ile ilgili, çaba ve çalışmalar yaparken, bizler hâlâ, geçmişte nur arıyoruz. Eğitim deseniz, çağımızla uzaktan yakından ilişkisi yok. Ama arkadaş hâlâ, işin farkında değil veya farkında olmak istemiyor. Oysa Meclis heyeti bile, o ihtişamlı sarayda, onu ziyaret etmek istemiyor. Fırtına bulutları, yaklaşan bayrama rağmen, ufuğu karartmış durumda. Tek gelir kaynağımız turizm, can çekişiyor.  Durumun vahametini, Davutoğlu ve ekibi anlamış gibi. Bence, yeni koalisyon çalışmaları, öyle aylarca sürmeyecek. Zira başıboş kalan Meclis’te, 17-25 Aralık dosyaları ve daha bir sürü konu, gündeme getirilebilir. Parti içi gerginlik, arkadaşın kendine hâkim olamaması nedeniyle, artık gizlenemiyor. Gül-Erdoğan gerginliği saklanamaz durumda. Ekonomideki acil durum ve hukuki açıklar, yakın bir tarihte AKP’nin iktidarı yeniden komuta etmeye çalışması ile sonuçlanacaktır. Şimdilik gördüklerimiz de bence, dekor ve alıştırma. Ben hükümeti 15 gün içinde bekliyorum. Ne dersiniz?

 

Yazarın Diğer Yazıları