Sevr için uvertür

IŞİD mi, yoksa PKK mı? Türk halkı, beceriksiz, basiretsiz, yeteneksiz ve cahil yönetim altında, tarihinde hiç olmadığı biçimde, iki beladan birini, seçmek zorunda bırakıldı. Her ikisi de, ideoloji ve inanç kullanan, bu iki terör örgütünden, hangisini lanetliyelim? Her ikisi de, Türkiye dışından, içeriyi karıştırma amacıyla yönetiliyor. Halkı sürü şeklinde gören, her iki örgütte, halklar için diyip, güdüyor. Her ikisi de, yasadışı ticaret ile para kazanıyor. (PKK’da, uyuşturucu ve kaçak mal trafiği - İŞİD’te, kaçak petrol ve sanat tarihi parçaları). Türkiye’ye düşman olan her ikisinin de hedefi aynı, ülkeyi parçalamak.

İŞİD’i telin edenler, bebek katili APO’nun resimlerini açıyor. Sanki memlekette katil az varmış gibi. Bir cinayeti ve caniyi, başka bir cinayet ve katille kınamak. PKK’yı protesto edenler,  “Allahü Ekber”  diyor. Allah adına din kardeşinin kanını akıtıyor. Birinin ardında, bölgesel çıkarlar için devlet kurdurmaya çalışan ABD, ötekinde, gericiliğin zafer kazanması için, Cumhuriyeti devirmek isteyen Araplar. Seç, seç, al, beğen, beğen, tercih et. Tam da  “al bir kaya nerene dayarsan daya”  hesabı. Her ikisi de birbirinden bela.

Sanmayın, Türkiye, bu tuzağa birden düştü. Asırlardır, bu oyun oynanıp, bu tuzak kuruluyor ve ne garip ki, bizimkiler, bu tuzağa düşüyor. Her seferinde de, aynı hata. Başkaları birbirimizi yemek, birbirimize kırdırmak için, ideolojiler, savaşlar, kanlı saldırılar icat ediyor. Her ikisini kuran da, destekleyen de dışarıda. İşleri bitince, kurdurdukları iki teşkilatı, birbirine kırdırıyor. Ama kendi toprakları ve kendi vatandaşları pahasına değil. Benim çocuklarım, benim vatandaşlarım, pahasına. Cumhuriyet kurulduğunda, bunu deneyip, çok sert tepki alanlar, sinsi planlarını 1950’li yıllardan sonra uygulamaya koydu. NATO dedi, Kore dedi, Marshal yardımı dedi ve en sonunda içimize sızdı.

Bu köşeyi yazmaya başladığımdan buyana, sürekli aynı tezi savundum. Ben olayı, kendilerine saygı göstermeyen gelin veya damatlara kızan, kayınpeder, kayınvalideye benzetirim. Aslında, kızmaları gereken, dirayet ve basiret gösteremeyen, çocukları olmasına rağmen, yanlış hedefe yönelip damada geline kızma gibi. Bizde, kendi aç gözlülük ve çıkarcılığımız uğruna, neleri feda ettiğimizi, bir oturup hesaplasak. En son model yerine, işimizi görüyorsa, iki model eskisini kullansak. Ama olmayacağı, Kaç-Ak saray ve mukimi ile belli değil mi?

Son saldırı ve yakında meydana gelecek, yeni saldırıların, bölgede, uygulamaya konan, planın, hızlandırılması olduğuna inanıyorum. Şimdi diyeceksiniz ki, onu başkaları da söylüyor, kendini dahi falan görme. Haklısınız, bu olay, çok, açık-seçik uygulanıyor, oynanıyor. Mesela, Edip Başer’de Türkiye’yi bataklığa çekmek istiyorlar demiş. Bence, Türkiye bataklığa, çekilme değil, beline kadar girdi. Şimdi, boğazına kadar batırmak için, son kozlar oynanıyor. Ama olayı görmek istemeyen bir halkım varken ben ne yapabilirim. İki iftar sofrası ile çözülüp, şaşa ya ve parıltıya kanan bir halk.

Kobani’ye gitmek isteyen çocukların, öldürülmesine ben de çok üzüldüm. Onlarla görüşlerimiz, Kobani konusunda farklı. Bu gurup, Türkiye’nin, kıyılardan uzak, zengin denen Ege köylüsünün, cefakâr iç Anadolu, Karadeniz köylülerinin yaşadığı sefalet, çektiği eziyetin farkında mıydı? Bu yörelerden, kaç köy okulunu, adam edip, kaç köylü çocuğuna oyuncak ve kitap götürmek istediler. Kaç askerimiz için HDP ve onun liberal çanakçıları, ulusal yas ilan edilmesini istedi. Bırakın yas ilan etmeyi, başsağlığı bile dilemediler. Uzun süredir, PKK’dan yediği fırçayla, sessizliğini koruyan Demirtaş, yeniden konuşmaya başladı. Kusura bakmayın birilerinin duygularını rencide ettiysem özür dilerim, gerçek acı.

Türkiye’nin, adım, adım, iç savaşa sürükleneceğini, aylarca yazdık, çizdik. Her kan aktığında mı, aklımız, başımıza gelecek. Şu anda oynanan, PKK ve Kürt açılımı projesinin, ikinci perdesi. Bundan sonraki sahnede, ya kendi elinizle toprakları teslim edeceksiniz. Veya içerde, kan dökülecek ve onlarda, sizlerle birlikte, telin edip, olayı kınayacaklar. Aynı, katilin cinayet mahalline, tekrar, tekrar, dönüşü gibi. Çünkü biz, başkalarının belirledikleri kişileri başımıza getirdik. Seçtik sandık, onların seçtiklerini. Şimdi bu saldırılarla, birçok olay hızlandırılacak. Ne yazık ki, Atatürk’ün çizgisinden çıkarılıp, Kürtleştirilen CHP’de, bu oyunda, HDP’nin yamağı rolünde. Bu oyun Sevr ile onların çizdiği sınırlarımıza çekilene kadar devam edecek.

Yazarın Diğer Yazıları