Türkiye “Sırat-ı Müstakim”den geçiyor!

Son günlerde ülkemizde cereyan eden kanlı terör olayları ve karşı operasyonlar üzerine, Türkiye’nin Orta Doğu bataklığına çekilmek istendiğine dair yoğun yorumlar yapılıyor.

Oysa, ülkemizin yıllardan beri bu bataklık içinde olduğunu bütün dünya biliyor, hatta bazı “dostane” uyarılar da belleklerden çıkmıyor.

Son uyarılardan birinin de, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den hem de 12. Cumhurbaşkanı’nın hazır bulunduğu bir iftar sofrasında gelmesi, içine düşülen trajediyi adeta özetliyor.

4 yıldan beri, durumun “tehlikeli” olduğu ve gittikçe tahribatın büyüyeceği iddialarına karşı, ne yazık ki, AKP iktidarı bigâne kalıyor.

Nitekim, Yeniçağ’da 21 Ekim 2013’te yayınlanan “Türkiye’nin yeni baş belası!”  başlıklı yazımızda, durum bütün açıklığıyla belirtiliyor.

GÜVENLİK TEHDİDİ

Birkaç paragraf her şeyi anlatıyor;

(...) New York Times Gazetesi ve Reuters Ajansı’nın, uzun süredir bilinen fakat bir türlü gündeme esaslı bir şekilde getirilmeyen El Kaide’nin tehlikeli varlığını ve tehditlerini dünyaya yaydığı görülüyor. 

New York Times Gazetesi’ndeki Tim Arango imzalı analiz, Türkiye’nin Suriye politikasında düştüğü zor durumu değerlendiriyor.

Başbakan Erdoğan’ın ve Türkiye’nin Suriye’deki savaşın başından bu yana muhaliflerin en büyük müttefiki ve destekçisi olduğunun belirtildiği haberde radikal İslamcıların gücü ellerine geçirmesinden sonra Türkiye ve özellikle ABD’nin zor durumda kaldığı ifade ediliyor.(...)

(...)Yazar, Türkiye’nin ABD desteğinden de mahrum kaldığının altını çiziyor.

Analizde ayrıca, Türkiye’nin ABD’nin askeri müdahaleden vazgeçmesine sinirlendiği Esad’ı iktidardan indirmenin tek yolunun ‘zor kullanmak’ olduğu şeklinde yorumlanıyor.

İngiliz haber ajansı Reuters ise, Suriye’nin kuzeyinde El Kaide’nin güçlenmesinin, Türkiye’yi yeni bir güvenlik tehdidiyle karşı karşıya bıraktığını yazıyor.

Reuters Ajansı’nın yorumuna göre, uzun süredir Suriye’nin parçalı muhalefetine desteğin liderliğini yapan Türkiye, bunun Beşar Esad yönetiminin devrilmesini hızlandıracağını ve radikal İslamcı unsurların denetim altında tutulmasını sağlayacağını savunuyor.

Ancak yoruma göre, El Nusra Cephesi ile Irak ve Levant İslam Devleti (IŞİD) gibi radikal İslamcı grupların, son haftalarda Türkiye sınırına yakın bazı bölgelerin kontrolünü ele geçirmesiyle, Ankara’nın stratejisinin hatalı olduğu giderek ortaya çıktığı ileri sürülüyor.(...)

ESAD’I DEVİRME SEVDASI

Bu gibi tespitler aylardır hem dünya hem Türkiye medyasında etraflıca yer alıyor.

Ne var ki, uzun bir süredir ülkeyi savaşa atma gibi tehlikeli girişimlerin ardı arkası kesilmiyor.

Yıllardır süren Suriye’de Esad’ı devirme sevdası, aslında Türkiye’yi Orta Doğu bataklığına çekmiş bulunuyor.

İçinde bulunulan feci durum, tamamen AKP’nin bir “inadı” ve “gafleti” olarak değerlendiriliyor.

Defaatle belirtildiği gibi, böylesine bir “isteri”nin negatif gelişmeleri bataklıktan kurtulmanın yollarını gittikçe tıkıyor.

Bir diktatörü devirmek uğruna, sınırlarını korumakta güçlük çeken Türkiye, şimdi de iç güvenliğini sağlama sorunuyla karşılaşıyor.

Acı gerçekleri görmemekte direnen iktidarın sorumluluğunu tarih şimdiden kaydediyor.

BÜYÜK KOALİSYON ŞART

Siyasi partilere, büyük ve tarihi sorumluluklar düşüyor.

Hatta, bir yandan IŞİD diğer yandan PKK terörü, Türkiye’yi güçlü bir koalisyonun yönetmesi mecburiyetini gündeme getiriyor.

Her ne kadar, bu yeni görüş bazı siyasiler tarafından benimsenmiyorsa da, en “güvenli” yol olduğu da düşünülüyor.

AKP-CHP-MHP koalisyonundan artık bahsetmek gerekiyor.

Böylesine büyük bir koalisyonda, iç ve dış politikanın rayına oturabileceğini öne sürenler, Türkiye’nin Orta Doğu bataklığından kurtulmasının en güvenilir yolunun, “partiler arası barış” olduğuna da dikkatleri çekiyor.

Sınırımızda operasyonlar yapma zorunluluğu duyulurken, bir erken seçimin ise, daha büyük “badireler” doğurabileceği görüşlerini yabana atmamak icap ediyor.

Gerçekten de, Türkiye bir “Sırat Köprüsü”nden geçiyor.

Artık; hiçbir kimsenin, hiçbir grubun, hiçbir kliğin, hiçbir cemaatin, görüş veya hedefleri Türkiye’nin, barışa çıkış projelerini bozacak nitelik ve ağırlık taşımıyor.

Yazarın Diğer Yazıları