Siyaset havadan sıcak

Havalar sıcak. İnsanı bunaltan, yalnız havalar mı, evlatlarımızın kanının, vatan toprağını ıslatması, devleti bu hale getirenlerin, arsız ve pişkin hali, üstüne üstelik halkla dalga geçen, siyasi ayak oyunları. İçimden yazmak gelmiyor. Ben de, hepimizin bayıldığı, tavlaya meze yapılan, hiç düşünmüyorlar denmemesi için, arada bir konuşulan ülkenin içine düştüğü rezil durumu yazdım. Hepsi, incir çekirdeğini doldurmayan, hep bildiğiniz goygoy, kayıkçı kavgası.

Gündemdeki konulardan biri, Reuters haber ajansında, MHP’li bir yetkilinin, erken seçimin Kasım ayında olması koşuluyla, AKP azınlık hükümetine, destek verebileceği haberi. Ardından, tepkiden mi, yoksa gazetecinin, Türkçe bir mülakatı yanlış anlamasından mı bilemem, MHP’li yetkilinin, sözlerim çarpıtıldı açıklaması. Haberde, beni şaşırtmayan iki ana nokta. Birincisi, bir şeyi söyleyip çark etme becerisi. İkincisi, birincisi doğruysa, gazeteci olarak, yetkilinin ağzına laf koymak. İki halde de, hangisinin geçerli ve doğru olduğu, varsa bu görüşmenin, ses kayıtları yayınlanırsa anlarız. Ama Sayın Bahçeli’nin, yarım açık perde aralığından, AKP ile flört edişi, devlet sırrı değil. Meclis Başkanlığı seçimi de, bu tutumu kanıtlamadı mı?

Meclis’e yeni parti            

Peki, son günlerde, akan kan ve barut dumanları içindeki terörün tırmanışı, siyasi partiler içinde, kimin aleyhine? Kuşkusuz, HDP ve onlarla bir süredir pazarlık eden, AKP’nin aleyhine. Bir erken seçim olması halinde, yaşanan şiddet hareketleri, iki partiye avantaj sağlar; CHP ve MHP. Ama Erdoğan’ın umduğu gibi bu durum, kesinkes AKP’ye puan getirmez. Çünkü AKP iktidara gelince, terör örgütü ile mücadele, hemen hemen, bitti. Tam tersine, katillerle pazarlık başladı. HDP ise bir Türkiye partisi olamadığını, etnik bir parti olduğunu bir kez daha kanıtladı. 

Ben oy kaybı nedeniyle, 3 partinin de olası bir erken seçim öncesi, barajı düşürmesini bekliyorum. Bu işe, AKP de, barajı yüzde 7’ye indirebiliriz sinyali ile katıldı. Sanırım en kötü olasılıkla, hepsi yüzde beşe barajın çekilmesini kabul edecek. Bu da, Türk siyasi sisteminde, belki bir yeni partinin daha Meclis’te temsiline yol açabilir. Ben şimdilik, anayasa gereği, hâlâ kendisini kontrol etmemesi gereken, uzaktan komutlu kontrol altında olan, AKP’nin erken seçimden, HDP’yi yemeyi umarak, tek başına iktidar yolu açılabileceğine inanmasını, gerçekçi bulmuyorum. Erken seçim, yeni Meclis’e giren çok sayıdaki AKP’li vekili de rahatsız edecektir.

Koalisyona gelince. CHP ile AKP arasında yapılan, koalisyon görüşmelerinin, gerçekliğine de inanmıyorum. Bence AKP, şu anda maçı bitirmek için, top çeviriyor. Ama bir başka gerçek de, Washington’a verilen tavizlere rağmen, ABD yönetiminin, işbaşındaki iktidarı sempatik bulmaması. Şimdilik ellerinde, kolay yoğurabilecekleri bir siyasi güç var. Onu kullanmak varken, şimdilik yeni bir dayanak noktası aramak, ne kadar gerçekçi.

Hangisi daha tehlikeli?

Şimdi gelelim, dışarıdaki son gelişmelere. IŞİD olayı zirvede. ABD’de, bir zamanlar ticaret kulelerini yıkan, El Kaide mi, yoksa IŞİD mi, daha tehlikeli tartışılıyor. En son, Arap Birliği’nden çıkan Türkiye kararı. Bizimkileri, kankalarından biri daha, yarı yolda terk etti. Bir Katar kaldı yanlarında. Bizimkiler tepki göstermiş. Hadi onlar bir yana, Suriye’nin yaptığı açıklamalar. Bizden habersiz, üzerimizde uçamazsınız demişler. Bu arada gözden kaçan, yeni bir Rus filosunun Akdeniz’e girişi. Biliyorsunuz, Lazkiye’deki Rus filosu yüzünden Suriye üzerinde uçamıyorlardı.

Bu arada bizim yeni komuta kademesi, ne kadar başarılı olabilir? Üst olarak, astları üzerinde ne kadar itibarlılar? Son yargılamalarda, ne kadar astlarına ve silah arkadaşlarına sahip çıktılar? Bu atamalarda, Washington’un etkisi ne boyutta? Kimse bunun hesabını yapmıyor. Bir komutanın, alt kademeler üzerindeki saygınlığı, en fazla askerlikte önemlidir. Çünkü meslek, ölümü kabullenen bir meslek. Komutanının verdiği kararlara, ne kadar güvenir astlar?

Türk silahlı kuvvetlerinin geldiği nokta, Amerikalılarla birlikte dans ettikleri, eğit-donat süreci sonucu, cepheye gidenlerin büyük kısmının, El Nusra’nın eline geçmesi. Ne kadar iyi eğitilip donatılmışlar ki, baldırı çıplak El Nusra, tüm donanımlarını söküp almış. İşte bu nedenle ben, bu bataklığa Türk askerinin sürülmesini doğru bulmuyorum. Yeteri kadar evladımızı, bayrağı ve memleketini sevmeyenlerin verdiği kararlar yüzünden kaybettik. Yetmedi mi? Kaybettiğiniz rulet masasında bir numara değil. Evlatlarımız.

 

Yazarın Diğer Yazıları