Orta Doğu ve 10 Muharrem

Orta Doğu'da asırlardır ne yaslar tutulduğu, ne acılar çekildiği ve ne tehlikeli günlerden geçildiğinin ayrıntıları nerdeyse tarihe sığmıyor.

Son yüz yıl içinde yaşananlar, neslimizi de daha yakından ilgilendirdiği için duyulan ızdırap, insanlık trajedisine dönüşüyor.

Özellikle kaynağını mezhep ayrılıklarından alan anlaşmazlıkların, kavgalara, çatışmalara dönüşmesinden sonra Orta Doğu'da kalıcı barışın yok olduğu ve huzurun bir türlü sağlanamadığı görünüyor.

Emperyalist Batı'nın enerji kaynaklarını elinde bulundurması projelerinin paralelinde, mezhep ayrılıklarının "tahrik" edildiği de biliniyor.

Dolayısıyla, Orta Doğu'da mezhep kavgaları, bazen devletler çoğu zaman da örgütler tarafından çıkarılıyor ve sürdürülüyor.

Bunalımlar geçiren Orta Doğu'da özellikle Irak ve Suriye'nin kuzeyinde göz göre göre "yeni" tezgâhlanan çirkin oyunların, tehlikeli stratejilerin ucu, ne yazık ki, bölgeyi baştanbaşa sarmış bulunuyor.

Ne yapacağını şaşırmış geniş halk tabakalarının toplu girişimleri, isyanları veya Peşmergelerin kendi aralarında anlaşmazlıkları çeşitli direnişlerinin yanı sıra IŞİD'nin terörünün sonuçları şimdiden hesaplanamıyor.

 

IRAK VE SURİYE ÜÇ PARÇA

"Arap Baharı"  derken, Irak ve Suriye'nin kuzeyinde  her iki ülkenin de üç parçaya ayrılacağı hatta şimdiden bölündüğü öne sürülüyor.

Aslında, Orta Doğu'nun bütünü bu sancıyı çekiyor.

Oysa, 14 asırlık acı ve yas Orta Doğu'nun "bahtsız" sakinlerine daima ders olması gerekiyor.

İslamiyet'in Ramazan'dan sonra içinde bulunduğumuz bir başka kutsal aylardan birinin 'Muharrem' olduğu biliniyor ve kabulleniyor.

...Ve Kerbela'da sevgili Peygamberimizin torunu Hz. Hüseyin'in, bir yudum suya bile hasret bırakılarak canına kıyıldığı ve Cuma günü idrak ettiğimiz  "10 Muharrem" asırlardır unutulmuyor.

Gerçekten de, Muharrem Ayı en derin manasını Kerbela faciasından alıyor.

Günlerce susuz bırakılan Peygamberimizin sevgili torunu, zalimce öldürülüp ve başı gövdesinden ayrılıyor.

Hz. Hüseyin'in yanı sıra 72 ashabı da o meş'um günde

şehit ediliyor.

 

YEZİD NEFRETLE ANILYOR

Ve o günden beri İslam dünyası, Muharrem'in onunda acı gerçeğin yasını tutuyor.

İşte bu yüzden "Yezid" nefretle anılıyor.

Dünyanın her yerinde, özellikle Irak, İran ve Körfez ülkelerinde tutulan yas, Hz. Hüseyin'e karşı gösterilen gönülden sevginin ve merhametin eseri.

Bugün bile, Kerbela denince akla "susuzluk" geliyor.

Bütün Müslümanların kutsal bir ay saydığı Muharrem, Şiiler ve Aleviler için daha da "derin" manalı.

Muharrem'de "aşure" yapılıp dağıtılıyor.

Muharrem ayının birinci gününde başlayıp 40 gün kadar süren yası Kerbela'da tutanlara rastlanıyor.

Muharrem'in 9. 10. ve 11. günlerinde oruç tutmak gelenek haline gelmiş.

Muharrem'in 10. gününde yapılan "ihtifal" yani gösteriler Hz. Hüseyin'in şehit edilmesini canlandırıyor.

 

BATI'NIN BASKISI VE KIŞKIRTMASI

Matem her şeyin önüne geçiyor.

Bir Şii Şeyh'in dediği gibi; "İnsanlık namına ödenecek, ödenmez bir kefaret var ortada."

Hele, seneler öncesi takip ettiğimiz "ihtifal" ürpererek gözümüzün önüne sanki tekrarlanıyor; 

Kerbela'da yükselen siyah bayraklar, bir daire şeklinde dönen müritleri hatırlatıyor.

Hz. Hüseyin'in mescidin önünde veya mezarının yanı başında, kendilerini paramparça etmek isteyen, kanlar içinde kalan gencecik insanları anımsanıyor.

Müritlerden bazıları çocuk denecek yaşta gösterilere katılıyor.

Hz. Hüseyin, Hz. Abbas, Hz. Ali için kanlarını ilahiler arasında akıtanlar, elerindeki yaslı bayraklarla Kerbela sokaklarında dağılıyor.

Müritler güneş batana kadar çeşitli gösterilerle 14 asır önce cereyan eden faciayı gözler önüne sererken, ders alınması çabasını güdüyor.

Ne var ki, Batı'nın daima baskısı ve kışkırtmaları altında ki Orta Doğu'da mezhep ayrılıkları, sık sık kavgalara, çatışmalara dönüşüyor.

Tabii ki, "mezhep" kökenli, Batı kışkırtmalı sözde "Arap Baharı"nın sancılı bölgeyi daha da karıştırması, her şeyden önce insanlığa büyük zararlar veriyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları