Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU

Armağan KULOĞLU

Bugüne kadar neredeydi?

Terörle mücadele kararlılıkla devam etmektedir. Genelkurmay Başkanlığı, operasyonlara ilişkin bilgi vermekte ve terör örgütüne karşı alınan etkili sonuçları kamuoyuyla paylaşmaktadır. TSK'nın, kendilerine görev verilmesi halinde örgüt karşısında başarılı sonuçlar aldığı, hâlihazırda olduğu gibi geçmişteki uygulamalarla da tartışılmaz olarak ortadadır. Ancak iktidarın, sonuç almak için neden bugüne kadar beklediğinin sorgulanması gerekmektedir.

Terör 1999'da gündemden düştü

PKK, devlete karşı eylemlerine 1984 yılında başlamış, şiddetini de gittikçe artırmıştır. Başlangıçta bu tip örgütlere karşı teşkilatlanmamış TSK, teşkilat, eğitim, taktik ve tekniğini geliştirmiş ve 1990 başlarında mücadele en yoğun şeklini almıştır.

Bilahare üstünlük TSK'ya geçmiş ve örgüte büyük kayıplar verdirilmeye başlanmıştır. 1994 yılından itibaren taarruz helikopterlerinin gece görüş ve atış kabiliyetini kazanmasıyla gecelere de hâkim olan TSK, PKK'nın üzerine kâbus gibi çökmüş, ülke içindeki mücadelenin yanında, sınır ötesi operasyonlarla da örgütü etkisizleştirme notasına getirmiştir.

1998 yılına gelindiğinde, örgüte yardım ve yataklık yapan Suriye'ye verilen ültimatom sonucunda Suriye, bölücübaşını ülkesinden çıkarmak mecburiyetinde kalmış, bölücübaşı 1999 başında Türkiye'ye getirilmiş ve PKK terörü Türkiye'nin gündeminden düşmüştür.

Başarıdaki etken, siyasi kararlılık

Bu başarının elde edilmesindeki en büyük pay TSK'nındır. Ancak bu başarıdaki en büyük etken de TSK'nın arkasındaki siyasi güç, iktidarın bu konudaki kararlılığı, devletin bütün organlarının ve Türk Milletinin TSK'ya olan desteği ve güvenidir.

MGK tavsiye kararlarının hükümetler tarafından tereddütsüz arkasında durulması ve TSK'ya verilen kayıtsız şartsız destek, mücadelede başarının anahtarı olmuştur. Bu başarıda her zaman olduğu gibi, kahramanca görev yapan TSK'nın azmi önem arz etmektedir.

PKK yeniden güçlendi

2003 yılında ABD'nin bir bahaneyle Irak'a girmesinde, doğru yerde ve zamanda, doğru karar alamayan o zamanki iktidar, PKK'nın Irak'ın kuzeyinde meydana gelen otorite boşluğundan istifadeyle güçlenmesine engel olamamıştır. Ayrıca bu güçlenmede, ABD'nin, Irak'ın kuzeyinde oluşturduğu Kürt yapısıyla birlikte PKK'ya olan desteği de önemli rol oynamıştır.

Güç toplayan PKK, 2004 yılından itibaren eylemlerine yeniden başlamıştır. Örgütü yeniden etkisizleştirmek üzere yapılan bu seferki mücadelede, ABD'nin etkisiyle sınır ötesi operasyonlarda kısıtlamalarla karşılaşılmış, buna rağmen mücadele azimle sürdürülmüştür.

TSK'yı itibarsızlaştırma operasyonları ve çözüm süreci

PKK terör örgütüyle mücadele esnasında, sözde askeri vesayeti kaldırma düşüncesiyle, TSK'yı Türk Milletinin gözünden düşürmek ve itibarsızlaştırmak için, son derece üzücü, önce psikolojik ve onunla birlikte sahte ve düzmece delillere dayalı sözde hukuki operasyonlara girişilmiştir. Bu girişimlerin iktidar ve onun yandaşı medya tarafından desteklendiğine şahit olunmuştur. İktidar sonradan "ben yapmadım paralel yaptı, aldatıldım" dese de, bu beyanlar, cemaatle iş birliği yaptıkları ayan beyan ortada olduğu için, çoğunluk tarafından inandırıcı bulunmamıştır.

TSK, PKK operasyonlarında hatalı, suçlu ve başarısız gösterilmeye çalışılmış, buna rağmen "mevzubahis olan vatansa gerisi teferruattır" anlayışıyla mücadelesine azim ve iradeyle devam etmiştir. 2011'de alan hâkimiyeti yeniden tesis edilmiş, örgüt yıpratılmış ve yeniden etkisizleştirilmesi mümkünken çözüm süreci denen, dışarıdan da telkin edilen bir pazarlık ve taviz sürecine girilmiştir.

PKK'nın yeniden canlanması ve mücadele

Çözüm süreci, PKK başta, bölücülerin tümüne itibar kazandırmış, yeniden mücadele için hazırlanmasına fırsat yaratmıştır. Bu süreçte TSK'nın hiçbir hareketine izin verilmemiş ve inisiyatif bölücülere terk edilmiştir.

Seçim sonrası 2015 Temmuz'undan itibaren PKK terör örgütüyle mücadele yeniden başlamıştır. Çözüm sürecinde PKK'nın kendilerini aldattığı ve terörü başlattığı gerekçesiyle sürdürülen mücadele yoğun bir şekilde devam etmektedir. Ancak yapılan hatanın bedeli ağır olmaktadır.

Mücadele başta TSK, güvenlik güçleri tarafından kararlılıkla sürdürülmektedir. Siyaset tarafından verilen beyanlar mücadeleye destek verecek niteliktedir. Ancak son seçim sonuçlarıyla başkanlık ve yeni anayasa tartışmalarının yeniden gündeme getirilmesi, çözüm sürecinin isminin değiştirilerek yeniden başlatılabileceğine ilişkin ifadeler olumsuzluk yaratmaktadır. Bu gelişmeler13 yıldır ülkeyi yöneten iktidarın, mücadele için bugüne kadar nerede olduğuna, şimdi de nereye varmak isteğine ilişkin şüpheler yaratmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları