Tiyatro bitti...

Hayırlısı ile kazasız belasız, G20 tiyatrosu da bitti. Tüm dünya Türkiye'nin ne kadar zengin, ne kadar demokratik ve güçlü olduğunu bu toplantıda anladı. Böyle mi düşünüyorsunuz? Eğer böyle düşünüyorsanız her zaman olduğu gibi yanılıyorsunuz. Ben tüm süreci izlerken, iki farklı durum ve manzara algıladım. Buna, oturumları televizyonlardan izleyip, bir günlüğüne, olay yeri Antalya'ya gitmiş olmam da katkıda bulundu. Televizyonlarımızda, bir zenginlik hayranlığı, Suudi'nin parası, züğürt Türk sunucularının çenesi. Hiçbir gazeteci ve televizyon, toplantılardan, içeriden, duyulmamış ve beklenmeyen bir şey sızdıramadı. Hiçbir televizyoncu, Türkiye'ye gelen Obama ile ve liderlerle konuşmadı. Yeni tür gazetecilik, ne yazık ki bu işte.

Toplantılar sırasında Antalya'ya, günü birliğine gidip, döndüm. Havaalanında, en sonunda, bizimkilerin yarattığı, yeni bürokrat tipiyle de tanışmış oldum. İlk izlenim, tüm seyircileri kandırmaya yönelik, çizilen sahte tablo. İkincisi de ülkemin içine sürüklenen, gerçek acı durumu.

                Sahte, sizleri ve tüm dünyayı kandırmaya yönelik tabloda, onlarınki de dâhil amacı bu olan basının katkılarını da yabana atmamak gerek. Katılımcıların, sahte gülücükleri, insanlık, uygarlık, barış gibi hedef ve kafalarında olmayan sahte çıkışlar ve söylemler. Bu arada, Paris saldırısı. O yüzden herkes, daha fazla hata yapmadı. Öte yandan, kendi aç, ama başkalarının yediğine imrenen halkımı ve dünya halklarını etkileyen ihtişam, zenginlik, güç, kuvvet gösterisi.

                Oysa zengin görünüşlü ve cilalı bu yoksul ülkedeki toplantıdan, yüzlerce kilometre ötede, çıkarları için yaratılan, insanlık dramı devam ediyordu. Antalya, 25 bin polis tarafından işgal altındaydı. Yollar değiştirilmiş, 3 gün hayat alternatif bir çizgiye aktarılmış. Zavallı halkım, hâlâ, demokrasi veya özgürlük içinde yaşadığını sanıyor. Oysa uygar dünyada, bu tür toplantılar, halkın yaşamından uzaklaştırılır, yaşama sokulmaz. Antalya dönüşünde, yolu kesen Jandarma, kimlik kontrolü yaparak, otobüsten indirdiği onlarca Arap mültecinin, bir tarlaya yığarak yaktığı can yelekleri. İşte yalın gerçek ve Antalya'dakilerin sebep olduğu felaket.

                Antalya'dan ayrılırken, havaalanında, bizim ağaların yarattığı yeni bürokrat takımıyla da tanıştım. Şok oldum. Ben Türkiye'den ayrılmadan önce, çeşitli devlet dairelerinde 20 sene çalışmıştım. Bu yeni bürokrat grup, bir kere yaş ortalaması olarak, benim zamanımdakilerden daha yaşlı ve değişik eğitim ve kültürlü görünüyordu. Batılı gibi giyinmelerine rağmen Batılı giysiler, üzerlerinden dökülüyordu. Kravat takıp, modern giysilerin üzerlerinde eğreti duruyordu. Bir de havaalanında, Diyarbakır ve öteki kentlerden getirilen, tonlarca genç AKP'li kapalı hanımlar vardı, tura çıkmışlar gibi, uçaklara doluşup döndüler.

                Gelelim öteki görüntülere. Mesela, G20 aile fotoğrafı çekilirken, sanki Obama ev sahibi, bizimki misafir. Ayrıca bizimkinin Obama ile konuşmaya çalışması, ötekinin dinlememesi, insanı kahreden bir başka husus. Benzeri durumu, yıllar önce yağmurlu bir havada, Beyaz Saray bahçesinde, Rose Garden'da yaşamıştım. Ve ben, bir Türk olarak gene kahrolmuştum.

                G20 zirvesinden çıkanlarsa, bizimkilerin hesapları ve talepleri ile alakası yok. Sonuçlardan ilk önemlisi, Esad'ın gidişine izin verilmedi. 18 ay içinde de bu tür planlar, daha çok değişir. İkincisi, bağımsız alış verişimiz önlendi. Çin'den alacağımız füze konusu iptal. Buna karşılık, tazminatı önleme adına, Çin ile abur cubur, bir dizi ticaret anlaşması. Bir başkasını, bizimkiler değil, ABD Dışişleri Bakanı Kerry açıkladı, Türkiye ile operasyon yapacağız, konusu. Hâlâ kimse anlayabilmiş değil, nasıl bir operasyon yapılacak ne zaman başlayacak, nerede yapılacak? Muhtemelen, bizimkiler de bilmiyor ne olacağını, Amerikalılar karar verecek, sonra bizimkilere bildirecek.

                G20'nin bombasını, Putin patlattı. Paris saldırısı ardından yaptığı konuşmada, IŞİD'i finanse edip, koruyup kollayanların, şu anda, G20 toplantısında olduğunu vurguladı. Herkes bunlardan birinin, Türkiye olduğunun ima edilişinden kuşku duymadı. Tam da toplantıların ardından dünya şeffaflık örgütü dünya yolsuzluk raporunu yayınladı. Tabii yerimiz belli D grubu. Hayırlı olsun...

Yazarın Diğer Yazıları