Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU

Armağan KULOĞLU

Çıkış yolu

Türkiye, bölücülükten, çağ dışı ideolojik yaklaşımlardan, anayasa ve başkanlık tartışmalarından kurtulup, kuruluş felsefesine, ulus ve üniter devlet yapısına, cumhuriyet ve devrimlerle elde ettiği kazanımlarına yeniden kavuşabilmek için çıkış yolu bulmalıdır.

Bölücülükten kurtulmak

Bölücü terör devam etmektedir. TSK kırsal alanda kontrolü sağlamıştır. Teröristler, Güneydoğu'daki şehirlerin bir bölümünde eylemdedir. Başta TSK olmak üzere, güvenlik güçlerinin tümü, cesaretle ve feragatle mücadeleyi sürdürmektedir. Mücadelede bu sefer, yönetimin siyasi kararlılığı ve desteği vardır. Bir daha çözüm sürecine dönülmemelidir.

Mücadelenin başarıya ulaşacağından ve şehir merkezlerinin teröristlerden temizleneceğinden şüphe yoktur. Teröristler iktidarın hatasından dolayı akla gelmeyecek hazırlıklar yapmışlardır. Güvenlik güçleri de, mücadelede sivillerin zarar görmemesi için hassasiyet göstermektedir. Güvenlik güçleri bu nedenlerle zayiat vermekte, mücadelenin bedeli ağır olmaktadır. PKK'nın yeniden askeri alanda etkisizleştirilmesi yakındır. Önemli olan bu konuda başarı elde edildikten sonra ne yapılacağıdır.

Yapılması gerekenlerin başında, devlet otoritesinin sürekli kılınması, fiziki ve psikolojik restorasyonla hem maddi alanda, hem de zihinlerde meydana gelen tahribatın onarılması ve bölücü siyasetin engellenmesi gelmektedir.

Maddi hasar ve kayıpların, güvenlik sorunu ortadan kalktıktan sonra, yönetim tarafından alınacak tedbirlerle, desteklerle ve pilot uygulamalarla giderilmesi mümkündür. Zor olan, bu kadar baskı şiddet ve korkuyla yaşamasına rağmen, bölge halkının ekseriyetinde kaybolmayan, birlikte güven ve huzur içinde yaşama düşüncesinin yeniden güçlendirilmesi, aklı çelinenleri de aynı düşünce içine çekmek için yöntemler uygulanmasıdır.

Öncelikle, bölücü siyasetin ve teröristlerin bugüne kadar yaptıkları kara propagandaya engel olunmalı ve karşı propagandayla zihinler onarılmalıdır. Bunu yapacak olanlar da, en yüksekten muhtarlara kadar uzanan kamu yöneticileriyle öğretmenler, aydın imamlar ve diğer dini önderlerdir. Ayrıca bu konuda, özel yetiştirilmiş elemanlar da kullanılabilir.

Özellikle ideolojik ve yanlış düşüncelerle bozulan eğitim sisteminin, birleştirici, bütünleştirici, ulus devlet ve üniter yapıyı esas alan, Türk Milletinin yüce değerlerini ön plana çıkaran şekle yeniden dönüştürülmesi gerekmektedir. Okul öncesi eğitimle Türkçe öğretilip, ilkokuldan itibaren dil sorununun çözümlenerek, müfredatın sağlıklı uygulanmasına ve iyi eğitim alınmasına imkân yaratılması da önemlidir.

Diğer taraftan, yeterli eğitim ve sağlık hizmetine imkân vermeyen ve gerekli istihdamı yaratamayacak düzeyde yüksek olan bölgedeki nüfus artışının, ikna yoluyla makul seviyelere getirilebilmesi için bir çalışma yapılmasında da fayda görülmektedir.

Hurafelerden arınmak

Toplumumuzun dini hassasiyetlerinin istismar edilerek siyasi alanda kullanılmasına son verilmelidir. Türk Milletinin de kendi inancını, değerlerini ve din adı altında, dinle alakası olmayan hurafeleri kullanan siyasetçilere geçit vermemesi gerekmektedir.

Diyanetin, akılla, mantıkla, dinle alakası olmayan açıklamaları endişe vericidir. Diyanet, dinimizin, kadın erkek ilişkilerinden çok daha öte, birçok ulvi değere sahip olduğu bilinciyle hareket etmeli, kutsal dinimizi akıl, mantık ve bilimle sevdirmeye ve yaşatmaya yönelik çalışmalar içinde olmalıdır.

Anayasa ve başkanlık tartışmalarından vazgeçmek

Yönetim, yeni bir anayasa ve rejim değişikliğini beraberinde getiren başkanlık sistemi için adeta seferberlik ilan etmiştir. Bu konu sürekli topluma pompalanmakta, halkın zihninde yeni bir anayasa ihtiyacı fikri oluşturulmaya çalışılmaktadır. Başkanlık sisteminin sihirlerinden bahsedilmektedir.

Mevcut anayasa, sürekli "darbe anayasası" söylemiyle, içeriğine bakılmadan kötülenmektedir. Muhalefet de bu tuzağa düşmüştür. Amaç, değişmeyen maddeleri yozlaştırmak, Türklük ve Türk Milleti kavramlarını kökten yok etmek, devleti ve milleti Atatürkçü ve Cumhuriyetçi düşünce yapısından uzaklaştırmaktır.

Anayasanın yeniden yapılması, hukuken ve siyaseten mümkün değildir. Usulüne uygun ve değiştirilemez maddelerle uyumlu değişikliklerin yapılması ise her zaman mümkündür. Ülkenin birçok sorunu varken, toplumu yeniden gerecek, hatta yeni bir erken seçime dahi götürebilecek bu tartışmaya son verilmesi menfaatimiz gereğidir.

Yönetimin oldubittiye getirmeye çalıştığı bu aldatmacayı engelleyecek olan, bölücü siyaset yapmayan muhalefet partileridir. Ancak onların da süratle iç çekişmelerini sonlandırıp, öz düşüncelerine ve ilkelerine dönmeleri kaçınılmazdır.

Çıkış yolu bulacak güç ve anlayış, Türk Milletinin doğasında mevcuttur.

Yazarın Diğer Yazıları