Manzarayı ahval

Geleli bir hafta oldu. Ancak izlenimlerim, inanın, üzerimde şok etkisi bıraktı. Ülke sanki şantiye halinde, ha bire bir yerler satılıyor, birilerine sürekli rant yaratma kavgası. Ama yapılan evleri alan yok. Hele siyaset. Artık zincirlerini koparmış, laflar yeterli değil yeni bir diyalog yolu bulmuşlar, birbirlerine yumruk, su ve bardak atarak yanıt veriyorlar. İçerisi toz duman. Millet bu sis bombası içinde yediği kazığın bile farkında değil.

Gelelim dış politikaya. Önce AB ülkelerine vizesiz geçişle ilgili görüşümü anlatayım. Sanki Ankara'daki hükümet Türkiye'yi Arap mültecilere bırakıp Türklerin Avrupa'ya kaçmasını sağlamaya çalışıyor gibi. Belki de Şırnak'taki teröristlere yeni bir göç yolu yaratıyorlar. Yoksa terörün göbeğinden hangi ülke kontrolsüz bir göç akımına sınırlarını açar. Memleket yangın yeri gibi. Bu işte her zaman olduğu gibi geleceğini ayrıntılı düşünmeyen o anlık olayla mutlu olan halkım, aslında Suriyeli göçmenlere ülkelerini terk ederek gene sebep oldukları sorunu çözmekten kaçıyor.

***

                Ekonomik verileriaçıklanmış, enflasyon düşük çıkmış. Neden? Gıda maddelerindeki düşüş yüzünden. İyi de gıda maddeleri Rusya'ya ihraç olunmayan maddelerin iç piyasaya dönmesi yüzünden fiyat kırmadı mı? Et, akaryakıt, öteki maddelerde fiyat düştü mü hayır. Gene kendimizi kandırıyoruz. Dolar bir günde bir zıplıyor bir iniyor. Et yemeyi bırakmış orta ve dar gelirli halk.

                Gelelim güvenlik konusuna. Kilis'te en sonunda IŞİD her gün füze atarak halkı huzursuz ediyor. Bu arada Güneydoğu Anadolu'daki iç savaş akıl almaz düzeyde. Ordu ve polis her gün vatan evlatlarından kurban veriyor, aileler yıkım içinde. Karşılık olarak onlara ev verilecekmiş. Sen evin direğini kaybet, direksiz, ocağı sönmüş aileye ev ver. Terör güneyden öteki kentlere de sıçramış durumda. Büyük kentler de bu beladan nasibini alıyor. Kentlerde arabaları yakıp korsan saldırılarda bulunuyorlar, canlı bomba belası.

                Şimdi işin mantığını düşünelim. Siz Avrupalı olsanız bu topraklardan bir insan akışına izin verir misiniz? Bence bu iş bir tür uyutmaca. Başka hesaplar var gibi geliyor. Hem de eleştirdiğiniz radikal İslamcı, özgürlükleri yok eden bir hükümet ve uygulamalarının kaynağından bir insan seli. Gâvurlar kelek, bir biz akıllıyız ve tam bir kuş tuzağına gidiyor gibiyiz. Bizi bugüne kadar burnumuzu pisliğe batırdıkları yetmezmiş gibi. Kusura bakmayın bu idarecilere günahım kadar güvenmiyorum. Peki, bu arada dünyada ne oluyor?

                Bizim Reza, New York'ta kefalet duruşmasına çıkacak. Bu duruşmada, kefaleti mahkeme kabul edecek mi? Bilmiyorum. Ama geçmiş deneyimlerime göre, bu biraz imkânsıza yakın, zor. Obama'nın başkan seçilmesini kurban keserek kutlayanlar, bugünlerde, Amerikan seçimleriyle de ne hikmetse çok ilgili. Her konuştuğum, Trump başkan olacak mı diye soruyor. Oysa Amerikan Cumhuriyetçi Partisi bile işin farkında, Trump'ın başkan adayı olması halinde, ılımlı Cumhuriyetçilerin de Demokratlara oy vereceğini biliyor.

***

                Televizyonlar aktar dükkânı gibi, sağlık programları, modern tıp yerine, hangi ot, hangi hastalığa iyi geliyor, insanları ne kadar gençleştiriyor. Bunu da doğal karşılıyor insan, modern tıp ve çağdaş eğitim yerini, mucizelere bırakan bir halktan ne bekliyorsunuz? Biliyorum, sizler Erdoğan ile Davutoğlu arasında ne konuşuldu onu merak ediyorsunuz. Aslında incir çekirdeğini bile doldurmayan bir konuya odaklanmış durumdasınız. Ha Ali, Veli, ha Veli, Ali. Günümüzde iyi polisi oynayan Gül ne yapmıştı? Lastik mühür gibi her türlü bugün eleştirdiği konuyu onaylamamış mıydı?

                Rusya ile Amerika, Suriye konusunda anlaşmış, Kıbrıs konusunda hükümet geleneksel politikadan çark etmiş. Amerika, Türkiye'de basın ve din özgürlüğünü eleştirmiş, ülke elden gidiyormuş, bunlar önemli değil. Siz Saraydan yapılacak açıklamaya bakın, belki karnınız doyar.

Yazarın Diğer Yazıları