Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Cahit Armağan DİLEK

Cahit Armağan DİLEK

Rusya ile Libya'da çatışmak

Libya ile iki mutabakat muhtırası imzaladık. Deniz yan sınırı mutabakatı önemli bir diplomatik başarıydı. Ama bir kısım uzman, Lozan kadar önemli hatta ikinci Lozan deyip olayı köpürttü ve haddinden fazla anlam verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sevr'i ters yüz ettik" deyip mutabakata başka bir anlam yükledi. Ama gelin görün ki böyle bir diplomatik başarı sonrasında kendimizi Libya iç savaşının bir tarafı olmamız kabul edilebilir değil.

Buradaki sıkıntı deniz sınırı mutabakatına karşı askeri işbirliği mutabakatının imzalanmış olduğu algısının ortaya çıkması. Halbuki Türkiye, uluslar arası hukuk ve deniz hukuku açısından çok kuvvetli olduğu deniz sınırı mutabakatı karşılığında Libya iç savaşında yer almak zorunda değildi.

Aslında Türkiye bir süredir Trablus'taki Ulusal Mutabakat Hükümetini (UMH) destekliyor. Ancak Libya ile imzalanan askeri işbirliği mutabakatıyla bu destek iyice artacak ve fiilen sahada Türk askeri desteğine dönüşecek gibi. Bu da Türkiye'nin dört bir tarafından kuşatan kriz ve çatışma cephesinin Libya'ya kadar uzaması yani cephenin genişlemesi anlamına geliyor.

Irak ve Suriye kuzeyinde askeri operasyonlarda sınırımızın hemen dibi olmasına rağmen yaşanan sıkıntılar ortada. Bizim için deniz aşırı olan Libya'da fiilen askeri operasyonlara katılmanın askeri-politik maliyetini öngörmek şu aşamada oldukça zor. Çünkü Libya'daki belirsizlik Suriye'dekinden daha fazla.

Türkiye, Suriye'de Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı Harekatı, İdlib ve şimdi de Barış Pınarı Harekatıyla dördüncü kez Suriye'de askeri harekat yürütüyor. Gelinen gün itibariyle bu harekatlarda istenilen ortamın yaratıldığını söylemek zor. Bunun en önemli nedeni ise siyasi hedefin net ve doğru olarak belirlenememesidir.

Şimdi benzer durum asker gönderme aşamasında olduğumuz Libya için de geçerli. İlk akla gele sorular şunlar:

Türkiye Libya'da UMH tarafında iç savaşa dahil olarak hangi siyasi hedefi gerçekleştirecektir?

UMH'nin karşısındaki Hafter güçlere (ve onun destekçisi Rusya, Fransa, BAE gibi ülkeler) bakıldığında Türkiye'nin UMH'nin tek destekçisi olarak bunu sağlaması ne kadar mümkün?

Libya'ya asker göndererek UMH yanında olma kararı UTK (Uygunluk, Tatbik Edilebilirlik, Kabul edilebilirlik) testinden geçti mi?

Libya'ya asker gönderilmesi durumunda artık cephe gerisi durumuna düşecek Suriye kuzeyinde özellikle İdlib'te güvenlik nasıl sağlanacak? Hele hele İdlib'ten beklenen yeni göç dalgasının artık sınır kapsına dayandığı bir ortamda göç ve terörist sızmaları  nasıl önlenecek? İdlib'ten kaynaklanacak yeni tehdidin Libya'dan kaynaklanan tehditle mukayesesi, durum muhakemesi yapıldı mı?

Suriye kuzeyinde özellikle İdlib'te Türkiye'nin üstüne düşen sorumluluğu yapmadığına ilişkin Rus eleştirileri ve artık sabrının taştığı anlaşılan Kremlin yönetiminin tavrı ortadayken Libya'da karşı pozisyonlarda olan Rusya ile işbirliğini yapılabileceğini düşünüyor usunuz? Suriye'de Esad'ı yok sayarak yapılan yanlış şimdi Libya'da ABD, Fransa, DAE, İtalya vs yok sayılarak tekrar mı edilecek?

Ankara'daki Rus Büyükelçinin Daily Sabah yazarı Öcal'a verdiği cevabı gördünüz mü? Türkiye'nin desteklediği UMH'ye yönelik Rus tutumunun farkında mısınız?

Bakın ne diyor Rus büyükelçi: 

Sayın Hafter, ülkenin önemli bir bölümünü kontrolü altında tutuyor, sözleri bir anlam ifade ediyor ve en azından bazı dünya başkentlerinde ve bölgesel başkentlerde duyuluyor. Diğer taraftan, Sayın Sarraj'a desteğini açıklayan Trablus kırsalındaki çok sayıda aşırılık yanlısı grup, özellikle onların Libya'ya DEAŞ saflarında savaştıkları Suriye'den geldikleri gerçeğini dikkate aldığımızda, Sayın Sarraj'ın güvenilirliğini artırmıyor. Güvenilirliğini de, meşruiyetini de.

Ülkenin farklı kesimlerinde kontrolü ele geçiren birkaç yüz silahlı grup, oralardaki nüfusa karşı terör estiriyor.  Doğrusu bunlardan biri de, Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH). Ancak UMH'nin "uluslararası tanınmışlık" statüsünün, son derece tartışmaya açık olduğunu hatırlatmama izin verin.

Daha önce Putin şimdi de Rus büyükelçinin söylediği konu (Suriye'den Libya'ya gelen gruplar) önemli ve tehlikeli. Dünden bu yana yerel basında çıkan haberlerde Türkiye'nin İdlib'te birlikte çalıştığı silahlı gruplardan bazılarını Libya'ya sevk edeceği iddiaları seslendiriliyor.

Görülüyor ki, Rusya'nın Libya durum muhakemesi Erdoğan yönetimininkiyle taban tabana zıt. Rusya Türkiye'nin İdlib'teki sorumluluğunu yerin getirmeden  Afrin ve Fırat doğusundaki harekatlarına bir nevi göz yumdu. Ama bir üçüncüsüne razı olacağını beklemek, Libya'da Türkiye ile yeni bir angajeye girmek istemiyor.

Rus kaynaklarımıza göre, Rus tarafının Türkiye'nin özellikle İdlib'teki tutumundan son derece rahatsız ve bıçak kemiğe dayanmış durumda. Onun içindir ki İdlib'te Suriye operasyonları başladı ve peşinden göç dalgası büyüdü.

Libya iç savaşıyla deniz yan sınırının hiçbir bağlantısının olmadığını tekrar hatırlatarak tezkere çıkmadan tekrar soralım. Türkiye'nin asker göndererek Libya'da iç savaşın tarafı olmasının nihai hedefi ve siyasi hedefi nedir? Türkiye'nin hangi milli çıkarlarına hizmet edecek, hangi tehdidi bertaraf edecektir?

 

Yazarın Diğer Yazıları