Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit <br>YUSUF

Hüseyin Macit
YUSUF

Kıbrıs'ta "enerji işbirliği ve çözüm" palavrası

ABD'nin Ankara Büyükelçisi John Bass, enerji iş birliğinin Kıbrıs sorununun çözümünde temel bir noktayı oluşturduğunu belirtti ve Kıbrıs'ta anlaşmaya varılması için devam eden müzakere sürecini güçlü bir şekilde desteklemeye devam ettiklerini kaydetti.

Bass, adada çift bölgeli ve çift toplumlu federal bir devletin kurulması hedefine uygun bir uzlaşmaya varılmasının önemini vurgulayarak, "Eğer bu hedefe ulaşabilirlerse, bu durumda adadaki iki toplum için pek çok fayda ve imkan görüyoruz. Kesinlikle enerji iş birliği, ulaşılabilirliği ve Kıbrıs'ın ekonomik alanında bulunabilecek enerji kaynaklarının kullanımı, bu hedefin anahtar bir parçası olacak" değerlendirmesinde bulundu.

***

Türkiye ile İsrail arasında Kıbrıs'ı da projeye dahil edilerek inşa edilebilecek muhtemel doğal gaz boru hattı projesine de değinen Bass, bu projenin enerjinin barış ve istikrarı nasıl teşvik edebildiğini gösterdiğini savundu.

Enerji olanakları ikide bir de allanıp pullanıp ortaya konmakta ve anlaşma için iki tarafa da cazip bir hediye paketi imiş gibi sunulmaktadır.

Daha önce de adayı ziyaret eden ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, nam-ı diğer Bidenopulos, Kıbrıs adası etrafındaki kaynakların iki toplumun yeniden birleşmesi için yeterinden fazla önem arz ettiğini belirterek, anlaşmanın ve birleşmenin iki topluma sağlayacaklarını anlata anlata bitirememişti.

Rum-Yunan dostluğu ile her fırsatta övünen ve kendisine Bidenopulos denmesinden büyük bir haz duyduğunu anlatan Biden, Kıbrıs Türk ve Rum gazetelerine verdiği özel demeçlerde doğal gazla birlikte düşünüldüğünde, bir çözüm olması halinde Kıbrıs'ın bölgenin lideri olabileceğini, sorunun çözümünün Avrupa'nın enerji güvenliğini güçlendireceğini de savunmuş ve bir an önce anlaşma olması için tarafları teşvik etmişti.

***

Her zaman vurgulamaya çalıştığım üzere Rum-Yunan ikilisinin malum tutumları nedeniyle adada çözüme ulaşılması maalesef olanaklı değildir. Rum-Yunan, adayı sadece ve sadece kendi malı imiş gibi görmeye devam ettiği sürece de çözüm olamayacaktır. Siyasi çözüm yerine alternatif iş birlikleri, iki halk arasında güven ortamı yaratabilecek ve çoook ileride muhtemel çözüm için faydalı olabilecektir. Ekonomik, kültürel, sosyal ve sportif yakınlaşmalar ve iş birlikleri arzulanan kalıcı çözümün -anlaşmanın yerine geçmese de- üzerinde düşünülmesi gereken en doğru 'uzlaşma modeli' olmalıdır. Anastasiadis Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin anlaşma için engel teşkil ettiğini, adanın tamamen askersizleşmeden, Maraş, Güzelyurt ve diğer birçok yerleşim bölgesi iade edilmeden çözümün mümkün olamayacağını belirtmektedir. Dönüşümlü başkanlığa da sıcak bakmayan Anastasiadis'in bilinen tezlerinden geri adım atması beklenmemelidir. Alithia ve diğer gazeteler, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis'in birkaç gün önce Derinya'da düzenlenen bir etkinlikte yaptığı konuşmada, toprak başlığının çok yakın zamanda görüşülebileceğine inandığını söylediğini ve Kıbrıs Rum tarafının tezlerine ilişkin açıklamalarda bulunduğunu yazdılar. Habere göre Anastasiadis konuşmasında, "işgal altındaki hiçbir bölgeyi göz ardı etmeksizin, kendileri için önceliğin Maraş olduğunu, Maraş'ın çözümün ilk gününden iade edilmesi konusunda tüm müdahil tarafların ilkesel uzlaşısı olduğunu" iddia edecek kadar ileri gitmiştir. Şu ana kadar müzakerelerde "istisnasız tüm Kıbrıslılar için Kıbrıs'ın tümünde serbest dolaşım, yerleşim, çalışma ve her türlü ekonomik faaliyette bulunma hakkının sağlandığını" belirten Anastasiadis, "ayrıca, çözümün ilk gününden itibaren demografik yapının, küçük bir sapmayla, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin 1960'taki kurulduğu zamanki geleneksel oluşumunda olmasının da sağlandığı" iddiasında bulundu. Bu demografik yapının yurt dışından akımlarla değiştirilemeyecek olmasının çok önemli olduğunu, bugünkü nüfus yapısının sonsuza dek bu şekilde kalmasının sağlandığını ve Kıbrıs sorununun Lübnanlaşması tehlikesinin bertaraf edildiğini, öne süren Anastasiadis, çözümün Kıbrıs Rum tarafı için faydalarını; "işgal askerinin çekilmesi, toprak iadesi, göçmenlerin gerek Kıbrıs Rum idaresi altında gerekse Kıbrıs Türk idaresi altındaki taşınmazlarına dönmeleri, güvenlik duygusunun ve refahın artması ve tüm ada için geçerli olacak kalkınmanın değerlendirilmesi, şeklinde sıraladı. Rum Yönetimi Kıbrıs etrafında petrol çıkarılması için Fransız Total şirketi ile yaptığı tek taraflı anlaşmanın geliştirilmesi için çalışmalarını hızlandırmıştır. Mısır, İsrail, Ürdün ve diğer ilgili ülke ve güç odakları ile enerji iş birlikleri ve anlaşmalar yapmakta ve Kıbrıs Türkünün haklarını gasp etmeye, kafasına göre hareket ederek sürdürülmekte olan müzakereleri tehlikeye sokacak adımlar atmaya devam etmektedir. Rum-Yunan ikilisi geçtiğimiz hafta yazdığım yazıda da vurguladığım üzere her şeyi ve Kıbrıs'ı tamamen istemektedir. Türklerden gasp ettiği hakları iade etmeyecektir. Tek başına adayı Yunan yapacak diye hayaller peşinde koşmaya devam edecektir. Dolayısıyla Rum tutumu nedeniyle enerji iş birliği ve çözüm palavradan öteye gidemeyecektir.

Yazarın Diğer Yazıları