Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Tuncay MOLLAVEİSOĞLU

Tuncay MOLLAVEİSOĞLU

Açılım ve FETÖ'cü aklın tasfiyesi...

Eski MİT Müsteşarı Emre Taner, Meclis Darbe Araştırma Komisyonu'na verdiği ifadede çok önemli açıklamalar yaptı. Kamuoyunda yeterince tartışılmayan bu açıklama bir dönemin itirafı niteliğindeydi.

Emre Taner "Biz Oslo sürecine, yabancılar Kürt meselesini oyuncak yapmasınlar diye girdik. Problemi biz çözmeliyiz, başkasına bırakmayalım diye devreye girdik. Oslo ihanet değildir. Sapına kadar her yerde konuşurum..." dedi.

Millî görünen bu açıklama, arkasında derin bir bilgi eksikliğini barındırıyor. Belki perdeliyor...

Emre Taner'in Kürt meselesi olarak tanımladığı sorunu çözme yöntemi kendi özgün yöntemleri değil! ABD ve terör örgütünü besleyen, büyüten dış çevreler, zaten teröristlerle Türkiye'nin masaya oturması gerektiğini on yıllardır söylüyorlar. Yani dış aklın Türkiye'yi getirmek istediği noktayı Emre Taner "bizim inisiyatifimiz" diye açıklıyor.

İnisiyatifin Türkiye'de olmadığı Oslo'daki görüşmelerde ortaya çıktı. İngiliz gizli servisinin MİT üzerinden yapılan pazarlıklarda "arabulucu" olduğu bir süreç yaşandı! Emre Taner buna bir yanıt vermeli, İngiliz istihbaratının gözetiminde PKK ile pazarlıktan nasıl bir sonuç bekliyordunuz?

***

Türkiye'ye "teröristlerle masaya oturun" diye akıl veren Batı dünyasının, kendi topraklarında bunu yapması mümkün değil. Terör örgütleri ile masaya oturmak onlar için devlet zafiyeti anlamına geliyor ki bu da tarihsel bir gerçekliktir.

Eski MİT Müsteşarı Emre Taner'in açıklamasının mürekkebi kurumadan Genelkurmay İstihbarat Eski Daire Başkanı İsmail Hakkı Pekin'den çok çarpıcı bir değerlendirme geldi. Pekin, Eski MİT Müsteşarı Emre Taner'in isterse kendisini Fethullah Gülen ile tanıştırabileceğini söylediğini ileri sürdü.

Tüm bu açıklamaların ışığında açılım sürecini yeniden ele almak gerekir. İsmail Hakkı Pekin'i arayıp süreci sordum. Yine çarpıcı açıklamalar yaptı: PKK ile pazarlık süreci ile TSK'nın yıpratılması operasyonunun eş zamanlı sürdüğünü söyledi. Açılımın ucu 2006 yılına dayanıyordu. MİT Müsteşarı Emre Taner de kendi ağzından dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ı sürece "ikna" ettiklerini dile getiriyordu. Açılımın siyasi koordinasyonunda Cemil Çiçek vardı... Ve sanıldığı gibi MİT Başkanı Hakan Fidan, Oslo sürecinin mimarı değildi... Fidan açılımı kucağında bulmuştu. Yani başlayan bir pazarlık sürecinin tamamlayıcısı konumundaydı...

Hem eski istihbaratçı Pekin'in bana söyledikleri, hem de kamuoyuna yansıyan tapelerin ışığında, dönemin Başbakanı Erdoğan'ın bazı konularda "direndiği" gerçeği ortaya çıkıyor. İmralı'daki terörist başı sürece herkesten daha hakim ve neredeyse tek yönlendiricisi konumda. Buna bir de AKP'nin şakşakçı basın korosunun borazanlığını ekleyin...

Aslında açılım ile başlayan o yıkım sürecini, arkasında Batı'nın olduğu ancak Türkiye'de FETÖ'nün istihbarata, polise, yargıya, siyasete sızmış elemanlarınca yönlendirmeler yapıldığı bir planın parçası olarak görebiliriz...

Emperyalizmin Türkiye planları TSK'ya kurulan kumpas davalarından, Mehmetçiğe yapılan dağlıca ve Aktütün baskınlarına, kaçakçı grupların terörist diye katledilmelerine kadar her biri planlı ve Türkiye'yi bölünmeye sürükleyen sürecin basamakları olarak duruyor.

Bugün baktığımızda Oslo'yu planlayan ve hükümete dayatan aklın da FETÖ olduğunu, arkasındaki emperyalist güçlerin Türkiye uygulayıcısı olarak AKP iktidarını ele geçirdiğini söylemek mümkün.

Tüm bunlar AKP'yi ve Erdoğan'ı da sürecin dışına çıkarmak anlamına gelmez, tersine hem tarih önünde hem de hukuksal olarak hesap verme pozisyonundadırlar.

***

Oslo'yu kurgulayan FETÖ'nün, aynı zamanda deşifre etmesi de bu açıdan anlamlıdır. Dönemin Başbakanı Erdoğan'ın bazı konularda direnmesi üzerine, Başbakanı sıkıştırmaya yönelik bir faaliyet olarak okunmalıdır...

Genelkurmay Eski İstihbarat Daire Başkanı İsmail Hakkı Pekin, Habur rezaleti sırasında dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un kendisine, "git ve konuş, bu bir rezalete dönecek" diye uyardığını, ancak yapmış olduğu girişimlerin süreci durdurmaya yetmediğini söylüyor.

İlker Başbuğ da daha sonra FETÖ'nün kumpas davalarından "nasibini" aldı, tıpkı İsmail Hakkı Pekin gibi...

AKP'nin u dönüşü yaparak açılımdan vazgeçmesi, eli silahlı terör unsurları ile silahlı mücadeleye girmesi FETÖ'yü kullanan dış aklın da ayarlarını bozmuştur.

Eski MİT Müsteşarı Emre Taner'in, "açılım süreci bizim yönlendirmemizle olmuştur" açıklaması ve sonrasında yaşananlar, puslu havada bilerek ya da bilmeden emperyalizmin insanları nasıl kullandığının da çarpıcı bir göstergesidir.

Yazarın Diğer Yazıları