Asırlık Hicaz Demiryolu Orta Doğu'daki trajediye tanıklık ediyor

Osmanlı İmparatorluğu'nun "boynu bükük" eserleri arasında Hicaz Demiryolu gerçekten de "trajik" şekilde yer alıyor.

Oysa, 100 yıl kadar önce, İstanbul'u Hicaz'a bağlayan önemli bir koridordu. Uzayıp giden demiryolu, aslında stratejik bir hat görevini yükleniyordu.

Ne yazık ki, imparatorluğun çöküşünden sonra, "atıl" kalan ve sonra da büyük çoğunluğu bozulan kilometrelerce demiryolu senelerce "öksüz" bir şekilde kumların arasında gömülü olarak, adeta Orta Doğu'nun kaderine tanıklık ediyor.

Yıllar önce, son ilahi rahmet Hazreti Muhammed'in (S.A.V.) mübarek kabirlerinin bulunduğu kutsal belde "Medine-i Münevvere"de Osmanlı istasyonuna, vagonlarına, raylarına rastladığımızda gözümüzden süzülen damlalar hiç unutulmuyor.

Tuğralı taş yapı istasyon ve çocukların "oyuncak" mekanı olan vagonlar, sanki olan bitenleri özetliyordu.

... Ve yine yıllar sonra, bu sefer Ürdün'ün derinliklerinde süzülen kum tanelerinin örtüsü Hicaz Demiryolu'nun üzerinde "Abdülhamid Han" yazılı rayları, vagonları ve istasyonun "hüzünlü" görünümü karşısında yine gözyaşları dökülüyor.

Şimdi, Suudi Arabistan bu tarihi yolu yeniden "ihya" etmek istiyor. Ancak adını ve güzergahını değiştirme projesini uyguluyor.

Hicaz Demiryolu, zaten bütünüyle tarihi bir eser değerini taşıyor.

Asırlık proje

Osmanlı İmparatorluğu'nun en önemli projelerinden biri olan ve bugün Suudi Arabistan Yönetimi'nin isteğiyle adı değiştirilen Hicaz Demiryolu Projesi'ni ilk olarak Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamid Han gündeme getirdi. 2. Abdülhamid, Hicaz Demiryolu İradesi'ni 2 Mayıs 1900 tarihinde yayınladı ve Hicaz Demiryolu yapımı 1 Eylül 1900'da başlandı. Bu proje bir bakıma Bağdat demiryolu hattının devamı gibiydi. İki demiryolu birleşince İstanbul, Şam üzerinden kutsal Mekke ve Medine'ye bağlanacak böylelikle, Hicaz ve Yemen'de Sultan'ın otoritesi kuvvetlenecek ve Mısır'da Osmanlı nüfuzunu artıracaktı. Ayrıca demiryolu sayesinde Hicaz ve Yemen'e askerleri emniyet içinde sevk etmek mümkün olacak ve hac farizasının yerine getirilmesini de kolaylaştıracak, az da olsa geçtiği yerlerin ziraat ve ticaretini canlandıracaktı.

İngiliz baskısı

Hicaz Demiryolu, askeri ağırlıklı hat olması sebebiyle bölgede en çok İngiltere'yi tehdit edeceği için, demiryolunun yapılmaması uğruna her türlü girişimi yaptı.

İngilizler sabote için Arap kabileleri arasında, eski anane ve adetlerin bozulacağı, her sene hazineden aldıkları avaitin (gelir, irat) kesileceği, deve ve at kervanlarının ortadan kalkacağı vb. gibi yalan ve kışkırtıcı propaganda yaptı.

Üstelik, Şeyhlere bol para, hediye ve silah dağıtarak onları inşaat aleyhine tahrik etti.

Abdülhamid'in büyük katkısı

Hicaz Demiryolu'nun yapımı ve maddi yükünü hafifletmek için Sultan'ın özel sekreteri İzzet Paşa'nın madalya çıkararak İslam dünyasından yardım toplama girişimi büyük ilgi çekti. II. Abdülhamid Han, 50 bin lira ödeyerek yardımda bulunanlar listesinin en başında yeraldı.

Bütün Müslüman ülkelerinden özellikle Hindistan Müslümanları, İran, Tunus, Cezayir, Rusya Müslümanları, Doğu Türkistan, Sumatra, Java, Malezya'dan büyük yardımlar art arda gelmeye başladı, Afganistan Sultanı Amir Han da en yüksek yardımı yapan kişiler arasında yer almıştı. Bu yardımlar sonrasında 1 Eylül 1900'da Hicaz Demiryolu inşaatı başladı.

 

Büyük buluşma

 

30 Ağustos 1908'de Hicaz Demiryolu faaliyete geçti. İlk tren, İstanbul'dan gelen misafirlerle birlikte 27 Ağustos Perşembe günü, Şam şehrinden Medine istikametine harekete geçti. Trende, devlet adamlarından oluşan kalabalık bir heyetten başka, yerli ve yabancı pek çok gazeteci de bulunuyordu. Özel tren, bir büyük salon-vagonu, bir lokantası, bir cami vagonu ve üç yolcu vagonundan oluştu. Hızı, o zaman için mükemmel sayılabilecek olan 40-60 km. arasındaydı. Tren yalnızca iki şey için duruyordu. İkmal ve namaz. Çöl kumları üzerinde cemaatle namaz kılınırken, ikmal için develerle su getiriliyordu. Tren 30 Ağustos Pazar günü öğleden sonra saat iki sularında Medine-i Münevvere'ye ulaştı.

2. Abdülhamid Han'ın bu demiryolu politikasıyla ince siyasetinin dehasını ortaya koyduğunu Osmanlı'nın düşmanları bile itiraf etmek zorunda kalmıştı. Ama ne var ki, aradan birkaç yıl geçtikten sonra İngiliz casusu Lawrence, peşine taktığı bedevilerle Hicaz Demiryolu'na sabotajlar yapmaya başladı. Bundan dolayıdır ki, Hicaz'daki isyanlar için bölgeye asker sevki yapılamadı. Ve sonunda Medine, İngilizlerin komutasında Osmanlı'nın elinden çıktı ve bu tarihi proje de yarım kaldı.

 

Suudiler 'Hicaz' ismini değiştirdi

 

Bir asırlık geçmişe sahip Hicaz Demiryolu'nun ismi, Osmanlı'yı çağrıştırdığı gerekçesiyle Suudi Arabistan Yönetimi'nin isteğiyle 'İstanbul-Mekke Demiryolu', olarak değiştirildi.

2. Abdülhamid'in hizmete açtığı Hicaz Demiryolu'nun yeniden canlandırılması için yürütülen çalışmada, Suudi Arabistan ile Türkiye arasında yapılan görüşmede, ilk sorun projenin ismi üzerinde yaşandı. Arap yetkililer Osmanlı'yı çağrıştırdığı için 'Hicaz Demiryolu' denilmesine karşı çıkınca projenin adı 'İstanbul-Mekke Demiryolu Projesi' olarak değiştirildi. İstanbul-Mekke Demiryolu Projesi, İstanbul'dan başlayacak. Türkiye'de İstanbul, Ankara, Konya ve Adana'dan geçecek. Suriye'de Halep, Şam ve Deraa boyunca ilerleyecek. Ürdün'de Amman'dan geçecek olan demiryolu hattı, Suudi Arabistan'da Kurayyat, Hail ve Medine hattını izleyerek Mekke'de son bulacak.

Tarihi Hicaz Demiryolu'nun akibeti tam olarak halen bilinmiyor.

Oysa, bir "Çin Seddi"ni çağrıştıracak kadar tarihi bir değeri olan "Hicaz Demiryolu" aslında Türklüğün en büyük abidelerinden birini oluşturuyor.

 

**********

***

Yıllar önce gittiğimiz kutsal belde Medine-i Münevvere ziyaretimiz sırasında, uğradığımız Medine İstasyonu'nda atıl durumda bulunan vagonları ve rayları görünce içimizi bir hüzün kaplamıştı...

***

1900 yılının Eylül ayında başlanan demiryolu inşaatı, 8 yıl gibi bir sürede tamamlandı. İlk tren törenle karşılandı(üstte). Medine istasyonu(altta) yapılırken Abdülhamid'in emriyle -Haz­ret­-i Pey­gam­ber'in ru­ha­ni­ye­ti­nin ra­hat­sız ol­ma­ma­sı i­çin- iş­çi­le­rin taş kı­rar­ken kul­lan­dık­la­rı çe­kiç­le­re ke­çe sarıldı.

Yazarın Diğer Yazıları