Politikamız "dış tehdit" üretiyor!

Ne yazık ki, "Cumhuriyetimiz" büyük tehlikelerin eşiğinde bulunuyor.

Özellikle, Güneydoğu sınırımızda uluslararası sorunlar art arda geliyor.

Üstelik; dostumuz müttefikimiz gözüken hatta askeri kuruluşlarda beraber bulunduğumuz devletler bile planlarını safha safha gerçekleştirme çabalarını sürdürüyor.

ABD, AB ülkelerinin çoğu ve Rusya, komploların başında yer alıyor.

Arkasından da İsrail, Ermenistan hatta İran'ın kötü niyetleri görünüyor.

Üstelik PKK, IŞİD gibi terör örgütleri de tehlikenin boyutlarını çeşitlendiriyor.

Aslında, Suriye'nin kuzeyinde sahil boyu bir Kürt devletçiğinin kurulmasına sanki dost-düşman elbirliği yapıyor.

Ne var ki, bunca uyarıya ve gelişmeye rağmen, Türkiye'nin bir türlü toparlanmadığı ve tehlikeyi önce durdurmak sonra da tamamen önlemek üzere bir türlü gereken "ılımlı politika"yı güdemiyor.

Politika'nın sihirli gibi görünen fakat eninde sonunda işe yarayan "sabır", "esneklik", "iyi niyet" ve en önemlisi "haklı bir dik duruş" gibi özellikler nedense uygulanmıyor.

Neredeyse, yanlışlıkla veya sinsice başımıza atılan birkaç taşa yanıtımız sadece muhatabımıza değil bölgeyi "yakıp-yıkacak" sertlik taşıyor.

Fakat, her seferinde de öfkemiz pahalıya mal oluyor.

Şimdi, ABD ve Rusya'nın Suriye'nin kuzeyinde sergiledikleri tehlikeli oyununun en büyük muhatabının Türkiye olması kaçınılmaz olarak değerlendiriliyor.

Oysa, sınırlarımızı güçlü bir şekilde korumaktan başka her girişim başımıza büyük dertler açmasının yanı sıra, beraberinde "toprak yitirme" tehlikesini de sürüklüyor.

Ekonomik zarar ziyanlar ise hemen olumsuzluk yaratıyor.

***

Şeyh Sabah'a neden Atatürksüz Devlet Nişanı

***

Kenan Akın, Şeyh Al Sabah'la.

Emir olarak Ankara'yı ikinci defa ziyaret eden Şeyh Sabah Ahmed Cabir Al Sabah'a Devlet Nişanı takdiminde Atatürk silueti ve T.C. yazısının olmaması dikkat çekerken, bu hatanın yedici defadır işlenmesinin tartışmaları sürüyor.

Gerçekten de, Danıştay tarafından iptal edilen "tasarrufun" sürdürülmesi dikkatlerden kaçmıyor.

Söz Şeyh Sabah gibi ve üstelik Atatürk'e saygı duyduğunu bildiğimiz bir şahsiyetten açılmışken, unutulmayan tarihi Taif buluşmasından bahsetmemiz icap ediyor.

Şeyh Sabah, tam 40 yıl (1963-2003), Kuveyt'in Dışişleri Bakanı olmasının yanı sıra şimdilerde "Emir" gururunu yaşıyor.

Çeşitli vesilelerle, Şeyh Sabah'la görüşmemizin ötesinde, biz Türkler için hiç de ismi yabancı gelmeyen Taif'teki trajik buluşmanın izleri unutulmuyor.

2 Ağustos 1990 şafağında Irak'ın komşusu ve din kardeşi Kuveyt'i işgal etmesiyle birlikte, hükümet ve sayılı şahsiyetler sonra da halkın bir bölümü, selameti Suudi Arabistan'a sığınmakta buluyor.

Tabii ki, Taif'te geçici yerleştirilen Kuveytliler arasında Şeyh Sabah da bulunuyor.

Sofrasına yaklaştığımızda, gözlerinden adeta yaşlar süzülüyor.

''Seyyid Ken'an... Seyyid Ken'an...'' diyerek mutluluğunu adeta hissettiriyor.

Şeyh Sabah, her zamanki gibi, Türklere karşı olan sevgi, saygı ve minnet duygularını tekrarlıyor.

Şeyh Sabah'ın çölün ortasında gerçekleştirdiği yenilikler bölgeyi hem kıskandırıyor, hem ürkütüyor.

Yazarın Diğer Yazıları