Dertleri unutturan ve umutlandıran şenlik!..

Hayata tutunuşun, baharın gelişinin Orta Asya'dan bugüne kadar kutlandığı, iyi dileklerin dillendirildiği Hıdırellez etkinlikleri için Edirne'ye gitmeden önce mini Trakya turundayım. Keşan yolunda gözümün alabildiği uzaklıktaki yeşilliğin arasındaki koyun, keçi, inek sürüsünü görünce hayvanları sevmek için mola veriyoruz. Çoban gülerek karşılıyor:

-Hoş geldiniz. Buralarda bugün duran onuncu kişisiniz. Plakadan anladım siz de İstanbullusunuz. Eee tabii oralarda bu rahatlığı, yeşilliği, doğayı bulmanız, hayvan seslerini duymanız çok zor. Trafik, insan kalabalığı yormuştur sizi. Ben de yıllar önce Türkiye'yi dolaştım. Emekli olduktan sonra buralarda çobanlık yapıyorum. Torunları büyütüyorum ve tabiatı tanımaları için okul saatleri dışında derslerini bitirdiklerinden sonra yanımda getiriyorum. Hem doğayı tanıyorlar hem de oyun sanarak hayvanlarla oynuyorlar, konuşuyorlar hoşuma gidiyor. Baksanıza sizlerin bile neşenize neşe geldi... Buradan nereye geçiyorsunuz?

-Enez'e...

-İyi yolculuklar. Orası çok güzel bütün yazlıkçılar gelmeye başladı.

***

Enez'i gezip 'Kakava Şenlikleri' için Edirne'ye geçiyoruz. Kırkpınar güreşlerinin yapıldığı Sarayiçi'ndeki yeşil alana varıyoruz. Davullar, zurnalar eşliğinde binlerce çoluklu çocuklu halkın buluşup coştuğu  Kakava Şenlikleri'ndeyiz. Romanların kendilerine has figürleri herkesi büyülüyor. Neşemiz yerine geliyor. Hıdırellez ateşleri yakılmış, dilekler kağıtlara yazılmış, gül ağaçlarına asılıyor. Toplanan kalabalık dileklerini toprağa çiziyor... Edirne Belediyesi Bando takımı günün sevilen bütün şarkılarını repertuarına almış, coşturuyor misafirleri. Enerji çok güzel... Oynayan, göbek atan, Romanlara fal baktıranlar, şarkılara, türkülere eşlik edenler, birbirini tanıyan, tanımayan sevgi yumağında gülüyor eğleniyor, eğlencenin tadını çıkarıyor. Fala inanma falsız da kalma derler ya.. Eğlencesine bakla falı baktırarak devam etmek isteyenler konuşmalarıyla herkesi kahkalarla güldüren falcı kadının çevresini sarıyor:

-Hanım at bir beş lira bakayım hayatına...

-Yok param...

-Ağırlık yapar diye mi cebinde para taşımıyon?..

-Tamam vereceğim çantamda bozukluk varsa...

Falcının etrafındaki kalabalık giderek çoğalırken diyaloglar da kızışıyor. Aralarından bir hanım, falcı kadına meydan okuyor:

-İşiniz gücünüz palavra. Ne güzel atıyorsun... Bilin şu hanımın halini ben size on lira daha fazla vereceğim..

Falcı "Param yok" diyen hanıma sesleniyor:

-Aç elini, arkadaşın verecekmiş parayı... Ben de yalan yok gördüklerimi söyleyeceğim..

Hanım elini açıyor ama bir yandan da gülmekten kırılıyor falcıya cevap yetiştirirken:

-Teyze, sen nasıl falcısın, falcı olsan "Parayı ben vereceğim" diyen o hanımın benim arkadaşım olmadığını bilirdin...

Etraftaki gülüşmeler kahkahaya dönüşürken falcı kadın da hodri meydan diyor:

-Kaçma gel para falan istemiyorum. Sıkılmışın bişeyciklere.. Azıcık rahatlayacan...

Gülüşmeler sürerken falcı kadın "Gel size bakayım. Atın bir beşlik her şeyi söyleyeceğim..." diyerek diğer  hanımlara yöneliyor. İş çıkmayınca bir delikanlıya istikbalini söyleme teklifinde bulunuyor. Aldığı cevap yine manidar:

- Yok teyzem ben öğrenciyim... Bakacaksan parasız bakıver...

-İyi de para olmazsa fal açılmaz ki, iyi söylemez bakla... Tamam bakayım ama hiç değilse bir lira olsun ver...

-Tamam bir lira fazla değil.

-Sen büyük bir adam olacaksın, iyi yerlere geleceksin, asker olacaksın, evleneceksin, iki çocuğun olacak biri sana benzeyecek...

Falcı kadın bu minvalde konuşmaya devam ederken dinleyenlerin gülüşmesini falına bakılan gencin itirazı kesiyor:

-Teyze bunları ben de söylerim...

-Ben söylemiyorum bakla söyletiyor... Ver bakayım bir lirayı.

-Teyze ohh maşallah iyi iş bu ya... Bir lira, bir lira olur sana yüz lira...

Falcı teyze gülüyor...

-Eee oğlum bu işler böyle. Açıkgöz olacaksın. Napacan ekmek parası. Çocuk okutuyorum, askerim var...

Gülüşmeler konuşmalar karışıp gidiyor. Adı üstünde eğlence, iyi dilekler. Hıdırellez akşamında sağlık, huzur, mutluluk, bereket, araba, ev, iş, yazlık, yurt dışı seyahati, yabancı dil eğitimi, torun isteyen, oğlunun, kızının, evde kalmasından korkan aileler, kariyer sevdasından, ertelenen hayallere, eş değişikliği, iş değişikliği, boşanma davasının bir an önce sonuçlanmasını isteyen beyler, hanımlar, ateşten atlarken "amin" diye bir yandan gülüp bir yandan da kalbindeki dilekleri hem yazılı hem de sözlü dile getirenler, aşık olmak isteyenler, zengin olmak isteyenler, TEOG sınavlarının bitmesini dileyen gençler, özellikle okul bitiminde diplomalı işsizler grubuna dahil olmak istemeyen üniversite gençliği ve neşe içinde... Gizli kalan tüm dilekler ise kağıtlara yazılıp asıldığı gül dallarında akşamın esintisiyle savrulurken davul zurna sesleri Sarayiçi'ni çınlatmaya devam ediyor.

***

Şenlik gecesinin sabahı erkenden, gece heyecandan uyuyan ve uyuyamayanlar hep birlikte yeniden gül ağacı dibinde buluşup yapılan dileklerin notlarını tek tek ağaçtan alıyorlar. Bu dilek notlarının adet olduğu üzere su ile buluşması gerekiyor. Kalabalık topluca ya Meriç Nehri'ne doğru yol alıyor ya da ilk gördükleri akan suya dilekler bırakılıyor. Kakava'daki etkinlik iki gün sürüyor. Güzel keyifli anlar çabuk bitermiş. Turla gelenler ya da kendi imkanlarıyla bu güzel atmosferde buluşanların dilekleri ortak noktada buluşuyor. Kişiler farklı ama dilekler hep aynı: Sağlık, huzur, mutluluk, aş, iş ve kimseye muhtaç kalmadan hayatı tamamlamak...

Yazarın Diğer Yazıları