Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit <br>YUSUF

Hüseyin Macit
YUSUF

Rum-Yunan tahrikleri dorukta

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Kıbrıs konusunda, ABD'nin devreye girmesiyle Ankara'nın Rumlar'a kritik bir 'taviz' verdiği iddia edildi. Kıbrıs'ta yayınlanan Cyprus Mail gazetesinde yayınlanan ve gazetemiz Yeniçağ'ın aktardığı habere göre, Davutoğlu başbakanlık görevindeyken, Ocak 2015'te, faşist Rum lider Anastasiadis ile Davos'ta gizli bir görüşme yaptı. ABD'nin o dönemdeki Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın devreye girmesiyle gerçekleşen görüşmede Davutoğlu, Türkiye'nin 2014'te yaptığı "Türk kıta sahanlığı içinde petrol arama çalışması, savaş nedenidir" açıklamasından vazgeçti. Davutoğlu, Kıbrıs'ın güneyinde, Türk kıta sahanlığına da dahil olan 6. bölgede Rumların petrol arama ruhsatı vermesine yeşil ışık yaktı. Davos görüşmesi sonrasında Rumlar, söz konusu 6. bölge için petrol ve doğal gaz arama ruhsatı vermek için ihaleye çıktılar. Türkiye, Davutoğlu'nun Davos görüşmesinin ardından Rumlar'ın ruhsat ihalesine ilişkin Dışişleri açıklaması yaptı. Ancak açıklamada, 'casus belli-savaş sebebinden' bahsedilmedi. Cyprus Mail haberinde, Davutoğlu'nun bu tavizi, Kuzey Kıbrıs lideri Mustafa Akıncı ile Rum lider Anastasiadis arasındaki görüşmelerin sonuca doğru ilerlemesi için verdiği, ancak bu anlaşmayı daha sonra bizzat Anastasiadis'in bozduğu bilgisi de yer aldı.

Söz konusu haber ertesinde Türkiye Dışişlerinden yapılan açıklamada GKRY'nin Kıbrıs Türk halkının Ada'nın doğal kaynaklar üzerindeki asli haklarını göz ardı ederek, tek taraflı olarak sürdürdüğü hidrokarbon faaliyetlerine ilişkin yorumda değinilen, Türkiye'nin hak ve çıkarlarından taviz vermesi anlamına gelebilecek mesnetsiz iddiaların tamamıyla gerçek dışı olduğu vurgulandı.

Suni sürtüşme

Bu tür Rum propaganda mekanizması tarafından servis edilen ısmarlama haberlerin amacı açıktır. Türkiye'nin tavize açık olduğunu ortaya koyarak, kamuoyu oluşturmak, Kıbrıs millî davamız etrafında kenetlenen güçleri moralman zayıflatmak, çöküntü yaratmak ve Kıbrıs'ta her türlü tavize karşı olan millî duruş sergileyenlerle Türkiye'yi, karşı karşıya getirmek, suni sürtüşme yaratmaktır. Rum anlaşma olmaması için her yola başvurmaktadır. Rum-Yunan ikilisinin son dönemdeki tahriklerinin artması rastlantı değildir. Müzakerelerden olumlu sonuç alınması beklenirken Türk tarafının sabrını zorlayan eylemler hazmedilecek gibi değildir:

- Rum tarafı Kıbrıs Türkleri'nin haklarını hiçe sayarak, uluslararası hidrokarbon şirketleri ve konsorsiyumlarıyla keşif ve üretim sözleşmeleri imzalamıştır.

- Rum okullarında 1950 Enosis Plebisitinin anılması ve kutlanması için Rum Meclisi'nde karar alınmıştır.

- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde her yıl düzenlenen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları çerçevesinde gerçekleşen Uluslararası 23 Nisan Çocuk Festivali'ne katılmak için Güney Kıbrıs'taki Larnaka Havaalimanı üzerinden Sırbistan'dan adaya gelen öğrenci grup Rum polisi tarafından havaalanında saatlerce bekletildikten sonra KKTC'ye girişleri engellenmiştir.

- Güney Kıbrıs'ı ziyaret etmekte olan Kıbrıslı Türklere yapılan saldırılar son dönemde artmıştır. Irkçı ve faşist saldırıların faillerinin çoğunun yakalanmamış olması ve suçluların cezalandırılmaması düşmanlığın boyutunu göstermektedir.

Tahrikler devam ediyor

Rum-Yunan ikilisi üyesi bulundukları Avrupa Birliği nezdinde yaptıkları girişimlerle Türkiye'nin tam üyelik müzakerelerindeki başlıkları dondurmayı başarmıştır. Güney Kıbrıs ve Yunanistan bölgede Mısır, İsrail, Ürdün, Suriye ile ikili anlaşmalar yaparak Türkiye'nin çıkarlarına karşı cephe oluşturmuştur. Güney Kıbrıs'ın başta Fransa ve İsrail olmak üzere askeri anlaşmalarla Kıbrıs Türklerini ve Türkiye'yi hedef alan, kışkırtan eylemleri bilinmektedir. RMMO son dönemde aşırı derecede modern silah ve teçhizatla donatılmış, milyonlarca dolar askeri maksatlar için harcanmıştır.

Rum-Yunan tahrikleri devam ederken, Rum siyasilerin uzlaşmaz/katı tutumu sürerken müzakerelerden sonuç almak mümkün müdür? Müzakerelere devam etmek ne kadar doğrudur? Bu nafile süreci devam ettirmek Kıbrıs Türküne ne kazandıracaktır? Bir an önce KKTC'nin tanınması için çalışmaların başlatılması daha doğru bir yol, seçenek değil midir?

Yazarın Diğer Yazıları