Davutoğlu'nun siyasal pratiği

Bu ülkede parti kurmayı vatan hainliği gibi gören ve gösterenler var. Bu hastalıklı bir zihniyettir. Demokrasinin en önemli özelliği fikir ve düşünce özgürlüğü alanını daraltmak değil genişletmektir.

Yanlış mı?

Değil.

Öyle ise her fikir siyasete dönüşebilir ve kendince çözüm önerisi sunabilir. Buna neden itiraz ediyorlar anlamıyoruz. 

Ha, iktidar kan kayıp ediyor ve dolayısı ile de kendinden kopanları engelleyemeyince hain ilan ediyor diyorsanız, o başka.  İktidarın içsel enerjisini kayıp ettiği doğrudur. Ancak partiden kopuşların temelinde iktidarın başarısızlığının toplumsal yansımaları kadar, bizzat parti içi demokrasi ve yönetim sorunları da var.

AKP, "ülkede vesayet sistemi var. Bunu kaldıracağız" diye diye iktidara geldi. Güya, vesayeti kaldırıp yerine kişinin üstünlüğüne dayalı yönetim değil, hukukun üstünlüğüne dayalı yönetim kuracaktı. Geldiğimiz noktada tam tersi oldu. Her şeyden önce kendi iddialarını yine kendileri çürüttü.

Ne yaptılar?

Kurumsal (askeri) vesayeti, kumpas davalarıyla ortadan kaldırdılar, yerine bireysel vesayet sistemini getirdiler. Tek kişinin otoriter vesayeti altına giren AKP iktidar gücü, mesela Ahmet Davutoğlu'nu bir emirle hem parti genel başkanı ve hem de başbakan yaptı. Sonra aynı kişisel kararla, aynı görevlerden tek tek el çektirildiler.

Böylece kişinin üstünlüğü ve dolayısı ile vesayeti, hukukun üstüne çıkmış oldu.

Sonuç?..

Gelecek Partisi'ne dönüşerek Türk siyaset tarihine geçti.

Şimdi bağırıp çağırıyorlar..

Davaya küsülür mü?

Senin yaptığına ihanet denir.

Yüzde bir bile oy alamayacaksın.

Bu bölünme dış güçlerin hesabı..

Söyle söyleyebildiğin kadar. Artık deniz bitti kara göründü.

Demokrasinin hukuk kadar önemli olan bir diğer garantisi de halkın rejimden umudunu kesmemesidir. Bunun yolu da demokrasinin çözüm üretmesi, alternatif ortaya koymasıdır. Dolayısı ile partiler kuruluyorsa, demokrasi yaşıyor, diri ve dinamik demektir.

Çünkü dinamizmin kaynağı, eylemdir. Siyasal eylem, parti kurmak, yeni fikir üretmek, belirli bir siyasal projeyle topluma teklifte bulunmamakla olur.

Bu sebeple Davutoğlu'nun Gelecek Partisi, siyasete ister istemez renk katacaktır. Ama, onu benimseyip benimsememe, inandırıcı bulup bulmamak ayrı bir konu. Benim söylemeye çalıştığım genel siyaset açısından böyledir. Davutoğlu'nun Gelecek Partisi'nin kuruluş bildirisindeki öne çıkan görüşler ayrıca değerlendirmeye elbette muhtaçtır.  Örneğin "anadilde herkese eğitim" ne demektir?

Türkler ne kurdukları Selçuklu'da, ne de Osmanlı'da, kendi ana dilinde eğitim yapamadı. Bu ancak Cumhuriyet'le mümkün oldu. Tam uluslaştık, doruğa çıkıyoruz derken bu defa, başta ABD ve diğer öteki emperyalist devletlerin desteklediği ayrılıkçı güçler ülkemizi içeriden vurmağa başladı. Şimdi, Davutoğlu çıkmış, PKK'nın yegâne özlemi olan "anadilde eğitim" hedefini partisinin kuruluş bildirisine mi yazdı?

Bunu ayrıca değerlendireceğiz.

Bugün, genel siyasal düzenin ana çerçevesi içinden meseleye bakmağa çalıştık. 

***

TEHCİR-ABD

Artık herkes biliyor ki ABD kesinlikle bizim müttefikimiz de değil, dostumuzda değil. Ve içinde bulunduğumuz süreçte PKK vesayetini elinde tuttuğu için asimetrik olarak savaştığımız bir ülke. Bu sebeple Türkiye aleyhine karar alıyor ve güç gösterisinde bulunuyor.

Burası tamam.

Tamam olmayan eksik olan bizim durumumuz. Bizi yönetenler, düşmanın etrafımızı adım adım sardığı süreçte Türkiye'yi daha güçlü, kuvvetli yapacak yerde, tam tersini yaptılar. İşsizlik, sürekli artan cari açık, enflasyon, tarım ve sanayi üretiminde gerileme ile borç sarmalı içinde elinde nesi var nesi yok satmış bir Türkiye ortaya çıkardılar. Ne yazık ki, halk da buna destek vererek uzun süre bu iktidarı sırtında taşıdı ve halen daha milliyetçi duruş sergilediğini sanarak buna tümden sırtını dönebilmiş değil. Ve bu siyasal pratiği aynı mantıkla ayakta tutmayı vatanseverlik olarak bize sunan milliyetçi partiler de cabası.

Güçlendirilmiş Milliyetçi Türkiye'yi özlüyoruz.

 

Yazarın Diğer Yazıları