Kerkük ve romantizm illeti...

Dış politika uzmanı değilim. O yüzden hükümetin Kerkük politikasının ne kadar doğru olduğunu ispat edecek, strateji gereği kenarda köşede saklanan bilgilere haiz değilim.

O yüzden "Memur maaşını ödeyemiyordu 2 milyar dolar kredi açtık, kadir kıymet bilmiyor!" izahatına diplomatik bir anlam yüklemekten uzağım. 2 milyar doları, sülalecek Türklere ihanet etmeyi itiyat edinmiş bir aşiret ağasına vermektense "bu geçtiğimiz on yıl içinde Türkmenlerin durumunu iyileştirmek için harcasaydık Kuzey Irak'taki ağırlığımıza katkısı olmaz mıydı?" sorusuna cevap aramam da diplomasiden ziyadesiyle anlamamamdandır.

Neticede meseleye "romantik" yaklaşan bir milletçiyim; basit düşünüyorum işte...

Davutoğlu Başvekil iken DAEŞ terörizmi ile mücadele eden Türkmenlere "Barzani ile hareket edin" derken kaşlarımın çatılması da bu romantizmden neşet ediyordu.

DAEŞ katliamından kaçan Türkmenleri Türkiye sınırından Barzani bölgesine sevk ettiğimiz günlerde de benzer şekilde kaşlarım çatılmış ve söylenmeye başlamıştım. Barzani'nin "kefil" talebini yerine getiremeyen Türkmenlerin Basra'ya gitmesine seyirci kaldığımız günlerden bahsediyorum.

Doğrudur, o dönemlerde "İklim" buydu. Bugünün "aşiret" ağası o zaman "muhatap" idi. "Kak Mesut" diye elinden tutulur, sarmaş dolaş teşrik-i mesai edilirdi.

Bugünün anlı-şanlı baş danışmanları toplu konut projeleri ile Kuzey Irak Politikamızı inşa ederler, şimdilerde "aşiret ağası, nankör!" diye aşağıladıklarımız kongre salonlarında "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganları eşliğinde konuşturulur ve buna Kuzey Irak politikası denirdi.

Hakkı aliniz var, iklim değiştiyse bunda hükümetimizin elbette suçu yoktur...

Tüm bu karineler sonrasında romantizmin bir hastalık olduğuna bir kez daha iman ettim. Böyle davranmamızın başka izahı yok.

Şu başarılı politikayı anlamaktan uzak bir romantizmin ağına düşmüşüz, anlayamıyoruz...

Allah bizi ıslah etsin...

**

Cumhurbaşkanı ve hükümetin kongre salonlarında Barzani'den "gurur duyma" çizgisinden bugünkü çizgiye gelmeleri sevindirici.

Belki bu bir "milat" olabilir, sahici ve millî bir Türkmen politikası inşa etmek için.

Fakat bazı meseleler kafayı karıştırıyor...

Erdoğan ve Yıldırım, Kerkük referandumuna karşı sert çıkışlar gösterip, devlet olarak bunu savaş sebebi sayarken AKP'li vekil Ensarioğlu'nun açıklamaları bu kafa karıştıran meselelerden.

Ensarioğlu basit bir AKP'li vekil değil. Bölgede etkili ve bilinen bir Kürt ailesinin önde gelen ismi. AKP'nin de önemli isimlerinden. Dolayısıyla onun "Kerkük Kürt bölgesinde kalmalıdır" ile başlayıp devam eden açıklamaları vaka-i adiyeden sayılmaz.

Hükümetin geçmişten bugüne Kürt politikasına bakınca bu açıklamalar zihinlerde "Ensarioğlu gaz mı alıyor?" sorularına yol açıyor.

Bu açıklamalara gerek hükümetten herhangi bir tepki gelmemesi de bu soruları arttırıyor...

İktidarı ve muhalefeti ile Kerkük meselesinde yek vücut olmak isteniyorsa (ki olması gereken budur) zihinleri bulandıran bu ve benzeri meselelerin izaha kavuşturulması gerekiyor...

**

Kıraç ve Kerkük Zindanı...

Kıraç beğenerek dinlediğimiz bir sanatçı. Örnek yaşam tarzı, ürettiği kaliteli müzik ve mensubu olduğu milletin problemlerine dair düşünceleri ve taşıdığı sorumluluk bilinci ile diğer sanatçılara göre bir adım öne çıkıyor.

Kerkük ile yatıp kalktığımız şu günlerde "Kerkük Zindanı" türküsüne yaptığı klip ile bu davaya katkı sağlamaya çalışması önemli ve saygı değer.

Aslında Kıraç, Kerkük Zindanı'nı yıllar önce söylemişti. Cem Karaca'dan sonra Kıraç'ın yorumu "hakkını vermiş" diyebildiğim bir yorumdu. Tabii ki Esat Kabaklı'yı da unutmamak gerekiyor. Bir türküyü bihakkın söyleyebilmek için türkünün hikâyesini ruhunuzda hissetmeniz gerekiyor. Cem Karaca'nın da Kıraç'ın da başarılı yorumunun arkasında hikâye ile "hem hâl" olma durumu var.

"Bir türkü ile ne olacak?" demeyiniz.

Türküler sevdalarımızı yüreklere kazır, tarihe not düşer. "Kerkük zindanı" Kerkük Türkünün çektiklerini resmedip, tarihe kaydeden önemli bir eser.

Hâlâ bu türküyü dinlerken oturup Kerkük'e, Kerkük Türkünün çektiklerine ağlarız.

Kıraç bu kliple hâlâ her nasılsa bu meselenin farkında olmayanlara da Kerkük meselesinde bir farkındalık oluşturmaya çalışıyor. Farkında olup da unutanlara hatırlatmalarda bulunuyor, el'an bu mücadelenin içinde olanlara moral oluyor.

Sağ olsun, var olsun...

Yazarın Diğer Yazıları