Müdahilim olur musun?

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Ordu'da yaşayan üniversite öğrencisi Ceren Özdemir'in katledilmesi davasına müdahil olacaklarını açıkladı.

Sayın Bakan'ın hassasiyetinin temeli Bakanlığı mı, kadınlığı mı yoksa kendisinin de Ordulu olması mı?

***

Ordu'da yaşanan bu vahşet, Ordu'ya duyduğu aidiyet dolayısıyla Zehra Hanım'ın radarına takıldıysa tartışmamız gereken bambaşka şeyler var.

Yok kadın olduğu için bu davaya sahip çıkma ihtiyacı duyduysa, Türkiye'de sahiplenilmeyi bekleyen, sahiplenilmesi özellikle gereken yığınla başka kadın davası da var; "devlet" ve "yasalar" karşısında "bütün vatandaşlar eşit" ise o davaların mağdurlarının ne suçu var?

Keza, Zehra Hanım "bakanlığı"nın verdiği sorumlulukla bu kararı aldıysa, -ne ala da-, aynı tavrı, kendisinin ilgi ve alakasına, "baskı oluşturmasına" çok daha muhtaç durumdaki davalarla ilgili olarak neden sergilemedi acaba?

İzmir'den yazan bir okurumuz soruyor mesela:

- Neden müdahil olarak göremedik kendisini Rabia Naz davasında?

Nadira Kadirova'ya gerçekten de ne olduğunun anlaşılabilmesi için, "gerçeğin" ama sadece "gerçeğin" ortaya çıkmasını sağlayacak "temiz" bir soruşturma için de ağırlığını koymayı denemiş mi acaba?

Olur ya, kapalı kapılar arkasında vargücüyle yürüttüğü bir mücadele vardır da, bize yansımamıştır.

***

Ortada bu kadar büyük ve taze bir acı varken maksadımı aşmak istemem, zinhar "Ne işin var Ceren Özdemir davasında?", "Niye müdahil oluyorsunuz?" Filan diye sormuyorum Bakan Hanım'a. Olsun elbette. Resmen olamasak da vicdanen hepimiz olalım. O caninin "ibretlik", başka potansiyel caniler açısından da "caydırıcı" bir akıbete mahkum edilmesi için elimizden, dilimizden, aklımızdan, fikrimizden, yüreğimizden geleni ardına koymayalım.

Dolayısıyla bir eleştiriden ziyade "yetmez ama evet" ifadesi yazdıklarım aslında.

***

Yine "Kimse yanlış anlamasın" ama, Bakanlığın, ne failin ne de maktulün kimliği, ne suç ne de suçun işleniş şekline dair hemen hiçkimsenin kafasında soru işaretinin bulunmadığı, arkasına zaten toplumsal ve siyasi uzlaşıyı/desteği almış haldeki, "risksiz" Ceren Özdemir davasına müdahil olup da kuş konduracak hali yok. Bir "irade/tavır beyanı" olarak "sembolik" anlamı var. "Şık" hareket. O kadar…

Ama bir de, Ordu'nun hemen yanında, Trabzon'la arasında bir Giresun var; bilmiştir herhalde Sayın Selçuk da… Orada, at-it artık hangi izin kime ait olduğunu bulmak için çok sağlam bir iradeye muhtaç hale gelen Rabia Naz Vatan davası var; arapsaçına dönmüş durumda.

Keza, herkesin aklında "kuvvetli bir şüphe" bırakarak kapanan Nadira dosyası?

Yahut, "iyi hal" indirimiyle tepki çeken Şule Çet davasının istinaf aşaması… Şule de Giresunluydu bu arada; mevzu hemşehrilik ise "komşu kızı" sayılır o da…

***

Adliye koridorları, stil yarışması podyumu olmadığına göre, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın, o koridorlarda her duruşma günü yeniden öldürülen, yeniden tecavüze uğrayan, yeniden hakarete, darpa, işkenceye, tehdide maruz kalan ailelere karşı görevi "şıklık"tan fazlası olmalı. Katillerin zaten "en ağır cezayı" alacağı davalardan ziyade yahut onlarla birlikte, faillerle alakalı siyasi himaye algısı oluşan, vicdan-cüzdan savaşına sahne olan davalarda daha çok ihtiyaç var Sayın Bakan'a…

Zenginin malı…

TBMM'de adeta "olağan üstü hal" ilan edildi.

Neden?

2020 bütçesi görüşülecek.

Neden?

***

Çoğu meslektaşımız dün gün boyu "katılım"ı tartıştılar. Cumhurbaşkanı'nın, bakanların olmamasını. AK Parti sıralarının tenhalığını.

Neden?

Neden gelsinler ki?

Kimi ikna etmek için?

***

Yeni sistemde bütçeyi Cumhurbaşkanı yapıyor. Bütçe Komisyonları, sadece "bilgilenmek" için varlar. O kavga kıyamet kopan görüşmelerde, aslen sadece bilgilendiriliyorlar.

Keza, Genel Kurul da öyle.

Günlerce tartışacaklar; tansiyon bir düşecek bir çıkacak, bir düşecek bir çıkacak. Muhalefet eleştirecek. İktidar savunacak. Yer yer ağız dalaşı yaşanacak, hatta belki hakaretler, birbirlerinin üstlerine yürümeler filan.

Sonuç?

Bütün bu mücadele, maraton, geceli gündüzlü mesainin sonunda, diyelim ki TBMM bütçeyi reddetti; ne oluyor? Cumhurbaşkanı, eleştiriler, itirazlar onayınca yeni bir bütçe mi hazırlıyor? Bütçeyi yürürlüğe sokmak için yeniden onay mı bekliyor TBMM'den?

Yoo!

Otomatik artışlarla, bir öceki yılın bütçesini uyguluyor.

TBMM'nin ikna edilmesine bile ihtiyaç duymayacak biçimde düzenlenmiş olan sistemin, en iddialı belagat yarışını izleyeceğiz biz de sadece günlerce.

"Zenginin malı züğürdün çenesini yorar" diye kıs kıs gülerek izler herhalde birileri de.

***

 

Yazarın Diğer Yazıları