Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Tuncay MOLLAVEİSOĞLU

Tuncay MOLLAVEİSOĞLU

Zarrab davası, Türkiye'nin millî davası mıdır?

Zarrab meselesine yeni girenler için bilgi altlığı yapmalıyım;

Reza Zarrab tutuklandı çünkü; ABD'nin İran'a yönelik ekonomik ambargosunu delmekle suçlanıyor.

İddianameye göre; Zarrab, İran'a yönelik ekonomik ambargoyu delerken kara para aklamak, dolandırıcılık, bankacılık suçlarını da barındıran bir dizi suça daha bulaşmış.

Türkiye'yi ilgilendiren boyutu ise Zarrab'ın milyonlarca dolarlık rüşvet çarkı...

Zarrab'ın, İran'a yönelik ekonomik ambargoyu delerken Türkiye'de bulunan Royal Holding şirketini kullandığı iddialar arasında.

Yine, Türkiye'yi ilgilendiren bir başka vahim iddia ise altın ticaretine Halkbank'ın da karıştırılmış olması. Yani devletin bankası Halkbank; uluslararası bankacılık suçu işlemekle, yöneticileri rüşvet almakla suçlanıyor!

ABD makamlarının, "bazı hükümet görevlileri ve Halkbank'ın üst düzey yetkililerine rüşvet verildiğine dair kanıtlar bulunduğunu" açıkladığını da hatırlatmalıyım.

***

İşte, ABD de Zarrab davası ile ortaya çıkan bu iddialar, 2013 yılında 17/25 Aralık'taki operasyonlarda da gündeme gelmiş, 4 bakan hakkında rüşvet ve yolsuzluktan iddianame düzenlenmiş, bu bakanlardan üçü hakkında Zarrab ile ilgili rüşvet çarkına dahil oldukları için soruşturma açılmıştı.

Peki ne oldu bu soruşturmalara? "Paralel yapı komplosu" oldukları gerekçesi ile kapatıldılar. Zarrab kısa süre tutuklu kalıp serbest bırakıldı. Görüntüleri ve tapeleri ile ifşa olan rüşvet ve yolsuzluk çarkının üzerine, AKP iktidarı toprak dökmüştü.

Geçen hafta 17/25 tapelerinin ABD'deki davada delil olarak kullanılacağının açıklanması gündeme bomba gibi düştü. İşte o aşamadan sonra Zarrab davası daha yüksek sesle "millî bir dava" haline getirilmeye çalışılıyor! Zarrab'ın nerede olduğuna dair ABD'ye nota verildiğini de unutmayalım.

Tüm bu bilgiler ışığında şunları söyleyebilirim;

* Türkiye'nin millî çıkarları her şeyin üzerindedir. Gerektiğinde İran'a yönelik ABD ambargosu da delinebilmelidir!

* Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yöneten AKP hükümeti, İran'a yönelik ambargoyu TBMM onayı ile delseydi kimse itiraz edemezdi! ABD'nin Türkiye'ye yönelik her eleştirisine karşı topyekûn mücadele edilirdi.

* Ancak Zarrab iddianamesinde; İran'a yönelik ambargonun delinmesinde gizli kapaklı işler, rüşvet trafiği var! Yani İran'a yönelik ambargo delinirken, birileri bu işten milyonlarca dolar kirli para elde etmiş. Bu durum "millî dava" söylemi ile çelişiyor.

* Son yazımda belirttim; 17/25 operasyonunu yapan savcıların ve emniyet birimlerinin FETÖ'cü olduğu iddiasına katılıyorum. ABD'nin o soruşturma dosyalarını gündeme getirmesi de bunun bir kanıtı! Ancak bu iddia, görüntüleri ile deşifre edilen yolsuzlukların yaşanmadığı anlamına gelmez.

* Türkiye hem yasa dışı izleme/dinleme yapanlardan hesap sormalı hem de "İran ambargosunu delmek" başlığı altında yürütülen kirli rüşvet pazarlığının, ayakkabı kutularının hesabını sormalıydı!

* Zarrab davasına "millî dava" derseniz, milyon dolarlık rüşvetleri, Zarrab'ın önüne yatanları, lüks daire değerinde kol saatini, evlerden çıkan para sayma makinelerini nereye koyacaksınız?

İYİ Parti Genel Sekreteri Aytun Çıray'ın " Zarrab davası Türkiye'nin millî davası değildir" açıklamasına bu saydığım nedenlerle katılıyorum.

***

AKP bu süreci çok kötü yönetmiştir. İran'a yönelik ambargonun delinmesini gizli/kapaklı yapmaya çalışmış, millî bir mesele olabilecek konuyu; bakanlarının rüşvet trafiği nedeni ile sakatlamıştır. Üstelik o bakan ve bürokratları yargılamak, rüşvetin başı Zarrab'ı mahkemeye çıkarmak yerine olayın üzerini kapatmayı tercih etmiştir.

Türkiye bu meseleyi kendi iç meselesi olarak çözmek, siyaseten; önce sandıkta daha sonra bağımsız yargı önünde hesabını sormak durumundadır. ABD'nin Zarrab olayını Erdoğan'ı sıkıştırmak için, Türkiye'ye karşı kullanmasına izin vermemelidir.

ABD, uluslararası bir suçlu arıyorsa dönüp aynaya bakmalıdır. O aynada Rakka'dan IŞİD'i güvenlik koridoru oluşturarak çıkaran kendi suretini görecektir!

Yazarın Diğer Yazıları