Irak'ın kuzeyi 'Kürdistan' mı olacak?

1990 yılında İkinci Körfez Savaşı'nın bir ürünü olan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY), 2003'te ABD'nin Irak'ı işgaliyle defacto olarak yerini almış ve Irak'ın 2005 Anayasası ile daha fazla kazanımlar elde ederek hukuksal zemine kavuşmuştur.

IKBY bir yandan 2007'de süresi dolan 140.Maddeyi bahane ederek sınırlarını genişletmeye çalışırken diğer yandan Kerkük'ün geleceği, Petrol Yasası, Özerk Bölge'ye bütçeden tahsis edilen %17'ye ilaveten Peşmergelerin maaşlarının Irak bütçesinden karşılanması ve bölgedeki petrol yataklarının kullanımı ile pazarlanması gibi konularda Bağdat Yönetimi ile aralarında sürekli ihtilaflar yaşanmaktadır.

10 Haziran 2014'de DEAŞ'ın Irak'ın ikinci büyük kenti olan Musul'u kontrolü altına alması özellikle IKBY için büyük avantajlar yaratmıştır. 2014'ten itibaren yasaları hiçe sayan Barzani'nin Kerkük başta olmak üzere ihtilaflı bölgeleri kontrolü altına alması ve bölgedeki petrol yataklarını hiç kimseye hesap vermeden istediği gibi kullanması Bağdat Yönetimi'ni oldukça rahatsız etmiştir.

Öte yandan IKBY'de ekonomik sıkıntıların devam etmesinin yanı sıra yolsuzlukların had safhada olduğu, memur maaşlarının ödenmediği ve 2 yıla yakın başkanlık süresi dolmasına rağmen görevini bir türlü bırakmayan Barzani'nin arayışları kapsamında ulusal, bölgesel ve uluslararası itirazlara rağmen 25 Eylül'de bağımsızlık referandumu sürecini gerçekleştirmesi Bağdat Yönetimi için bir fırsat olmuştur. Bağdat Yönetimi 16 Ekim tarihinde başlattığı askeri müdahale sonucu Kerkük başta olmak üzere tüm ihtilaflı bölgelerini ve bölgedeki petrol kuyularının büyük bir bölümünü kontrolü altına almasıyla IKBY'nin gelir kaynaklarının neredeyse  tamamı kapanmıştır.

Türkmen temsilcileri başta olmak üzere Irak'taki Arap siyasi parti ve STK'ların referanduma karşı sert tutum ve davranışları devam ederken Irak Millet Meclisi 30 Ekim'de oy çokluğuyla iki önemli karara imza attı. İlki Meclis referandum kararının anayasa hükümlerine aykırı olduğu gerekçesiyle reddederek iptalini istemesi, ikincisi ise Kerkük'ün Kürt Valisi Necmeddin Kerim'i vilayetler kanununun 7. Maddesinin 8. Fıkrasına göre görevden alınmasıdır.  Ayrıca Irak Meclisi Bağdat Yönetimi'ne ülke bütünlüğüne yönelik gerekli bütün adımların atılması için tam yetki vermiştir.

Yaşanan gelişmeler kapsamında ihtilaflı bölgeler için Bağdat Yönetiminin kullandığı ortak yönetim ifadesinden Arap, Kürt, Türkmenlerden oluşan unsurlar kastedilmektedir. Bu söylem Türkmen toplumunun Irak'taki siyasi denklem içerisinde yer almalarını sağlayabilecektir.

Bağdat Yönetiminin, IKBY'nin kaybettiği tüm ihtilaflı bölgeler dışındaki bölgedeki havaalanları ve sınır kapılarının, ülkenin vazgeçilmez egemenlik alanları olması hasebiyle kendi denetimlerine alma girişimleri devam etmektedir. 

Bağdat'ın Habur ve Fişabur noktalarını tamamen kontrol altına aldığı takdirde IKBY kavramının yerine Kuzey Irak Bölgesi ve hatta 1991 yılında ihdas edilen söz konusu bölgenin de yeniden revize edileceği ifadeleri kullanılmaktadır.  

Her ne kadar Meclis kararlarını tanımayan ve görevinden istifa eden Barzani'nin ardından göreve gelen yeni yönetim Bağdat'la tüm sorunların çözümü için çağrılarda bulunurken Amerika, İngiltere ve Fransa'ya da diyalog ortamının hazırlanması için mesajlar göndermektedir.

Bağdat Yönetimi ise referandumun tamamen iptal edilmesi gerektiğini belirtmiş ve Kürt gruplarının 2003'teki sınırlarına çekilmek kaydıyla diyalog yapılabileceğini ve yasalar çerçevesinde hareket edileceği, aksi takdirde diyalog kapısının kapalı tutulacağını bildirmiştir.

ABD'nin Bağdat Büyükelçisi Douglas Silliman, Amerikan askerlerinin Kerkük'e mühimmat sevk ettiğini doğrularken petrol ihracatı konusunda Irak Petrol Bakanlığı'nın uluslararası şirketlerle petrol antlaşmalarının büyük bölümünün şeffaf olduğunu ancak Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin petrol ihracatı ile ilgili imzaladığı bazı antlaşmalardan kaygı duyduklarını dile getirdi.

Sonuç itibariyle Irak'ın kuzeyi,  Kürdistan olarak mı yoksa Irak Bölgesel Kürt Yönetimi olarak mı tanımlanacak?

Yazarın Diğer Yazıları