Afrin'in kritik noktaları

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 20 Ocak'ta Afrin'de büyük fedakarlıklar ile başlattığı "Zeytin Dalı Harekatı''nın olağanüstü başarıları, her yönden büyük çapta zayiat veren PKK uzantısı PYD- YPG terör örgütleri başta olmak üzere sahada mevcut tüm güçleri tedirgin etmeye başlamıştır.

Türkiye'nin bu durumda sahada müdahil olması bölge denklemlerinde yeni bir tablo yaratmıştır. Bilindiği gibi Esad 2011'de yaşanan olaylar sonucunda Türkiye'ye misilleme yapmak için 2013 yılında Suriye'nin kuzeyinde kantonlar adı verilen devletçikler kurulması için PYD - YPG'ye davetiye çıkarmıştır.

Haritada görüldüğü gibi Afrin'de TSK'nın kuşatma çemberi daralıyor. Hali hazırda TSK tarafından örgüt işgalindeki 100'den fazla noktanın geri alındığı ve yaklaşık 2000'den fazla teröristin etkisiz hale getirildiği bildirilmektedir.

Asharq Al-Awsat gazetesinin 20 Şubat tarihli sayısında yer alan bilgilere göre Suriye'de konuşlanan Rus ordu temsilcisinin katılımıyla terör örgütlerinden oluşan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Suriye rejim birlik temsilcileri arasında Halep'te yapılan toplantıda;

-     Sahada SDG ile Suriye orduları arasında koordinasyon sağlanması,

-     TSK taarruzlarının durdurulması,

-     Türk Ordusu'nun işgal ettiği toprakların geri alınması

gibi 3 madde üzerinde anlaşma sağlanmıştır. Ayrıca SDG temsilcileri Suriye ordusunun varlığını kanıtlamak amacıyla milislerinin de Suriye askeri kıyafeti giyeceklerini bildirmişlerdir.

Söz konusu toplantı bitiminde sürpriz bir çıkış yapan Rus ordu temsilcisi, bu toplantının içeriği hakkında Moskova'nın bilgisinin olmadığı, birliklerin "Zeytin Dalı Harekatı" başlamadan önce Afrin'den çekildiğini ve aralarında yapılan bu anlaşmanın büyük tehlikeler yaratacağını belirtmiştir. Antlaşmanın hemen ardından rejim güçlerinin Afrin'e girdiği iddiaları gündeme geldiğinde Ankara teyakkuza geçmiştir.

Suriye devlet televizyonu da rejim yanlısı milislerin Afrin'e giriş anını defalarca yayınlamıştır.  Milisler YPG'li teröristlere destek için Afrin'e girmeye çalıştı, ancak kente 10 km kadar yaklaşabildiler ve Türk topçusunun uyarı ateşi üzerine de geri çekildiler.

Batı medyasına göre Milislerin farklı kıyafetle 20 araçlık bir konvoyla, bazılarına göre ise 600'den fazla PKK'lının farklı kıyafetle savaşmaya çalıştıkları bildirilmektedir.

Bu arada yine Suriye Televizyonu Afrin Operasyonu'na katılan güçlerin Suriye'nin resmi gücü olarak değil halk güçleri diye nitelendirmesi ne kadar inandırıcıdır?

Haritada görüldüğü gibi Suriye topraklarının %30'u Amerikalıların kontrolünde geri kalanı rejim ve DEAŞ dahil bölgede mevcut tüm güçler tarafından paylaşılmaktadır.

Bu durumda Esad'ın egemenlik iddiasında bulunması her ne kadar tutarsız olsa da uluslararası camia nezdinde muhatap sadece kendisidir. Türkiye'nin Afrin'de kontrol altına aldığı bölgelerde kalıp kalmayacağı da tartışma konusu olabilir.

Türkiye'nin bundan sonraki harekat tarzı yönünden buradaki kritik noktalar;

- Afrin'de sivil halkın varlığı, şehirde konuşlanmış PKK uzantısı unsurların yanı sıra rejim güçlerinin bölgeye girmeleri halinde ne olacağı meselesi,

-Türkiye'nin uluslararası hukuk kapsamında meşru müdafaa hakkını kullanırken PKK unsurlarının Afrin'den çıkıp çıkmayacağı ve silahların akıbeti,

-Uluslararası hukuk çerçevesinde kontrolün kimin tarafından ve nasıl yapılacağı,

-Türkiye için işgalci suçlamalarıyla ilgili alınacak önlemler.

Ancak Ankara güvencelerini yerine getirmeden bölgeden çekilmesi düşünülemeyeceği dikkate alındığında diplomasi sürecinin yoğun bir şekilde devam etmesi gerekecektir.

Batı Medyasında YPG unsurlarının Afrin'den topluca tahliye edilerek Fırat'ın doğusuna çekilmesi ve Afrin'de İdlib gibi bir ortamın yaratılacağı ileri sürülmektedir. Bu durumda Fırat'ın doğusunda Kuzey Irak mı yaratılacak? sorusu dikkate alınmalıdır.

Haritada görüldüğü gibi sarı bölgede Türkiye ile Suriye arasında Hatay'dan Irak'a uzanan 1200 km'lik bir sınır hattı, Türkiye'yi kuşatma projesidir. Bölgeden alınan haberlerde güneyindeki yerleşim merkezlerinin büyük bir bölümün bulunan devlet dairelerinde terörist unsurların hakim olduğu ve her bir tarafta terörist Abdullah Öcalan'ın posterlerinin asılı olduğu bildirilmektedir.

Yukarıda sözü edilen olaylar incelendiğinde ve haritada da görüleceği üzere Suriye'nin kuzeydoğusu hali hazırda ABD'nin, batısıysa Rusya'nın kontrolündedir. Bu durumda Afrin'in rejime verileceği ve Menbiç'in Türkiye ile ABD'nin kontrolüne gireceği iddia edilmektedir. ABD himayesindeki YPG güçleri Fırat'ın doğusuna toplanabilecek mi? sorularının yanı sıra Afrin'in akıbeti de merak konusu olacaktır.

Netice itibariyle kanaatimizce Suriye'de Türkiye'nin güvenliği ve tüm yukarıdaki sorunların çözümü için Şam rejimiyle resmen diyaloğa girilmesi gerekmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları