Gazetecilikte ısrar edin!

Zordur gazetecilik.. Hele zor zamanda daha da zordur..

İyi bilirim, her dönem bin denge arasında savruluruz..

Patronun dengeleri.. Siyasetin dengeleri.. Binadaki dengeler..

Sanırsın  "GAZETECİLİK" değil yaptığımız, rotatifler yerine, bildiğin denge aleti üzerinde yürürüz..

Birkaç ay önce yine seslenmiştim meslektaşlarıma..

Dedim ki;

-Evet dengeler bizim gerçeğimiz.. Ama asıl gerçeğimiz "GAZETECİLİK"

Önerim ısrarla şuydu; "Gazetecilikte ısrar edin"

Çünkü; işinizle ilgili, ekmeğinizle ilgili tedirginliğinizi ortadan kaldıracak gerçek budur.. Yerinizi, gazetecilikten taviz vererek değil, denge rüzgarlarında savrularak değil, gazetecilikte ısrar ederek korursunuz..

**

Medyanın son 15 gününe bir bakın.. Birebir sohbetlerde, telefon konuşmalarında, yazılarımla bu gerçeği anlatmaya çalıştığım ne çok meslektaşım, yeni medya düzeninin sillesini yedi..

Hepsi için içim buruk.. Hem gidenler için hem de gelenler için..

Çok değil 15 yıl evvel, öyle ya da böyle, gazeteciliğinizin kalibresi belirlerdi, gelenleri, gidenleri..

Şimdi, iktidarın dizayn ettiği dengeler, yeni medya düzeninin bitmez iştahı belirliyor, gelenleri, gidenleri..

**

Bakın, gazetecilikte ısrar eden meslektaşlarım yerinde duruyor.. Ama bu gerçeği göremeyen meslektaşlarım, hem de talimatlarını yerine getirdikleri gücün kıyımına uğradı..

Ne acı.. Dostlarım adına acı, mesleğim adına acı..

Gazetecilikte ısrar etmeyip, patronun ihtiyaçları uğruna kalem oynatmak işe yaramıyor..

Sonuçta kendi gerçeğin ve ihtiyaçlarınla orta yerde kalıyorsun.. Bu düzenin gerçeği de bu..

Çocuğun okul parası.. Kira.. Ay sonunu getirebilmek için elde kağıt kalem hesaplar..

Senin gerçeğin de bu..

Ve kırgınım ama en az senin kadar yanıyor yüreğim, sevgili meslektaşım..

**

Hep söyledim, "Bazen gidebilmelidir Gazeteci.. Önemli olan ne için gittiğidir.."

Kendi adıma, hep gidebilmeyi bildim.. O yüzden güçlü hissediyorum kendimi..

Evet kira yüzünden hacze uğradım.. Evet kızımın elini uzattığı oyuncağa onun gibi imrenerek baktığım günler oldu.. Evet işsiz gazetecinin çalmayan telefonu gerçeğini en alasından yaşadım..

Ama dedim ya, kendimi güçlü hissediyorum..

Çünkü, kaldığım sürece "Yapmam gerekende", gazetecilikte ısrar ettim.. Gitmem gerektiğinde de tereddüt etmedim..

**

Bunlar kitaplarda yazmıyor.. Hayat öğretiyor.. Gazetecilikte ısrar eden, gazeteci kalıyor..

Hele de böyle zamanlarda..

Ne yaparsanız yapın, size gazetecilik yaptırmayanların dengelerine göre pozisyon aldıkça, mesleğinizden uzaklaşıyorsunuz..

Farkında da değilsiniz üstelik..

**

Dedim ya, yüzünü mesleğine değil, yerini korumasını sağladığına inandığı dengelere dönenler yeni bir kıyıma uğradı..

Ama gazetecilikte ısrar edenler, işinin başında..

Çünkü bu ısrar onları olmaları gereken yere götürdü zaten..

Bi nevi su aktı, yatağını buldu.. Ve emin olun, o su temiz akıyor..

Siz ne yapın edin, "Gazetecilikte ısrar edin"

Size mesleğinizden başka hiç kimsenin, hiçbir şeyin hayrı yok..

***

Gözleri vardır görmezler!

Bir televizyon programı; Uğur Dündar'la Halk Arenası..

Ekonomik şartlardan dolayı toplamda 50 kişinin çalıştığı bir kanal; Halk TV..

Önceki akşam yine bir Halk Arenası gecesiydi.. Konuk, Meral Akşener..

Program sırasında gelen binlerce mesajı geçtim..

Ertesi gün gelen izlenme oranlarındaki gerçeği sunayım bilginize;

-Halk TV, prime time denilen 20:00-23:00 saatleri arasında en çok izlenen haber kanalı..

O saatlerde ekranda Uğur Dündar ve konuğu Meral Akşener var..

Halk TV'nin izlenme oranı, 2.07.. CNN Türk+NTV+Habertürk toplamı, 1.7..

Üç büyük haber kanalında da kıymetli programlar vardı şüphesiz..

Ama tablo bu..

Ve bu gerçek gün gibi ortadayken, hala görmeyenler, görmemekte ısrar edenler, yarını göremiyor demektir..

Halk Tv'yi, günün en çok izlenen haber kanalı yapan bu gerçeği okuyamayanlar, hayatın gerçeğini okuyamıyor demektir..

Gerçekler de, özellikle okuyamayanlar için, bayağı acıdır be hacı abi..

***

Gençlerle yürümek...

Saatler 10:00'u gösterirken Anıtkabir'de resmi törenler bitti..

Devlet erkanı Tandoğan kapısına yöneldi.. Devlet erkanı dediğime bakmayın, eskiden olduğu gibi 'Devletin zirvesi' değil, Spor Bakanı ve seçilmiş kadrosu..

Gençliğin bayramında, devletinin tüm heybetiyle gençliğin yanında olamayanların fotoğrafı, bu..

Aynı dakikalarda, Anıtkabir'in öte yakasında, Bayraklı Kapı'da bir hareket var..

Gençler, kadınlar, çocuklar güvenlik bariyerlerinin önünde bekliyor..

Devlet erkanı çıksın ki, vatandaş içeri girecek..

**

Vatandaşlar arasında Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener de var.. Etrafı çevrili.. Tüm ekibe zor anlar yaşatan, ama Meral hanımın 'serbestlikte vazgeçilmeyen kırmızı çizgisi' olan özçekimler, sarılmalar, selamlaşmalar gırla gidiyor..

Gençlik Bayramı'nda, devletin Atınkabir'i terkettiği dakikalarda, bir lider gençlerle birlikte Anıtkabir'e giriyor..

Onlarla birlikte yürüyor.. Onları dinleyerek yürüyor..

**

Gençliğine yabancı olanla, ona bayram hediye eden arasındaki fark neyse;

Anıtkabir'i erkanıyla terk edenle, Anıtkabir'e gençlerle birlikte giren arasındaki fark da ayrı..

Gençler; her gününüz bayram olsun, bayramınız kutlu olsun..

Yazarın Diğer Yazıları